“Zamanı iyi yönetmek” konusunda seminerler falan veriliyor ya, tuhaf geliyor bana. “Zamanı avucumuza almalıyız. O bizi yönetmemeli, biz onu yönetmeliyiz” diyen biriyle tanışmıştım. İlla bir taraf diğerini yönetecek. En güldüklerimden biri de “kendinize zaman ayırın”. Bu tanım boşa giden ömrün altını çiziyor; “tümüyle başkasına çalışıyor ve yaşıyorsun, arada kendine de yaşa”. Zaman önemlidir benim için. Böyle süslü anlatımlara gerek yok. Çok daha basit bir yerden bakarım; bir randevu varsa ortada, herkes zamanında orada olmalı. Bir iş yapılacaksa, iş söylenen saatte başlamalı. Bir işin yapılması için ayrılan bir saat dilimi varsa, o saat dilimine sadık kalınmalı. Net.
Yaparsın Şekerim, Haldun Dormen’in yaşamını mükemmel bir anlatımla bizlere ulaştıran bir belgesel. Belgeseli izlerken Dormen’in zaman ve zamanalama konusundaki hassasiyetine özellikle dikkat ettim. Randevusuna geç kalan oyuncuya tahammülsüzlüğünü net bir şekilde hissettim. Bir ömre yayılan ve hala sürdürdüğü başarının sırlarından bir bu. Zaman konusunda çok net bir duruşu var. Bayıldım buna. Yanlış anlaşılmasın; aralıksız bir çalışma hali değil bu. Eğlenceden, ruhu dinlendirecek gevşek anlardan da geri kalmıyor Dormen. Ama söz konusu çalışmak olunca, bir projenin yaratılması ya da hayata geçirilmesi olunca o hassasiyet devreye giriyor. İşte bu anlamıyla “duramayanlardan” biri Haldun Dormen. Durmak, düşmek anlamına geliyor belki de…
Yaparsın Şekerim, yapımcı–yönetmen Selçuk Metin ile, senarist Zeynep Miraç ortaklığının bir verimi. Bu sıfatların çok daha ötesinde bir çalışma sergiliyor ikili. Zeynep Miraç sadece yazmakla kalmıyor, belgeseldeki bütün söyleşileri de gerçekleştiriyor. Masa başından yayına kadar bütün süreci birlikte götürüyorlar. Benzer bir çalışmayı daha önce Metin Akpınar belgeseli İyi ki Yapmışım ve Yıldız Kenter belgeseli Caniko‘da da sergilemişlerdi. Ayrıca Selçuk Metin, Genco Erkal ile birlikte bir belgesel çalışması daha yaptı bu süreçte: Genco. (Selçuk’un Leyla Gencer ve Haldun Taner için yaptığı önceki dönem çalışmalarını da anmak gerekiyor)
Çok değerli işler yapıyorlar Selçuk ve Zeynep. Hem tiyatro tarihimizin kaydını tutuyorlar hem de yakın dönemi sanat üretimleri üstünden değerlendiren bir hafıza kaydı oluşturuyorlar. Bunu yaparken öznelerine büyük bir saygı ve sevgiyle yaklaşıyorlar. Ama körlemesine bir sevgi değil bu, eleştirel kapıları aralamaktan da korkmuyorlar. Yaparsın Şekerim‘de bu kapıları aralamaktan öte, ardına kadar açtıkları bölümler de var. Özellikle de Dormen’in bir tiyatro yöneticisi olarak ticari başarısızlıklarının, iflaslarının altını çizdikleri bölümler. Tanıklıkları zekice kurguluyor ve farklı görüşlerden bir tablo oluşturuyorlar.
Belgesel adını, Haldun Dormen’in tiyatro kariyeri boyunca pek çok ünlü ismi sahneye kazandırırken onları cesaretlendirdiği sözünden alıyor: “Yaparsın Şekerim“. Bu söz, “bir şekilde olur biter” anlamında bir geçiştirme sözü değil. Aksine daha fazla çalışmayı, daha büyük bir emeği sırtlamayı öneren bir söz. Yaparsın, yaparız, yapabiliriz. Ataletin tozunu üflemeyi seven bir sanatçı Haldun Dormen. çevresindeki herkese “ayağa kalkın” demeyi kendine görev edinmiş biri. Yaparsın, yaparız, yapmalıyız.
