Duayen, hoca, usta tanımlarının tam karşılığını bulduğu bir ‘düş gezginiyle’, Coşkun Aral’la Noktalı Virgül’de buluştuk. Kalemi kağıdı hazırlayıp başına geçeceğiniz sohbetimiz için buraya bekleriz. Coşkun Abi’nin ‘Bilgi artık parmağının altındaki bir düğmede, bahane yok.’ diye yola çakarak açtığı Youtube kanalına da buradan ulaşabilirsiniz. YK: Çok özel bir konuğu var Noktalı Virgül’ün. Coşkun Aral. Hoş geldin Coşkun Abi. Ben hepsinden önce bir şey sormak istiyorum. Foto muhabirliği ilk ne zaman içine düştü, ne zaman başladı? CA: Siirt’te doğdum, 13 yaşına kadar…
fotoğraf
Otomotiv sektöründeki grevler. İş cinayetlerine kurban verilen işçiler. Kayıt dışı iş gücü. Emek sömürüsü, eskilerden kalma klişe bir söz değil bu ülkede. Aşağıdaki fotoğrafı internette gördüğümde bütün bunlar ve daha fazlası geldi aklıma. Güçlü bir fotoğraf. Kelimelerle kirletmeden paylaşıyorum. 1930’larda Citroen fabrikasındaki grev ve kadın işçiler. Fotoğraf: Willy Ronis
21 Mayıs Çarşamba – 26 Mayıs Pazartesi tarihleri arasında Beyoğlu sokaklarında korsan bir sergi var. “Bu işlerin sahipleri TOMA’ların önünde duranlar,” diyor fotoğrafları çeken isim. Ona sadece bir fotoğrafçı demek eksiklik olacaktır. Ara Güler’in hep altını çizdiği mesleki vurguyla, o bir “fotomuhabir”. Fil Uçuşu’nda bu sergiyi tanıtırken “Sergide kesinlikle benim ismim ön plana çıkmayacak,” demesine aldırmadan kim olduğunu söylesem mi diye düşündüm ve sonunda yazmamaya karar verdim. Öğrenen bir yerlerden öğrenir. Burada önemli olan isim değil zaten. Brezilya direnişinden esinlenerek…
“AraName: Bir Ara Güler Kitabı” sadece fotograf albümü ya da anılar-sohbetler olarak değerlendirilemeyecek bir kitap. Ara Güler-Hulki Aktunç-Semra Aktunç adlarını bir araya getiren bir kitap. Kitabın giriş kapısında öyle bir paragraf var ki, paylaşmamak olmaz. Diyor ki Hulki Aktunç “Ara Güler bütün insanların gölgesidir. Ona ‘Merhaba’ demek bütün insanların koluna girmek, bütün mekânlarda piyasa yapmaktır. Bütün şapkaları giymek, bütün pantolonları çekivermek… Fotoğraf çekmek de, Ara Güler’in insanlara ve nesnelere hakkını helal etme biçimidir. Bu coğrafyada yaşayıp da Ara Güler’i bilmeyen,…
Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi’nin ikinci albümü Ara Güler için yayımlandı. Bülent Erkmen’in etkileyici tasarımıyla, usta foto muhabirinin en etkileyici karelerini bir araya getiren bir retrospektif. 21 Aralık günü, İstanbul Modern’de buluştuk Ara Güler’le. Hem bu albümü hem fotoğrafçılığı hem de hayatı konuştuk. Fotoğrafta “an’ı yakalamak”ı, vahşi batıdaki kovboyun tabancasını hızlıca çekmesine benzetti üstat. “Zor ışıkları severim ben, ters ışıklardan çıkarırım istediğim kareleri,” diyor, “çünkü ben resim severim, o ışığı bulmak isterim. Örneğin Rembrandt bu zamanda yaşasaydı, ressam değil fotoğrafçı olurdu,…
Çağkan Sayın’la dostluğumuz 25 yıldan uzun bir süredir devam ediyor. Aileden bir isim. Levent’le birlikte Ankara’daki son iki kale. Bir ara “Çağkan’lı Anılar” diye bir dosya açmalıyım. İflah olmaz bir müzik takipçisi, iyi basçı, akademisyen, kitap kurdu gibi sıfatlarının yanına bir de fotoğraf tutkunu sıfatını etkiledi. Profesyonel işler de yapıyor ama şimdilik büyük cümleler kurmadan, kendince ilerliyor yolunda. Önümüzdeki günler ne getirir bilmem ama şundan eminim; Çağkan bir konuya kafasını yatırdı mı, içine sinene kadar peşini bırakmaz. Şubat ayının güzel…