instagram

11 Kas: Kitap önermek…

Kitap önermeyi severim. Aslında en güzeli tanıdığın, okuma zevkini bildiğin bir insana, bir arkadaşına kitap önermektir. Daha da güzeli, o kişinin de sana “Falanca kitabı mutlaka oku,” demesidir. Merkezinde bir kitabın olduğu sohbetin tadına doyum olmaz. Kitap önermek, kişisel bir beğeninin yansımasıdır. Önerdiğiniz kitap, bir okur için “harika” olabilir bir diğer okur için “vasat”. Önerdiğim bir kitabı “memnuniyetsizlikle” karşılayanlar olduğunda üzülmem. Aksine, bu memnuniyetsizliği, o okurun kendi yolunu bulması için değerli bir adım olarak görürüm. Twitter ortamını daha aktif kullandığım…

Unknown-2

21 Haz: Geçiş Döneminin Aktörleri

En iyi belgesel Oscar’ını alan Citizenfour’da, Eric Snowden bir otel odasında The Guardian’in kurt gazetecisi Ewen MacAskill’e kitlesel dinleme işleminin nasıl gerçekleştirildiğini anlatıyor. MacAskill’in sistemin işleyişini anlamak için sorduğu soruları, hoş bir tebessümle yanıtlıyor Snowden. 1952 doğumlu bir gazeteciye karmaşık gelen bu işleyiş, 1983 doğumlu bir bilgisayar uzmanı için tebessümle geçiştirilecek kadar basit çünkü. İnternetin doğuşuna tanıklık etmekle, internetin olduğu bir dünyaya doğmak arasındaki fark. Dürüst olalım, hala bütün dünyada sayısal ortamda yayıncılık ve e-kitaplar konusunda ürkek sorularımız, tedirgin algılarımız…

hosgoru

18 May: Hoşgörü

Pek rahatlıkla kullandığımız bir kelime: Hoşgörü. Olumlu anlamlar, iyi niyetler yüklediğimiz, sevdikçe sevdiğimiz, üstünden politikalar ürettiğimiz, yerli yersiz arkasına sığındığımız, zamanlı zamansız sohbete aldığımız, gündem yarattığımız, tüm zamanların değerlisi. Ne kadar da kibirli bir hali var oysa, buram buram iktidar kokuyor. Türk Dil Kurumu sözlüğü şöyle tanımlıyor bu pek sevdiğimiz kelimeyi: (isim) Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha, tolerans. Birileri birilerine hoşgörü gösteriyor, göstermesi gerekiyor, göstermeliyiz diyor. Kim bunu diyenler? Kim bu “her şeyi anlayışla karşılayarak…