Aziz Nesin’in soyadı hikâyesi ve kendimizle yüzleşmek Akla hayale gelmeyecek bir olay yaşadığımızda “Yahu bu tam Aziz Nesin’lik olay,” deyiveririz. Bürokraside, devlet katında, ast üst ilişkisinde bir garabet olduğunda “Aziz Nesin az söylemiş, şu saçmalık onun bile aklına gelmezdi,” deriz. En acısı da fenanın fenası bir şey olduğunda “Aziz Nesin bunu yıllar önce söylemişti,” demektir. İnsanlık dersinden sınıfta kaldığımızın resmidir bu söz. Yıllar geçse de, dersimizi almadığımızın belgesidir. Aziz Nesin’in soyadını alış hikâyesini kendi kaleminden okurken düşündüm bunları. Yazısında önce…
Aziz Nesin
İlkokulu Ankara’da Teğmen Kalmaz İlkokulu‘nda okudum. Önlüklerimiz maviydi. Sınıflarımız kalabalıktı. Her sırada üç kişi otururduk. Dörtlememiz gereken zamanlar bile olmuştu. Sınıf öğretmenimizin adı Sabahat Yılmaz idi. Ufak tefek, yumuşak sesli bir öğretmendi. Kimi zaman sabrı taşar cetveli aline alırdı ama çoğunlukla sakin, anlayışlı bir öğretmendi. Ders aralarında oyunlar oynatırdı bize. Sevgisi öfkesinden fazlaydı hep. Üçüncü sınıftayken bir kitap okutmuştu. Her gün, son derste. Çoğunlukla beni tahtaya diker, bana okuturdu. Ayrıcalık yapmamak için “Okumak isteyen var mı?” diye sorardı önce. Kimi…
Mustafa Baydar’ın1960 yılında yayımlanan kitabı “Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar”, 1954-1960 yılları arasında elli edebiyatçıyla yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Mustafa Baydar, bu söyleşileri yaptığında 35-40 yaşlarında bir gazeteci. Öyle ‘net’ sorular sormuş ki, hayran olmamak elde değil. Korkusuz, arkadan dolanmayan, eveleyip gevelemeyen bir gazetecinin, karşısındaki sanatçıyı nasıl ‘açabileceğinin’ dersi var elimizde. Kitabın önsözünü yazan Ruşen Eşref Ünaydın’ın dediği gibi konuşacağı edip veya şairin eserlerini iyi okumuş, önemli bilgiler toplamadan söyleşi masasına oturmamış bir gazeteci Baydar. (Soyadı benzerliği dikkatinizi çekmiştir; bilgilerim beni yanıltmıyorsa Mustafa…
İ İMZALI KİTAPLAR: Has okur için özel bir mutluluktur sevdiği yazarın imzalı bir kitabına sahip olmak. Kimi kitapların imzalı kopyaları ise sadece edebiyat tarihi için değil, insanlık tarihi için büyük anlamlar ifade etmektedir. Kimileri içinse kitabı bir gösteriş nesnesine dönüştürmeye yarayabilir. Hele ki Mümin Ekrem Ozaner gibi sadece sahip olduğu kitapların değil, yaşadığı dünyanın kültürel zemininden habersiz olan bir sonradan görme için… Öykü anlatıcısı, Falih Rıfkı’dan Reşat Nuri’ye büyük yazarlarımızın bir dizi “sahte” imzalı kitabını görünce komik ve zekice bir…