Oscar yayınında bizim stüdyo

Oscar gecesini bir de kendi cephemizden anlatmak isterim.

Gecenin Türkiye’deki canlı yayınını gerçekleştiren NTV ve benim de içinde
bulunduğum Oscar sunum kadrosunun cephesinden. Bu kadronun temel taşları Tuğrul
Eryılmaz
ve Mehmet Açar’dan oluşuyor. Bir de kırmızı halı bölümünü yorumlamak
için aramıza katılan modacılar var. (Bu yıl Zeynep Yapar ve Arzu Kaprol ile birlikte olacağız.)

Ama gecenin asıl sahibi, asıl yorumcuları
izleyiciler. İzleyicinin gerilimi daha kırmızı halı bölümünde başlar; gördüğü
her kıyafetle ilgili bilgileri hemen ister. En ufak bir yanlış bilgide, hatta geç kalmış değerlendirmede bile
hemen mailler gelir, sosyal medyada hareketlenme olur. “Siz kırmızı dediniz ama
benim televizyonumda o elbise pembe görünüyor, biraz dikkat lütfen!”
diyen
izleyici yorumu hatırlıyorum.

İzleyicinin önem verdiği, dikkatle izlediği bir
geceyle ilgili gerilimini anlıyor ve saygı duyuyorum. O nedenle söyleyeceklerim
bir savunma gibi algılanmasın. Kimi zaman futbol yorumcusuna duyulan öfke devreye girer. Olağandır böyle şeyler.

Bizim için yayın gecesi akşamüstü başlar, setin
hazırlığı, yayıncı kuruluştan gelen sayfalar dolusu senaryonun incelenmesi, bu
senaryonun akışına göre reklam aralarının saptanması falan filan… Ama yayın
başladığı andan itibaren işler önceden çalışıldığı gibi gitmeyebilir; bir
konuşmanın saniyelerle uzaması, yayındaki kısa süreli bir kopukluk, kırmızı
halı geçişinde beklenmedik bir duraksama ya da aniden oluşan yoğunluk… Hepsi
bizim yayınımıza yansır. Bu durumda yayında olacağımız süre aniden uzayabilir
veya kısalabilir. Birilerinin sözünü yarım kesmek ya da uzatmasını istemek
gerekebilir.

Filmlerle ilgili yapılan yorumlar da kızdırır izleyenleri, yorum
yapılmaması da… “Siz kim oluyorsunuz da falanca film hakkında şöyle
diyorsunuz,”
mesajları havada uçuşmaya başlayabilir her an. Kimileri iyice
taraftar ruhuna bürünür ve kendi tuttuğu filmle ilgili olumsuz bir cümle
duymaya dayanamaz hale gelir. Bu arada bizler stüdyo ışıklarının altında
yaklaşık yedi saat boyunca yerimizden bir an olsun kalkmadan, kahve-çayla geçen
saatlerde dinamik olmaya çalışırız. Ödül aralarındaki bir gösteriyle ya da senaryoda
detaylandırılmamış bir sunucu şakasıyla uykumuz açılabilir. Tuğrul Eryılmaz’ın
zeka dolu cümleleri, Mehmet Açar’ın zihin açan yorumları, başta
Handan-Emrah-Erma’dan kurulu olan ve yayını çekip çeviren ekibin enerjisi, NTV
canlı yayın ekibinin işbilirliği olmasa sabahı nasıl görürüz bilmem. Ama
sonuçta sabahın ilk ışıklarıyla yayının sonuna gelinir. “En İyi Film”
aşamasında bizim de heyecanımız artar, ne de olsa bizim de gönlümüzden geçen
bir film vardır. Sonuçlar açıklanır; sunucu kameraya “Önümüzdeki yıl görüşmek
üzere,” dedikten sonra yönetmenim kulağıma “İki dakikada toparlamamız
gerekiyor, yayın sarktı,”
der. Tuğrul Eryılmaz, Mehmet Açar ve ben o iki
dakikada ancak vedalaşırız; yayın biter.

Binadan çıkarken yeni bir haftanın ilk
iş gününde içeri girenlerle selamlaşırız. Sabahın köründe, insanlar işe
giderken, otobüs duraklarına koştururken üstümdeki takım elbiseye bakıp
gülerim. Gece boyunca neler yaşandığını düşünürüm ve aklımdan hep aynı cümle
geçer: Oscar sadece sinema değildir.

Comments (7)

Akşam izlemede olacağız sizi:)emekleriniz için şimdiden teşekkürler…

Ne tatlı ne güzel bir telaş içerisindesiniz. Biz de merakla bekliyoruz tabii sunumlarınızı. Kolaylıklar tüm ekibe ve size:)

bugün, bir elektrikçi bile diğerinin taktığı prizi beğenmeyip tonla laf ederken, memleketimde herkesin her konuda "uzman" olduğunu düşünürsek… normal! :)) yayın çoktan başladı, sabır diliyorum…

Çok güzel bir yayın oldu… Hepinize, gönülden teşekkürler.

Oscarlar sempati ödülü olmaya devam etti,hak edenler kazanmadı,aday bile olmadı,Leonardo DiCaprio bunlardan biri Shame ile Michael Fassbender ama nerede ??

oscar da oy kullanınların yüzde doksanın yaş ortalamsı 61 ve en çokta erkekler kullanmış .. oscarı gençler önemsemiyomu

bende Oscarları hak edenlerin kazanmadığı düşünüyorum.

Leave a comment