16 Eylül’de ZorluPSM’nin onuncu yaşı kutlandı. Kutlamada sahnede Fazıl Say vardı. Opus 100 “Hayat Ağacı Süiti” ilk kez dinleyiciyle buluştu. Eserlerin solisti Jamal Aliyev idi. Bu muhteşem kutlamaya Refik Anadol’un eserden yola çıkarak oluşturduğu veri heykeli eşlik etti. Ben de gecenin sunumunu yaptım. Böyle bir gecede, böyle isimlerle aynı sahnede olmak değerli ve heyecan vericiydi. Fazıl’la kaçıncı sahne birlikteliğimiz oldu, bilmiyorum. Her seferinde doğal bir anlatım yakalamayı başarıyoruz. Bunda Fazıl’ın samimiyetinin büyük bir rolü var. Bir de sahnede her tür…
Kanat Atkaya
21 Ağustos günü yine Nick Cave ile birlikte olacağız. Peki Nick Cave o gece hangi şarkılarını çalacak? 2018’den beri Avrupa turnesi yapmayan Nick Cave, The Bad Seeds ile birlikte İstanbul’da Parkorman sahnesinde olacak. The Bad Seeds’in bu konserdeki kadrosu şöyle: Warren Ellis (keman, tuşlu çalgılar ), Larry Mullins (davul), Martyn P Casey (bas gitar), James Sclavunos (vurmalı çalgılar ve vibrafon), George Vjestica (gitar), Carly Paradis (tuşlu çalgılar), Subrina McCalla (vokal), Janet Ramus (vokal), Travis Cole (vokal) İKSV’nin 50.yaşında bizlere verdiği muhteşem bir hediye bu. Böyle özel bir gecede İKSV’nin…
PSM Caz Festivali 25 Nisan – 1 Haziran 2019 tarihlerinde Zorlu PSM’de olacak. Festival bu yıl üçüncü kez gerçekleşiyor. Bu yolculuğun ilk adımlarında Zorlu PSM Genel Müdürü Murat Abbas ile birlikteydim. Görgün Taner ve Kanat Atkaya’nın da olduğu ekiple gittiğimiz Montrö’de, festivalin ellinci yılını kutlamıştık. O günlerde sohbet ettiğimiz festivalin kurucusu Claude Nobs’un yakın arkadaşı ve program direktörü Michaela Maithert zihnimizi fena halde açmıştı. Elbette bu zihin açıklığını hemen bir göreve çevirdi Murat Abbas. Kolları sıvadı ve Montrö’nün benzersiz ruhunu biraz olsun…
Kanat Atkaya, 5 Kasım tarihli Hürriyet’teki köşesinde Colombre‘yi yazdı. Colombre… Dünyanın tüm denizlerindeki tüm denizcilerin en korktuğu yaratık. Kurnaz, korkunç, yılmak bilmeyen bir köpekbalığı. Kimsenin bilmediği bir nedenle kurbanını seçen, ömrü boyunca onun peşinden giden ve günü gelince onu ‘yutan’ bir canavar. Belki de yarattığı bu korku duygusuyla, kurbanının aklına ilk düştüğü gün zaten onu ‘yutmuş’ olan Colombre. Hepimiz sırtımızda bir Colombre’yle yaşıyoruz. Kendi canavarımızı kendimiz yaratıyoruz. Boş inançlarımızla, hırslarımızla, öfkemizle, sevgisizliğimize, nefretimizle… Dino Buzzati, bu kısacık öyküsünü İtalya’da faşizmin iyice…
Diyeceğimi baştan diyeyim: Elif Key’in “Bize İki Çay Söyle…” adlı kitabını mutlaka okuyun. Bitmek bilmeyen bir toplumsal ergenlik halinin her yüzü var sayfalarda. “Ah ne güzel yıllardı o yıllar,” kolaycılığına kaçmadan, şaşkın bir romantizmin şekerli cümlelerine yenik düşmeden yazılmış bir kitap bu. Geçmişi kutsallaştırma, okuru kutsama derdi olmayan satırlarda, kimsenin başını okşamıyor Elif Key. Onun yerine ruhları rendeden geçirmeyi tercih ediyor. Hem de ruh küçücük kalana kadar. Yazarın iyisi, elini rendeye kaptırmaktan korkmayandır ne de olsa… Ama kitapla ilgili bir…