Kültür merkezlerine harcanan paralar kimden çıkıyor?

“Doğru düzgün mekan
yok ki.”.
Kültür sanat
etkinlikleri konuşulurken değişmez cümlelerden biri bu.
Peki ‘doğru düzgün’
mekandan ne anlıyoruz?
Göz boyayan bir
mimari mi, AVM içlerine kondurulan salonlar mı, birörnek yapılar mı?
Konuya biraz daha
hakim olanlar hemen ‘akustik’ gibi, ‘ışık düzeni’ gibi noktaları işaret eder.
Şu kadarını çoğumuz
biliyoruz bu konuda. Ortamdaki sesin en az yankı, en iyi netlikle dinleyiciye
ulaşması büyük önem taşıyor ve alandaki akustiğin iyi olduğunun göstergesi.
Akustiğin kötü olduğu bir mekanda yorgunluk artıyor, hararetli konuşmalar
tartışmaya dönüyor.
Şehir sinemalarının
kapatıldığı, adını kültür tarihine kazımış mekanların yok edildiği, bir yandan
da görkemli törenlerle yeni yapıların açıldığı bir dönemde, bu meseleleri bir
uzmana sordum. Elit Işık ve Ses
Teknolojileri Yöneticisi Ünsal Çakır, bu alanlarda ses, ışık ve akustik gibi
detaylardan biri dahi es geçilirse ya da doğru konumlandırma yapılmazsa bu
yapıların sade bir bina olarak kalabileceğini söyledi.
Ünsal Çakır’ın konuyla ilgili yorumlarını şöylece toparlayabiliriz:
“Son yıllarda
büyükşehir ve ilçe belediyeleri sıkça çok amaçlı salonlar yaptırıyor. Ancak
evlerimizin dibinde yapılan harika görünümlü binada iyi bir tiyatro oyunu,
şahane bir konser gerçekleştirilmiyor. Sebebi ise yapım maliyetleri 15 ila 60
Milyon TL’ye kadar varan bu yapılarda, dikkat edilmeyen ışık, ses ve akustik
gibi detaylar.
Atlanan bu detaylar
kültür sanat etkinliklerinin düzenlenmesi için yapılan salonların hem izleyici
hem de sanatçılar tarafından yeteri kadar tercih edilmemesine neden oluyor. Ne
yazık ki yapılan bu salonlarda sadece dış görüntüye önem veriliyor. Bu tür
salonlarda kullanılan mermerin,
yerdeki halının dünyanın en iyi markalarına ait olmasının bir anlam ifade
etmediğini söylemek gerekiyor. İzleyici, dinleyici oraya gittiğinde uğultudan
başka bir şey duymuyorsa, yoruluyorsa bir daha gelmek istemeyecektir. Bu
salonları, görsel ve işitsel detaylar mükemmel yapar.”
Sadece akustik
değil, ışık sistemleri de ‘dostlar alışverişte görsün’  mantığıyla kotarılıyor Ünsal Çakır’a göre:
“Salonlardaki ışık
sistemleri görsel açıdan etkileyici ama bu doğru ışık kurulduğu anlamına
gelmiyor. Aynı ışık sistemi ile tiyatro, konser, konferans gerçekleştirilemez.
Tiyatroda seyirciyi oyuna adapte edecek sahne ışığı, konserlerde ise müziğin
ritmini betimleyecek şov ışığı kullanılmalı. Yapılan salonlarda bu ayrıntılar
gözetilmiyor.”
Biçime yenik düşüp
işleve kulak asmayan bir zihniyetin, har vurup harman savurduğu kaynaklar söz
konusu anlaşılacağı üzere. Peki, sınıfı geçebilen yerler yok mu? Bu konuda da
şunları söylüyor Ünsal Çakır:
“Akustik, mimarın çizimine başlamasıyla
planlanır. Bina maliyetinin sadece %10’u kadar bir harcama ile eşsiz bir
akustik ve ses kalitesi yakalanabilir. Daha sonra düzeltmek de mümkün ancak
maliyet artar. Türkiye’de dört dörtlük
mekan sayısı çok az. Zorlu Center PSM ve UNIQ İstanbul’daki Volkswagen
Arena(Blackbox)’nın akustik anlamda Türkiye’nin en iyi sahneleri olduğunu
söyleyebiliriz.”
Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da bir belediyenin inşa
ettiği salondan bahseden Çakır, balkondan sahnenin dahi görünmediğini aktardı,
mimari açıdan da bu tarz sıkıntıların olduğunu belirtti.
Bu paralar kimin cebinden çıkıyor? Şehirlerin tarihi,
kimlerin rant elde etmesi için talan ediliyor? İçi boş bir görkem uğruna
verilen kararların altında kimlerin imzaları var?
Bir uzmanın bakış
açısıyla genel bir değerlendirmeyi okuduğumuzda aklımıza takılan sorular
bunlar.
Eminim bu konuda farklı
görüşleri olan uzmanlar da vardır. Önemli olan bu farklı görüşlerden, bir
müşterek oluşturulabilmesi ve giderek çoraklaşan kültür-sanat mekanları
coğrafyasında kaynakların doğru kullanılması.
Her konuda gözümüzün
boyanmasına alışır olduk. O boya temizlendiğinde geride kalanları görmeye
çalışmalıyız artık.

Sahi, AKM’ye ne
olacağını bilen var mı?

Yorumlar (5)

Sanırım Ünsal Çakır Zorlu Center PSM nin hep salon bölümünde izlemiş etkinlikleri; zira ben – çok kolayca tahmin edeceğiniz bir sebepten dolayı- balkon bölümünden izliyorum ve çoğu zaman, sahneyi sanatçıların hareketine göre koltuğumda kıpırdanmak suretiyle takip edebiliyorum. Uzun lafın kısası Zorlu Center PSM'nin balkonlarında ses var görüntü yok!

ekşide dertli bi buton var,hani belki basmak istersin

ooo!! en kangren konu!!
bu konuda g.taner'i de bezdirmişliğim vardır; o derece.
Tesbite bir düzeltme: BlackBox'ı bilmiyorum malesef, o hariç demek zorundayım; Istanbul'daki en iyi akustik İş Sanat ve Albert Long Hall sonra nisbeten CRR ve LKSS diyebiliriz ama gönülsüz. Zorlu kötü. Haliç felaket.
Her işin başı EĞİTİM. Eğitimdeki kalite ülkenin hali pur melali ile eşdeğer olduğu için basket sahasında Domingo dinleyip sahneyi görmeyen koltuklarda oturup duyamadığımız oyunları, konserleri seyretmeye çalışıyoruz.
Aslında kadına şiddetin bu derecelerde olduğu ve çözümünü EĞİTİMde değil örtünme ve pembe otobüste görebilen ülkemde iyi bir yere varmak mümkün mü çok da emin değilim açıkcası…

tabii birde AKM konusu var ki…
Özgecan'ın hikayesiyle birebir aynı…
tecavüz edilmiş, öldürülüp yakılmış ve terk edilmiş…
Çok yazık, çok üzücü..

Nilufer Demir Aslan

Sizin Kultur Bakani oldugunuz bir ulke istiyorum. Cok sey mi istiyorum?

bir yorum bırakın