Edebiyat

nabokov

06 Mar: En sevdiğiniz oyun nedir?

Geçenlerde Sabit Fikir dergisinden bir soru sordular: En sevdiğiniz oyun nedir? Dünya edebiyatının önde gelen isimlerinin oyunbaz hallerinden yola çıkmış, minik bir dosya için soruldu soru. Masabaşı oyunlarından sokak oyunlarına türlü cevap verilebilirdi. Benim en sevdiğim oyun hep kelimelerle, harflerle oldu. Galiba biraz da o yüzden “cevabınız sekiz-dokuz kelimeden oluşsun” kısmına takılıp oynadım oyunumu. Cevabım aşağıda. Pek sevdiğim Nabokov’un satranç oynarken çekilmiş bir fotoğrafıyla birlikte ben de size sorayım: En sevdiğiniz oyun nedir? “En sevdiğiniz oyun nedir?” sorusu yanında bilgilerle…

Karin_Karakasli

06 Mar: Üşür Ölümü Tadanlar

Karin Karakaşlı’nın öykülerini, sadece içerikleri açısından değerlendirmenin/konuşmanın  yanlış olacağını düşünüyorum. Elbette yakıcı ve kahredici bir dünyanın dinamikleri var karşımızda, bunun dışında cümleler kurmamız mümkün değil. (Kahredici sözü tam isabet, kahroluyor herkes.) Ancak, bu duygusal yoğunluğun, Karakaşlı’nın dil-anlatıcı-zaman-mekan kullanımındaki maharetini ikinci planda algılamamıza izin vermemeliyiz. Karin Karakaşlı bir dil ustası. Çokça kullanılan “mücevherci titizliği” benzetmesini yapmayacağım bu konuda. Çünkü “bir doktor kararlılığıyla” yatırıyor dili, edebiyatın ameliyat masasına. Bilinen sorudur; mesleği doktorluk olan devrimci, faşist cuntanın önde gelen ismi ölüm-kalım halinde ameliyat…

04 Şub: Heybeliada Öykü Şenliği

Değerli yazarlar, edebiyatçılar, edebiyat dostları ve adalı arkadaşlarımız, bildiğiniz üzere, 14 Şubat Dünya Öykü Günü her yıl Ankara’da ve çeşitli kentlerde düzenlenen etkinliklerle kutlanıyor. Heybeliada Halk Kütüphanesini Koruma Girişimi, bu yıl 14 Şubat Dünya Öykü Günü İstanbul kutlamasına Heybeliada Ruhban Okulu’nun tarihi atmosferinde bir “öykü şenliği”yle ev sahipliği yapıyor.  Koruma Girişimi, Heybeliada Eski Türk İlkokulu’na ve Halk Kütüphanesi’ne ev sahipliği yapmış olan eski Triandafilidis Köşkü’nü bir halk kütüphanesi olarak çağdaş bir işleve kavuşturmak ve adanın kültürel yaşamına katkıda bulunmak isteyenlerden…

684319_2

26 Oca: Okurların yüreğinden su gibi fışkıran bir İpekli Mendil

İpekli Mendil. Uzun süren bir yolculuk ve sonrası… Fil Uçuşu’nda İpekli Mendil ile ilgili bir yazıya yer vermedim. Oysa, bu blogun da kitabın oluşumuna katkısı var. Sarnıç Öykü’nün şu anda raflarda olan sayısında, İpekli Mendil’e de yer verildi. Fil Uçuşu’na o yazıyı almak istedim. Çünkü İpekli Mendil ‘i hazırlayanların cümleleri var burada. İşte Sati Faik’e saygılarımla diye başladığım o yazı ve kitabı hazırlayanların görüşleri… İçinde öyküler olan bir sözlük: Okumayı, öyküleri sevenler için, içinden mutluluk geçen bir sahil kasabası demek….

23 Oca: “Yazar duruşu” nedir?

Bir yazar şöyle demişti, zamanın birinde: “Sosyal medyada falan bu kadar çok yazman iyi değil bence. Kendini biraz geri çekmeyi bilmelisin. Bir yazar duruşu sergilemelisin.” Üstelik bunu, parmağını sallayarak ve biraz da haddimi bildirerek söylemişti. Anlaşılacağı üzere, “bir anda aklına gelen” bir düşünceyi, dostça bir söyleşi içinde paylaşmak değildi amacı. Üstünde düşündüğü bir kavramın, “yazar duruşu” kavramının ateşli bir savunucusu vardı karşımda. Olabilir. İşin “üslup” kısmına takılmadan ilerleyelim. İnsanların hayatlarının bir döneminde, bir kavramın sağlayacağı iktidar alanına meftun olmaları şaşırtıcı…

