Satıcı, bir sarsıntıyla başlar.
Yandaki arsa kazılırken, Emad ile Rana’nın oturduğu apartman temelinden sarsılır.
Film boyunca etkisi ve varlığı devam edecek bir sarsıntıdır bu.
Apartmanın acilen boşaltılması gerekir. Komşular panik içindedir. Rana kaygılıdır. Emad, elinden geldiğince komşulara yardım etmeye çalışır. Rana’yı yalnız bırakma uğruna, komşusunun yatalak oğlunu binadan çıkarabilmek için sırtına alır. Vicdanlı bir insandır Emad.
Bütün film boyunca hesaplaşacağı vicdanını, filmin ilk sahnelerinde sırtında taşımaya başlar böylece.
Asghar Farhadi imzalı Satıcı (Forushande / The Salesman), seyircisinden de vicdanıyla yüzleşmesini bekliyor. Filmin sorduğu her soru, bu yüzleşmeyi yeniden doğuruyor. Tuğla tuğla örülen yapı, çok katmanlı ve sarsıcı bir finale götürüyor bizi.
Satıcı, bu yılın Oscar adaylarından. Ancak, Trump’ın “Vize Yasağı” uygulamasını protesto eden Farhadi törende olmayacak.
Gerçekçi olalım… Aynı kategorinin bir diğer adayı Toni Erdmann, ödüle daha yakın duruyor. Maren Ade imzalı film çok iyi. Ödüle ulaşırsa, çoğu sinemaseverin mutlu olacağı kesin.
Ben de mutlu olurum böyle bir sonuca. Ama…
Ama, Trump’ın ırkçı politikalarına Farhadi’nin gösterdiği tepkiden sonra, gönlüm biraz Satıcı’ya kaydı. Biliyorum, bu duygusal bir tepki. Üstelik tuhaf bir yanı da var; şimdi Oscar’ı Satıcı alırsa, herkes bunu Trump karşıtlığına bağlayacak ve filmin gerçek değeri -belki de- gölgede kalacak. Ayrıca kendimi de eleştirmeliyim; acıma duygusu ile başarı beklemek zavallı bir tavır.
Neyse… Zaten mesele Oscar değil.
Her iki film de, sinema tarihindeki yerini, bu ödülden bağımsız olarak kazanmış durumda.
Mesele, yaşanan süreçle birlikte bu filmin bizi vicdanımızla -bir kez daha- yüzleştirmesi. Şu düşmanlığa, ırkçılığa karşı bizi bir kere daha sarsması.
Dünya değişiyor. Bir yerlerdeki arsaları kazıyor dönüşüm delileri. Onlar kazdıkça binalarımız temelinden sarsılıyor. Birlik olmalı, çözümü birlikte aramalıyız. Bu sırada gerekirse birbirimizi sırtımızda taşıyacağız. Vicdan denilen tuhaf hesaplaşma mekanizması bunu fısıldıyor bize. “İnsan olmak dediğin nedir ki?”
iyi günler Yekta bey ,SATICI filmi ile ilgili yorumlarınız en iyi yabancı film Oscar 'ını kazandıktan sonra daha bir değerli oldu.Acaba bu vesileyle AY IŞIĞI filmiyle ilgili görüşleriniz nedir acaba.İlk yönetmenlik denemesi olan bir yönetmen için fazla ağır bir yüklenmedi mi sizce sırtına veya bir önceki sene ırkçı yaklaşımın sonucu bu sene günah mı çıkarıldı acaba gibi sorular?Bu filmi değerlendirdinizse gözümden kaçmış olmalı.Teşekkürle eder,ailemizi Televizyona bağlayan nadide insanlardan olduğunuzu belirtmek isterim.