Öykü

refikb3a5ebccb32d5ab2by

17 Haz: Sözlük.39

T TURUNÇLAR/LAHANALAR: Uzaklardan gelir yoksul İbrahim. Kimilerinin “Aptal İbrahim” demesine neden olacak kadar saftır. Gece körlüğüne, soğuğa, yükünün ağırlığına aldırış etmeden, rahmetli kuzeninin ailesine erzak getirir; bir çuval turunç ve üç koca lahana… Oysa bir anne, dört çocuktan oluşan babasız kalmış evin çevresi göz alabildiğine lahana tarlaları ve turunç bahçeleriyle doludur. Bu hüzünlü ve şaşırtıcı tabloyu annenin sözleri tamamlar: “Çuvalın içinde ne varsa var! O aslında, kendini getirdi!” (Turunçlar ve Kocaman Lahanalar, Refik Algan)

sineergün

03 Haz: Sözlük.38

K KIRMIZI IŞIK: Otuz saniyelik bir bakışmadır hayat kimi zaman. Bir yabancıyla. Bir yabancının dünyayı içine çekmiş iki siyah deliğe benzer gözleriyle. Ruhunuzun bir yanıyla sarılmak bir yanıyla gözlerini oyup üstünde tepinmek istediğiniz, yolun karşı kıyısında durmuş işaretparmağıyla sizi gösteren bir yabancıyla bakışmak. Sine Ergün’ün, etkileyici “çok kısa an’lar galerisinden” bir tablodur hayat. Kırmızı ışığın otuz saniyeliğine durdurduğu hayatta, bir yabancının gözünde kendi ruhunuzla hesaplaşmadır. Sonra döner arkanızı gidersiniz. Işık yeşilden kırmızıya döner. (Sine Ergün, Kırmızı Işık) Sine Ergün’ün Burası…

leyla-erbil_294647

08 May: Sözlük.37

T TARİH: Tarihin sayfalarından yapraklar gibi yayılır öykünün satırlarına Kutsal Aile. Ailenin kendinden menkul kutsal bütünlüğü içinde hesaplaşmalar yaşanır/yaşanacaktır. Gözlerin ve avurtların yerine oyulmuş dört iri çukurdur nine; yitirdiği göbeğini bulmak için rakı şişesinden medet uman. Odada yürüyen bir konsol gibi bir baştan bir başa gidip gelir baba; soyunun/bebeğinin ağzına parmak sokar. Bebeği bir babanın bir oğlun kucağına veren, besleyen, oğullarını hervakit kurtaran bir arabulucudur ana. Ön dişleri kırık, seyrek bıyıklarını aşağı çekiştiren, kendini beğenmiş diri bir sestir oğul. Ağzına…

quiroga

06 May: Kusursuz Bir Öykü Yazarı İçin On Emir

Karşınızda Semih Aközlü çevirisiyle Horacio Silvestre Quiroga Fortez. İşte, sadece yazarlar değil, okurlar için de her an cepte taşınacak on maddelik öykü haritası. 1878-1937 tarihleri arasında yaşamış olan Uruguaylı şair ve kısa öykü yazarı Horacio Quiroga’dan defineye giden yol için önemli bir rehber… Quiroga, 1903 yılında Lugones tarafından düzenlenmiş bir Cizvit misyonuna katılarak Kuzey Arjantin’i keşfe çıkar. Öykülerinin çoğunu doğanın bağrında kaleme alır. Eserlerinde görülen psikolojik ve trajik ögeler bu deneyimin sonucudur. Büyük ölçüde Kipling, Poe ve Gorki’den etkilenen yazar,…

bazenhayat

05 May: Biraz öyle, biraz böyle…

Kimilerini hemen hayatımdan uzaklaştırmak istiyorum. Kimileri, eh işte dedirtiyor, okudum-bitirdim-iyiydi-ama o kadar. Kimilerini de tekrar okumam gerekenlerin arasına özenle yerleştiriyorum. Bir de gerçekten anlayana kadar bıkmadan okumam gerekenler var. Hemen belirtmeliyim ki; şu cümleyi kurarken kullandığım gereklilik sıfatından anında nefret ettim. Kitap okumaktan söz ediyorum; ne demek gereklilik? Okursun ya da okumazsın, seversin ya da sevmezsin. Kimsenin dayatmasıyla, entelektüel baskısıyla olacak iş değil bu; birine ya da bir şeye değil, kendine okursun. Neyse ne! Bu aralar okuduklarımın da kimilerini sevdim,…