Unknown

26 Ara: Yumuşak Makine Davası Anayasa Mahkemesine Taşınıyor

Sel Yayıncılık büyük bir mücadele veriyor. Yıllardır. Biz okurlar bu mücadelenin takipçisi olmalıyız. İşte bu nedenle Sel Yayıncılık’tan gelen mektubu, Fil Uçuşu’nda paylaşıyorum. 2011 yılında yayımladığımız Beat Kuşağı’nın önde gelen isimlerinden William S. Burroughs’unYumuşak Makine (Soft Machine) isimli kitabına “konu ve anlatım bütünlüğü yoksunluğu”, “Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, maddi ve manevi kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan” özellikleriyle uyuşmadığı gibi aklın sınırlarını zorlayan gerekçelerle; halkın ar ve hayâ duygularını incittiğimiz de…

marguerite_duras_02

21 Ara: Marguerite Duras: Askıya Alınmış Tutku

Duras, “Askıya Alınmış Tutku”da bir sohbette keskin, net ve hesapsız olmanın dersini veriyor. Leopoldina Pallotta Della Torre’nin yaptığı söyleşi, Birsel Uzma çevirisiyle Can Yayınları tarafından yayımlandı. Söyleşi dizisinden çıkan kitap, hem yazmaya hem de yakın tarihe meraklı herkesin ilgisini çekecektir. Fransız siyasi tarihinden, edebiyatın ‘kendini beğenmiş’ havalarına kadar çok yere dokunuyor söyleşi. Duras, gerçekten müthiş cevaplar veriyor. Kitaptan bir alıntı yapacağım. Benim için önemli… Elli ikinci sayfada altını çizdiğim bir bölüm. “Bir kitabınız çıkacağı zaman ne hissediyorsunuz?” sorusuna Duras’ın verdiği…

siir

21 Ara: Eski bir okurdan kısa bir mektup

Filiz Elmas’ın “İki Şiirin Arasında”dan yola çıkarak yazdığı yazıyı/mektubu daha yeni okudum. Kitaplarla ilgili çıkan yazıları bir süredir Fil Uçuşu’nda paylaşmıyorum ancak bu mektup için bir ayrıcalık yapmak istedim.  Orijinalini buradan okuyabileceğiniz yazıyı olduğu gibi aldım. Filiz Elmas’a teşekkürlerimle… Yekta Kopan’la tanışmamız Radikal’de yer alan kültür sanat sayfasındaki köşe arkadaşlığımızdan öncesine dayanır. Yazar Yekta Kopan’la ilk karşılaşmam, Bir de Baktım Yoksun adlı kitabıyla aldığı ödüller sonrasında olmuştur. Kitabı merak edip almış, öykülerini beğendiğim için diğer kitaplarını da  okumuştum. Bu nedenle…

670633

20 Ara: Gölgesini Şeytana Satan Adam

Aydınlanma Çağının edebiyattaki izlerini sürmek için mutlaka okunması gereken kitaplar var. Yeni bilgiye kapılarını açan, değişmez kabul edilenlerle hesaplaşmayı kendine görev belleyen bir dönemin tüm dinamiklerini yansıtan bu metinlerden biri de, Adelbert Von Chamisso’nun “Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü” isimli kısa anlatısı. 1781’de Fransa’da doğan ve on beş yaşında Almanya’ya yerleşen bir edebiyat ve bilim insanı Adelbert Von Chamisso. Özellikle 1815-1818 yılları arasında bir Rus kontunun himayesinde yaptığı dünya gezisi notları ve Pasifik adalarında yaptığı botanik çalışmalarıyla bilim dünyasında da özel…

Unknown-2

18 Ara: Bir kitabın ilk sayfalarını okuyup gerisini koparmak…

Jules Renard’ın günlükleri, sadece edebiyat dünyasının değil, felsefe dünyasının da merceği altına aldığı günlükler. Sel Yayınları, bu günlüklerden yazma işi, yazma eylemi ve yazarlık üstüne seçmelerden oluşan bir derlemeyi Orçun Türkay çevirisiyle ‘Geceyarısı Kitapları’ dizisinden yayımladı. Yazmakla ilgilenen herkes için başucu cümleleri var kitapta. Kimine katılırsınız, kimine katılmazsınız, size bağlı. Ama sonuçta her bir cümle, dakikalarca düşünmenize neden olacak. Bu kitaptan çok sayıda alıntı yapabilir, hatta ben de seçemlerden oluşan kitaptan bir seçme liste çıkarabilirdim. Ama ilk okuyuşta insanı çarpan…