Hepsi harika ama Pink Floyd’un yeri ayrı…

Dün Fil Uçuşu‘nda Guitar World dergisinden aldığım bir listeyi paylaştım. “En İyi 50 Gitar Solosu” listesini okuyanlar haklı olarak kimi isimleri aradı, kimi isimleri gereksiz buldu. Sevdikleri solonun sralamadaki yerini beğenmeyenler de vardı. Böylesi listelerin yapıları gereği “eksikli” olduklarını söylemiştim. Ama yine de bu listeler, biraz hatırlattıkları biraz da bilmediklerimizi araştırmaya yönelttikleri için iyidir diye düşünürüm. Ayrıca eğlenceli bulurum.

Benim de listede katılmadığım noktalar var elbette. Eksikler çok. Gereksiz yere parlatılanlar var. Ayrıca böylesi listelerin çoğunda olduğu gibi fazlaca “merkez”de duruyor, müziğin arka sokaklarında dolaşmaya cesaret edememiş.

Peki bu listede benim en sevdiğim solo hangisi. Açıkçası listedeki 30 kadar şarkıyı hiç düşünmeden böylesi bir kişisel sıralamaya alır ve o anki ruh halime göre zirveye koyabilirim. Bir gün Jimmy Page önlere çıkar bir gün Kirk Hammet. Birden Tom Morello gelir aklıma. Beş dakika sonrasında kendimi tümüyle Mark Knopfler’a emanet edebilirim. Hendrix ve Clapton zaten bir köşede bekler sürekli. Yeni nesil favorilerimden Jack White’ı unutmam. Satriani ile Vai sohbet eder. Steve Howe gibi bir usta geçmişten göz kırpmaya devam eder. Elbette bir de tutkunu olduğum cazcılar ve flamenkocular var. Neyse, isimlerle lafı uzatmayayım. Diyeceğim şudur ki, o liste ruh halime göre hep değişir.

Ama bir isim ve bir grup var ki, ruh halim ne olursa olsun, yerinden kıpırdamaz.

Geçenlerde bir dostum sordu: “Benim grubum dediğin grup hangisidir?”
Hiç düşünmeden cevap verdim: “Pink Floyd!”

Madem bu cevabı hiç düşünmeden verdim, listedeki şarkıyı da düşünmeden paylaşayım. “Comfortably Numb” 2005 tarihli Live 8 yorumuyla ve YouTube aracılığıyla geliyor.

David Gilmour’a ve Pink Floyd’a selam olsun.

Comments (4)

Live 8 gibi bir konserde de bu şarkının çalınması harika bir şey. Live Aid'te Led Zeppelin neyse Live 8'te Pink Floyd o.

elbette ki bir numaradır 😉

Her aksamustu mutfakta cocuklara ikindi kahvaltısı verir ve ardından aksam yemeği hazırlarken izledigim, günümün zihinsel -ruhsal olarak en besleyici parçası olarak gördüğüm programi hazırlayan kisinin blogunu keşfetmek (Allahım ne kadar da geç!) evde tatlı yokken birden tezgahda kaymakli ekmek kadayıfı bulmak gibi oldu. İstediğim zaman buradaki eski yazıları okumak büyük bir nimet olacak. İyi ki varsınız ve bir sürü is arasında burada yazabiliyorsunuz.
Bunu yayınlamasaniz da olur, sadece minnetimi ifade etmek istedim.

02:07'deki kulaklığı çıkartma sahnesi "gerçek müzik birazdan başlayacak" demek gibi.

Leave a comment