Sözlük.25

B

BELLEK: Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin… Bellek için bunları yazıyor sözlük. Alt başlıklar da var; bellek karışıklığı, bellek kaybı, bellek yitimi… Alt başlıkların olumsuz fısıltıları düşündürücü… “Farkındalık” demek belki de en doğrusu olacak; çok daha geniş bir alanı kucaklıyor sanki… Hele de farkında olan kurmaca metnin ta kendisi ise… İşte o zaman, gerçekliği, gerçekliğin yeniden kurgulanışını, hikâye edilişini, aktarılmasını, ‘yapılmasını-bozulmasını’ anlatıyor sanki… Sözler bilince doğru uzuyor… Peki, gerçekten de Lacan’ın dediği gibi bilinç bir yanılsama mı yaratır? Türk öyküsünün en usta örneklerinden birinde Murat Gülsoy, psikanaliz ile dilbilim arasındaki temel sorunsalın çerçevesinde, okurun gerçek-kurmaca yolculuğunu yeniden yaratıyor: “Biliyorum, ben bana bakıldığında, okunduğumda varolabiliyorum. Gerisi üst üste değen metinlerin karanlığı. Sürekli Araf!”

(Murat Gülsoy, Yazarın Belleği)

Yorumlar (2)

BAHAR: Doğanın, varlığını inkar edemeyip önünde saygıyla eğildiğimiz muhteşem döngü olayı. Kimi zaman yalancı güneşlere aldanıp vakitsiz çiçekler açarak bu döngünün doğrusallığını şaşırtsa da ilk habercisi çiçek açmış bir badem ağacı .

Lacan'ın dediği gibi bilinç bir yanılsama yaratır mı? sorusu, Lacan'ın gözünden "gerçek ve hayal" nedir sorusuna götürdü beni ister istemez.

Gerçek Olan- Hayali Olan- Sembolik Olan

Lacan’ın “benim özel adım” dediği bu üçlü, öznenin zamanını nasıl yaşadığı, dünyayı nasıl kurduğu sorunuyla ortaya çıkar.
Bir “tetikleyici”nin etkisiyle “a” diyen özne, ondan sonra bir ikinci tetikleyiciyi dile getirdiği zaman arada bir mesafe alır. İkinci tetikleyiciyi “n” bir yandan söylerken bir yanda da artık “tetikleyici”lerin birleştiği bir gerçeğe yönelir: Ana sonra baba. İçinde bir şeyler gelir sonra geri çekilir. Bu gerilip çekilen, kendisini zaman içersinde veren öznenin zamanlamasını oluşturan şey nedir? Ger- çek yani gerilen ve çekilen süreçtir. Bu süreci bir ikili yapı olarak birbirine aktarmaya kalkabilmesi için kendi hayalini de görmeliydi özne, bunu da yana evresinden başlayarak görmüştür işte: bu da “hay-al”dir, bir “hayal et”tir. Bir “hay Allah” bundan başka bir şey değil midir acaba, ünleminde dile gelendir. Tevfik Fikret’in “yalnız ve yalnız bunun….” dediği süreçtir: özne hayal kırıklığına da uğrayabilir. Bu bitmişlik sürecini yenileyerek orada “varoluşu da yineleyebilir,” der Lacan.(*)

Gerçeklik ilkesi oyunun sürmesinden oluşur, yani haz kendini yeniler ve savaş savaşanların hatasıyla bitmez. Gerçeklik ilkesi, eğilimin tam olarak dinmeye erişmek olduğu hazlarımızı içerir.”(**)

(*)Lacan, Say Yayınları, s.130,131
(**)Lacan Sözlüğü, Say Yayınları, s. 56

Keşke her şeyi felsefeyle açıklayabilseydik.
Hostes

bir yorum bırakın