İki Şiirin Arasında

Sarn_yk_

20 Tem: Sarnıç’a veda

Geç kalmış bir veda yazısı bu… Temmuz ayının başında yazılmalıydı. Sarnıç Öykü’nün veda ettiğini okuduğumda. Edebiyat dergilerinin ömrü vardır, bilirim. Böylesi tecrübelerim oldu, dergiciliğin nasıl dertli iş olduğunu yaşamış bir kişiyim. O yüzden şaşırmamak gerekiyor ama olmuyor işte. Yine de şaşırıyor, üzülüyor insan. Sarnıç Öykü de geldi geçti. Ocak-Şubat 2015 tarihli 21 numaralı sayısında, “İki Şiirin Arasında” ile beni kapağa taşmışlardı. Yazarın bir kitabının  merek altına alınmasının, her yönden çekiştirilip incelenmesinin değerini bilemezsiniz. ‘Boş yere öven’ değil, ‘inceleyen’ bir dergiydi…

siir

21 Ara: Eski bir okurdan kısa bir mektup

Filiz Elmas’ın “İki Şiirin Arasında”dan yola çıkarak yazdığı yazıyı/mektubu daha yeni okudum. Kitaplarla ilgili çıkan yazıları bir süredir Fil Uçuşu’nda paylaşmıyorum ancak bu mektup için bir ayrıcalık yapmak istedim.  Orijinalini buradan okuyabileceğiniz yazıyı olduğu gibi aldım. Filiz Elmas’a teşekkürlerimle… Yekta Kopan’la tanışmamız Radikal’de yer alan kültür sanat sayfasındaki köşe arkadaşlığımızdan öncesine dayanır. Yazar Yekta Kopan’la ilk karşılaşmam, Bir de Baktım Yoksun adlı kitabıyla aldığı ödüller sonrasında olmuştur. Kitabı merak edip almış, öykülerini beğendiğim için diğer kitaplarını da  okumuştum. Bu nedenle…

7b0b8c2a-7f64-4b42-840f-644eb3472208

23 Kas: Günden Kalanlar.38

* Moskova deneyimi ilginç. Karşılaştırmalı bir şehir turu zor. Şehri okuyacaksan, hani varsa böyle bir isteğin, kendi dilinde-bilgisinde okuman gerekiyor. Üstelik türlü tevatürü ve yanlış tarih okumasını bir kenara bırakıp. Aslında bir şehre dalmanın olmazsa olmazlarında biri bu; bildiğini unutmak ve öylece yürümek. Ama bir yandan da olmayacak şey söylediğim; kişisel tarihinde biriktirdiklerinle, hayallerinle ve beklentilerinle giriyorsun şehrin ana kapısından. * Moskova deyince herkes soğuktan dem vurdu. Soğuk dediğin ne ki, doğanın bir parçası. Asıl dert, insanın kargaşası; yani trafik….