Schopenhauer’den Haklı Çıkma Hileleri

HİLE 14:

Zafer Narası Atma
Muhalifimize şöyle utanmazca bir oyun oynayabiliriz: Eğer birçok sorudan sonra, hedeflediğimiz çıkarım yararına cevaplar ortada yoksa, istediğimiz vargıyı sanki kanıtlamış gibi zaferle öne süreriz. Eğer muhalifimiz çekingen ya da aptsalsa ve biz de yüksek sesle saygısızca konuşuyorsak, bu hile gayet başarılı olur.

Bu HİLE alıntısı Alman filozof Arthur Schopenhauer’ın Eristik Diyalektik kitabından. Eristik kelimesi, Yunan mitolojisindeki anlaşmazlık tanrıçası Eris’ten geliyor ve kazanma amaçlı tartışma bilgisi, tartışmaları kazanma sanatı anlamına geliyor.

Sel Yayınlarından çıkan Eristik Diyalektik, Kant’ın öğrencisi Schopenhauer’ın 1830’da yazdığı bir metin. Tam da kelime anlamının üstüne notlar, fragmanlar, detaylar ve özellikle tanımlamalardan oluşan, hadi daha açık söyleyelim, hile’lerden oluşan bir bütün. Bir tartışma ortamında karşı tarafı alt etmenin ipuçlarını veren “felsefi hileler” bunlar. Otuz sekiz hileden bazılarının başlıklarını vermem yeterli olacaktır daha iyi anlatabilmek için: Oyunu Gizleme, Yanlış Önerme Kullanma, Bir Anda Çok Soru Sorma, Kızdırma, Zıddını Sorma, Zorluk Çıkarma, Kendi Silahıyla Vurma, Gerekçeyi Terse Çevirme… Kitap bütün bu hilelerin nasıl kullanılacağını bir paragraf ya da bir sayfalık metinlerle açıklıyor. Daha da ötesi bu açıklamalar kapsamında, Scopenhauer kendinden önceki filozofların hem izini sürüyor hem de yorumluyor.

Kitabın bugün okunmasının derin bir anlamı var. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da siyaset söyleminin giderek daha sakilleştiği bir dönemde, hem siyasetçilerin hem siyaset yorumcularının saptırma metotlarını, yanlış bilgilendirme dinamiklerini, sorunun arkasından dolanma tercihlerini anlayabilmek ve ötesine geçip maskelerini düşürmek için bu 80 sayfalık cep kitabını özellikle tavsiye ederim. Bu kitabı okuduktan sonra, özellikle televizyondaki tartışma programlarının çoğunu, bir komedi programı izler gibi izleyeceksiniz.

Felsefe iyidir.

Arthur Schopenhauer
(1788 – 1860)

Yorumlar (12)

Schopenhauer ile Irvin Yalom'un kitabı sayesinde tanıştım ve bir çok düşüncesi, aforizmaları harika… hayata gerçekçi bakışı ve yorumlamasını seviyorum..

Alınacaklar listesine alındı.Teşekkürler

Schopenhauer rafına yeni bir gölgelik geldi 🙂

Nietzsche'nin akıl hocası olmasına rağmen, Nietzsche'nin her zaman daha ön planda oluşu var bir de. Ancak Schopenhauer gerçekten bambaşka.

Aklıma şu an şimdiki iktidarın, muhaliflerine davranış biçimi düştü., danışmanlar,. 'Eristik Diyalektik" liğimi okudular da apeletlilere felfesik söylemleri ezberlettiriyorlar 🙂

Meandshadows dedi ki;
Bu kitabı sevdiyseniz, ''Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider…'' (Daniel Klein/Thomas Cathcatt-Pegasus Yayınları) tam size göre bir kitap. Okumayan kalmamıştır ama yine de hatırlatayım. Felsefe öğretirken politikacıların hilelerini de açığa çıkaran, eğlenceli bir kitap. Okurken :''Hah, tam şu politikacı X !'' diyeceksiniz. Keyifli okumalar!

Önerinize bayıldım. O kadar hayata dair ki! Ne diyeyim, zamanlamanız yine harika!

Bilinç erişkinliği, an'a egemen olma, idrak.. bir de hareket eden her şeye saldıranlar…

Tarihin en uzun soluklu çok kişilik'siz yerseniz- komedisi. Evet, fakat ne 'Comico' ne de 'Commedia'.

dışarıdan alınan herşeyin bağımlılık yaptığı ve pahalı olduğu bilgisi.

felsefe iyidir.

Ya muhalifimiz çekingen ya da aptal değilse? bu durumda kim aptal?

Schopenhauer için, tartışma sanatının inceliklerinin yalnızlık sanatının getirisi hallerden olduğu sonucuna varan biri olarak, sadece kazanmak üzerine geliştirdiği hilelerin/acizliğinin başlangıcına gelelim;

İlkin, tartışma için gerekli olan malzemeler:

1 doz Schopenhauer
1 doz şanslı muhalif,
1 tane genişleme potansiyeline sahip teflon konu,
bir tutam da hile…

Tarifimize gelecek olursak, Schopenhauer'un tartışmaya rakibi tartma hamlesiyle başladığını ve ardından da çıkan sonuca göre kaynama noktası belirlediğini görmekteyiz.

Fakat rakip sıkı biri ise özetle de pişmiş aşına su katacak türden biri ise bu kez de haklı çıkma sanatının inceliklerini işlemeye başlar ki bu benim için acizliktir…

Burada dikkat çekici olan nokta tartışmalarda haklı çıkma zorunluluğun bulunması faciasıdır…

Tartışmaların sadece tatsız "tart" aşamasına dönüştüğü ve kalıp çıkarma aracı olmasından haz etmediğimi anlamışsınızdır…

Konfüçyüs Hoca Efendi (!) "Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur." derken, Schopenhauer kırarım senin yumurtanı demektedir.

Bu taktikleri bilmek tabii ki kötü değildir fakat umarım haklı çıkmak zorunda olmaz ve bu aciz taktiklere başvurmazsınız…

Bizleri haklı çıkmak mı yoksa yenilmek mi ikilemine sokmaya çalışanlara inat, daima bir üçüncü yol davasına sanık olma hevesiyle hareket ederek "sen de haklısın" diyebilip de toptancı bakmamak umuduyla…

"Bazı insanlarla yüzleşmek zordur, haksız çıkarsın, Çünkü onların galip gelecekleri ikinci bir yüzleri daha vardır" der, Shaw…

Aklımızdan geçmesine ve düşünmemize rağmen ifade edemediklerimizi cesaretle ve derli toplu bir şekilde ifade etmiş olan Schopenhauer'un düşünceleri günümüzü etkilemeye devam etmektedir.

bir yorum bırakın