15 Mar: Sözlük.35

S SAÇKIRAN: Saçkıran deyince, herkes ağız birliği etmişçesine aynı tedaviyi önerir: ilk duyulduğu anda alaycı bir gülümseyişe neden olsa da, sorunlu bölgeye sarımsak sürmenin olumlu sonuç verdiği bilinen bir gerçektir. Oysa Muhsin’in farklı bir sorunu vardır; saçkıran değildir, doğar doğmaz onu kucağına alan hemşirenin uzun tırnaklarından kalma bir izdir sağ yanağındaki saçsız bölge. (Bir erkek bir kadını niye sever? Bir erkek bir kadından niye nefret eder?) Bir kadından hediyedir herkesin sağından yürümesine neden olan –sağ yanını göstermemek için başka ne…

07 Oca: Sözlük.34

M MİÇYA: Bir denizkızı tablosu. Islak sarı saçları omuzlarına dökülmüş bir kadın. Çıplaktı. Belinden aşağısı klasik denizkızı tablolarında olduğu gibi bir balık kuyruğu ile nihayetleniyordu. Kırmızı ve yeşil iki renk bu mavi fonlu suluboya tablonun üzerinde o kadar fazlaydı ki, insana garip bir ürperti veriyordu. İsmini okudum: Agra Miçinska. Kısaca Miçya! Asfalt yola kavuştuktan sonra ruhu değişen sayfiye yerine gelen bir trup ve o trubun en ilgi çeken gösterisinde, özellikle erkeklerin aklını başından alan Miçya! Yağmurun kasabayı avucunun içine aldığı…

20419_b

28 Ara: Sözlük.33

Sözlük, daha önceki maddesinde Orhan Duru’nun Ernesto öyküsünü ele almıştı. Aşağıdaki madde, bu öyküye bir cevap olması açısından ve 1950 kuşağı öykücülerin ruhunu anlatması bakımından ilginç ve edebiyatımızın önemli bir deneyi-deneyimi. (bkz: Sözlük.32) ERNESTO: Orhan Duru’nun “Ernesto” isimli öyküsünün yayımlanmasından üç ay sonra, 5 Eylül 1970’de, yine Cumhuriyet gazetesinde Erdal Öz’ün bir öyküsü yayımlanır; cümle tamamlaması, saygı duruşu, süreklilik, edebiyatın paylaşım alanında çoğalma/çoğaltma… Önce Ernesto Che Guevera’nın işbirlikçi Bolivya ordusu askerleri tarafından ayaklarından yaralanarak yakalanışını, savunmasız bedeninin makineli tüfekle taranmasını, cesedinin…

IMG_6509

23 Ara: 100+ retweet alacak cümleler…

Kediler Güzel Uyanır hakkında Aycan Aşkım Saroğlu‘nun yazdığı ve Sabit Fikir‘de yayımlanan yazının başlığını ilk gördüğüm anda gözlerimi şöyle bir kısıp anlamaya çalıştığımı itiraf etmeliyim. Akılda kalıcı bazı imgeler; evet tamam. Ya da akılda kalan sözler; ona da tamam. Ama bana fazlaca “şekerli” gelen bu “günümüz gerçekliği” konusunda çekincemi bir kenara bırakarak başladım okumaya. Yazının muradının üstüne ışık düşmeye başladıkça, başlığın en az benim kadar muzip olduğuna karar verdim. Yazıyı Fil Uçuşu okurlarıyla paylaşıyorum ama hem bu yazının orijinal tasarımını,…

22 Ara: Algıladığım dünyanın merkezinden sesleniyorum…

“Kediler Güzel Uyanır” için BirGün gazetesinde yapılan ve Yağmur Yağmur imzasıyla yayımlanan söyleşi… “Beklenmedik bir anda, bir kitapla yaşadığın şaşırtıcı buluşma. Kütüphanede, rafta, çalışma masasında öylece durmakta, seni beklediğini bilmeden; zaten sen de farkında değilsin yaşanacakların. Karşılaşıyorsunuz. O senden daha cesur, sınırları yok. Sonrası kendiliğinden geliyor. Mutlusunuz. Hepsi bu.” Kediler Güzel Uyanır… Öyküler çok kısa ve yalın öyküler… Biçimsel anlamda öz, yalın ama yoğunluklu bir yapıt okuyoruz. Kitabın çıkış noktasından bahsedebilir misiniz? Aslında Kediler Güzel Uyanır’daki öykülerin, daha önce Karakedi’nin…