Uzun sohbetleri severdi Kadir. Ama konuşmaktan çok dinlemekti sevdiği. Dinlemek, anlamak, paylaşmak. Gözlerini hafifçe kısar, tüm dikkatini anlattıklarınıza verirdi. Karşısındakinin kendini iyi hissetmesine yeterdi bu. Hayatın yükünü hafifletirdi Kadir. Adana’da festival koşturmasının arasında fırsat bulduğumuzda, birer kahve söyler başlardık konuşmaya. İzmir’e gittiğimde mutlaka bir akşamüstü Kordon’da buluşur, dertleri denize dökerdik birlikte. Sinema, edebiyat, akademik dünya, memleket halleri, özel hayat derken günü geceye bağlar, saatin nasıl geçtiğini anlamazdık. Aynı yılda ve yaklaşık iki ay arayla doğduğumuzu o İzmir sohbetlerinden birinde öğrenmiştim….