Duayen, hoca, usta tanımlarının tam karşılığını bulduğu bir ‘düş gezginiyle’, Coşkun Aral’la Noktalı Virgül’de buluştuk. Kalemi kağıdı hazırlayıp başına geçeceğiniz sohbetimiz için buraya bekleriz. Coşkun Abi’nin ‘Bilgi artık parmağının altındaki bir düğmede, bahane yok.’ diye yola çakarak açtığı Youtube kanalına da buradan ulaşabilirsiniz. YK: Çok özel bir konuğu var Noktalı Virgül’ün. Coşkun Aral. Hoş geldin Coşkun Abi. Ben hepsinden önce bir şey sormak istiyorum. Foto muhabirliği ilk ne zaman içine düştü, ne zaman başladı? CA: Siirt’te doğdum, 13 yaşına kadar…
Ara Güler
Ara Güler’le televizyonda program yapmaya başladığım ilk yıl tanıştım. Heyecanlanmıştım. Bildiğini söyleyen, kamera çalışmaya başladığında yapay bir kibarlığa bürünmeyen, sahiciymiş gibi yapmadan sahici olan bir bilge vardı karşımda. Heyecanımı, o kendine has üslubuyla silivermişti. Sonraki yıllarda güzel sohbetlerimiz oldu Ara Bey’le. Gülüşler yüzümüze yayıldı, küfürler dilimize oturdu. Onun yanında hep daha ‘gerçek’ olmanın cümlelerini buldum. Bugün doğum günü Ara Güler’in. İyi ki tanımışım onu. Nice nice yıllara Ara Baba! Bir yayın sonrasında Ara Güler’le. CRR sahnesindeyiz. Cep telefonu ile fotoğraf…
“AraName: Bir Ara Güler Kitabı” sadece fotograf albümü ya da anılar-sohbetler olarak değerlendirilemeyecek bir kitap. Ara Güler-Hulki Aktunç-Semra Aktunç adlarını bir araya getiren bir kitap. Kitabın giriş kapısında öyle bir paragraf var ki, paylaşmamak olmaz. Diyor ki Hulki Aktunç “Ara Güler bütün insanların gölgesidir. Ona ‘Merhaba’ demek bütün insanların koluna girmek, bütün mekânlarda piyasa yapmaktır. Bütün şapkaları giymek, bütün pantolonları çekivermek… Fotoğraf çekmek de, Ara Güler’in insanlara ve nesnelere hakkını helal etme biçimidir. Bu coğrafyada yaşayıp da Ara Güler’i bilmeyen,…
Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin ikinci albümü Ara Güler için yayımlandı. Bülent Erkmen’in etkileyici tasarımıyla, usta foto muhabirinin en etkileyici karelerini bir araya getiren bir retrospektif. 21 Aralık günü, İstanbul Modern’de buluştuk Ara Güler’le. Hem bu albümü hem fotoğrafçılığı hem de hayatı konuştuk. Fotoğrafta “an’ı yakalamak”ı, vahşi batıdaki kovboyun tabancasını hızlıca çekmesine benzetti üstat. “Zor ışıkları severim ben, ters ışıklardan çıkarırım istediğim kareleri,” diyor, “çünkü ben resim severim, o ışığı bulmak isterim. Örneğin Rembrandt bu zamanda yaşasaydı, ressam değil fotoğrafçı olurdu,…