Stanley Kubrick ve “The Shining”in Gizemleri

Room 237, Cannes ve Sundance gibi hatırı sayılır festivallerde izleyici karşısına çıkmış bir belgesel. Rodney Ascher tarafından yönetilen belgesel, ilginç bir düşüncenin peşinden koşuyor.

Stanley Kubrick‘in muhteşem Stephen King uyarlaması “The Shining”in içine yerleştirdiği düşünülen “gizli anlam”ları bir bir açığa çıkarma iddiası, bu ilginç düşüncenin temelinde yatıyor. Kubrick’in uyarlaması 1980’den bu yana çokça tartışmaya, incelemeye ve teori üretimine yol açmış durumda zaten. Ascher da belgeselinin dokuz bölümünün her birinde, gizli anlamların ve alt-anlamlar içeren unsurların üzerinde duruyormuş.

“The Shining”i hem roman hem de film olarak çok severim. Yeri gelmişken daha kapsamlı bir bakışla, King’i romancı Kubrick’i sinemacı olarak çok severim demem gerekiyor. Merakla beklediğim bu belgeselde, var olduğu söylenen o gizli anlamlardan daha öte bir bakış olduğunu düşünüyorum. Aslında önemli olan, alt anlamların peşinde koşmaktan çok, hem psikolojik değerlendirmede hem de sinema teorisinde yeni kapılar açmak olabilir. Room 237’nin bu yeni ve farklı bakış açılarını, biraz da ilgi çekici bir başlıkla izleyicinin ilgisini çekerek -hatta kült filmin hayranlarını bir anlamda tahrik ederek- tartışmaya açacağına inanıyorum.

Bu noktada hayranların tepkisinin ne olacağını da merak etmiyor değilim. Hayranlık bir noktadan sonra tutuculuğu da beraberinde getiriyor çünkü. O noktadan sonra, artık ortadaki sanat eseri değil, üreticisinin çevresinde oluşan efsaneler zinciri devreye giriyor. İzlediğimizi-okuduğumuzu-dinlediğimizi değil üreticinin varlığını sahipleniyoruz. “Var ya, bu adam çok başka bir adam abi,” cümlesinin tekrarını ister hale geliyoruz. Belgeselin bu anlamda da zihin kurcalayıcı olmasını bekliyorum.

Açıkçası sinemanın -ve elbette bütün sanat üretimlerinin- yeniden ve yeni bakışlarla yorumlanması zihin açıcıdır. Dilerim Room 237, bu anlamda bir hayal kırıklığı olmaz.

 

Comments (5)

Konudan biraz saparak; kanimca Stephen King, cok sattigi icin dudak bukulen enfes bir yazar. Brad Pitt'in (fazla yakisikli oldugundan) oyunculuguna ya da Justin Timberlake'in (bir zamanlar boyband uyesi oldugundan) showman/sarkiciligina yapildigi gibi. Anahtar; umursamamak. Bence tum bu isimler umursamama isini de iyi beceriyorlar.

The Shining Code 2.0 izlemiştim,onunla aynı iddiaları mı taşıyor acaba?Dediğin gibi bekleyip göreceğiz.

Jack Nicholson da eminim ki ayrı bir renk vermiştir… Filmlerini oldukça severim

oldukça keyifli bir yazı tskler

Merakla bekliyorum. Okuduktan sonra filmi izlemek daha da keyifli olacak. Yazı için teşekkürler..

Leave a comment