Gazetecilik

2001_eski_turkiye

18 Haz: “2001 Eski Türkiye’nin Son Yılı” ve Odaklanmak

Mirgün Cabas’ın kitabı çoğu gazetecinin, çoktan unuttuğu bir olguyu “yeniden” keşfediyor: Odaklanmayı. Habere, zamana, içeriğe odaklanmak ve bunun üstünden bir düşünce alanı yaratmak. Odaklanılan meseleyi analiz edebilmek için okuyana alan yaratmak. Bu analizi, farklı bakış açılarıyla çoğaltmak. Farklı bakış açılarının, o odaktan kaçmasına izin vermemek. Bir döneme, o dönemin aktörlerinin gözünden bakarken “zaman kayması” yaratılmasına engel olacak sorularla, doğru gazetecilik yapmak. Sözünü ettiğim kitabı çok kişi biliyor artık: “2001 – Eski Türkiye’nin Son Yılı” Pastaya çilek koymaya çalışmayan, içeriğini-derdini ve…

10 Kas: Uydur uydur ipe diz…

“Sakın Oraya Gitme” yayınlandı. Artık kitap okura ait. Bu romantik tanımlama, dürüst bir önermeyle oluşuyor. Ama tuhaflıkları da beraberinde getiriyor. Az önce bir gazetenin internet sayfasında, bir tanıtım yazısı okudum. Evet, kitap için yazılmış bir tanıtım yazısı. Yazan kişinin kitabı okumadığı kesin. Arka kapak yazısını bile -tam anlamıyla- okuduğunu sanmıyorum. Öyküleri onun sesiyle duyacaksınız, diyor bir yerde. Ama  “Jim Carrey-Sylvseter-Sid” diyerek. Şaşırtıcı değil. Üstelik yaptığım bir işle anılmakta da sakınca yok. Ama manasız. Bir başka cümleyi aynen alıyorum buraya: “Yazmak…

CEY6MFhXIAAR8GJ.jpg-large

14 May: Ümit Alan: “Türkiye’de gazetecilik hep masal mı anlatacak?”

Ne yalan söyleyeyim Ümit Alan‘ın böyle bir kitap hazırlamakta olduğunu bilmiyordum. Daha da öteye gideyim, kitabı elime aldığımda bile içeriğinden haberim yoktu. Ümit Alan’ın 2009’dan beri BirGün‘de yazdığı yazıları derleyip toparladığını yani bir “köşe yazısı kitabı” yaptığını sanıyordum. Bu cehaletim bana büyük bir sürpriz ve mutluluk olarak döndü. Çünkü Türkiye’de Gazetecilik Masalı bütün bu beklentilerin üstünde, harika bir kitap. Yanlış anlaşılmasın; Ümit Alan’ın köşe yazılarına da meftunum. Kalemine, muradını doğrudan anlatma becerisine, mizahına, samimiyetine ve elbette durduğu yere… Yani köşe…