O kadar değerli tanıklıklar var ki belgeselde… Aile cephesinden Betül Mardin ve Ömer Dormen’in yaklaşımlarına özellikle bayıldım. Ayşe Arman, Yasemin Dormen, Alya Dormen ve Güler Dormen’in anlatımları harika…Betül Mardin’in öyle sahneleri var ki, sevgi-aşk-dostluk kavramlarına bakışınızı değiştirir.
Seçkin Selvi’den Nevra Serezli’ye, Dikmen Gürün’den Suna Keskin’e, Göksel Kortay’dan İzzet Günay’a, Mustafa Alabora’dan Duygu Sağıroğlu’na uzanan muhteşem isimlerden her biri çok kadar zihin açıcı şeyler söylüyorlar. Kimler yok ki; Erol Evgin, Salih Güney, Zihni Göktay, Selçuk Yöntem, Gülben Ergen… Her biri çok önemli noktalara parmak basıyor. Bütün bu anlatılanlar bizi Türk tiyatro tarihinin farklı sayfalarına taşıyor bir anda. Bu noktada onlarla söyleşileri yapan, bu sohbetlerin dinamiklerini senaryosunun yapısına dahil eden, buradan yola çıkarak bir metin kurgusu yaratan Zeynep Miraç’a ve Selçuk Metin’in bütün bu sohbetlerden bir büyük cümle kurmayı başaran görsel kurgusuna şapka çıkarmak lazım. (Metin Serezli, Erol Günaydın, Yıldız Kenter, Gülriz Sururi gibi artık hayatta olmayan ustaların görüntülerini veya seslerini bize taşıyan arşiv çalışması için de ayrıca tebrik ederim)
Sadece Dormen Tiyatrosu’nun birinci döneminden arkadaşları değil, ikinci Dormen Tiyatrosu ekibi ve öğrencileri de var belgeselde. Anlattıkları kolektif üretim konusunda çok önemli bilgiler veriyor. Ayça Bingöl, Gökmen Altuğ, Demet Evgâr, Fırat Tanış, Halit Ergenç, Murat Ovalı, Memet Ali Alabora, Atılgan Gümüş, Çağlar İşgören… Liste uzun, bir ismi bile atladıysam özür dilerim. Bu isimlerden Kerem Atabeyoğlu’nun sözlerini ve yorumlarını dikkatle dinlemenizi tavsiye ederim.
Büyük başarılar var Dormen’in hayatında. Ve büyük başarısızlıklar. Bu iki ucun ortasında da hepsine aynı tebessümle sahip çıkan ve yoluna hep aynı heyecanla devam eden bir kişi. Başarıları değerini bilmemek ya da başarısızlıkları önemsememek anlamına gelmiyor bu bakış. Aksine, eşit mesafede davranıp yeni bir rota çizme cesareti bu. Kendi adıma bu cesaretten çok etkilendiğimi, hatta dersler çıkardığımı söylemeliyim.
Nokta koymadan önce belgesele katkısından dolayı Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’ne, yayını gerçekleştiren Netflix‘e ve filmde büyük emeği olan Uğur İçbak (görüntü yönetmeni), Serpil Günseli (müzik), Demet Evgâr‘a (seslendirme) teşekkür etmeliyim. Harika bir iş çıkarmışlar.
Selçuk Metin-Zeynep Miraç ortaklığına bir kere daha şapka çıkararak nokta koyayım. Onların “sivil tarih yazıcılığı” bize çok değerli bir yarın projeksiyonu hediye ediyor. İkilinin yapacakları işler özellikle desteklenmeli. Bu desteklerin en önemli bölümünü de seyirci ilgisi oluşturacaktır. Ne mutlu ki, İyi ki Yapmışım‘la başlayan yolculuğa büyük bir ilgi var. (Bu noktada İyi ki Yapmışım‘da ekrandan “bize” konuşan Metin Akpınar’ı Zeynep Miraç’la sahneye çıkarıp “bizimle” konuşmasını sağlayan BKM‘ye de teşekkür etmeliyim) Selçuk ve Zeynep’in yeni işlerini merakla bekliyorum.
Haldun Dormen 94 yaşında ve daha bize anlatacağı çok şey var.