Uzun bir süre oldu. Çoğu kişisel nedenlerle Fil Uçuşu’na yazamıyorum. Kimi zaman bir kitapla ilgili not düşmek, kimi zaman izlediğim bir filmi yazdıklarım aracılığıyla hafızama kaydetmek istiyorum; olmuyor. Emma Peel ile buluşmayı da özledim. Neyse; dilerim en kısa zamanda Fil Uçuşu yazıları eski rutinine kavuşur. Sabah “Emek Bizim İstanbul Bizim İnsiyatifi / Cihangir Park Forumu” imzasıyla posta kutusuna düşen bir davet, Fil Uçuşu’nda olmalı diye düşündüm. Daha önce sıklıkla dile getirdiğim bir mekan için bir çağrı bu: Narmanlı Han. Ahmet…
Tanpınar
İstanbul Şiir Festivali ile ilgili yazıda sözünü ettiğim Cortazar tişörtü, bir nebze de olsa ilgi çekti. Ben de fotoğrafını çekip Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. Tişörtlerdeki resimlerin, desenlerin, yazıların birer simge olduğu, bir duruşu simgelediği ve çoğunlukla kapitalist dünyanın ürünleri olduğu bilinir. Kimi sever, kimi sevmez. Bu konuda söylenecekler var elbette. Ama yine de şu Cortazar tişörtüne bakınca ve Kafka’dan Pessoa’ya kimi yazar desenli tişörtlerimi düşününce aklıma takılan bir soruyu paylaşmak istedim. Edebiyat severler, bir simge olarak anılsa bile, sevdikleri…
• Tanpınar’ın “Yaz Yağmuru” öyküsü çağırıverdi. Öyküyü (ve elbette Tanpınar’ın bütün öykülerini) her okuyuşta, en geniş anlamıyla rüya kavramını yeniden düşünüyorum. Rüyayı sadece bir davranış ya da çağrışım kaynağı olarak görmekle sınırlı kalmayan, öykünün atmosferine bir mekan olarak kurgulayan estetik anlayışından etkilenmemek olanaksız. Ne zaman Tanpınar okusam, hem bu yazarın hem de rüyaların merkezde olduğu Ayfer Tunç’lu, Murat Gülsoy’lu sohbetlerimizi anıyorum. Sözün özü; Tanpınar okumayı özlemişim. • “Bir de Baktım Yoksun” Arapçaya çevrildi ve Mısır’da yayımlanacak. Bugün Etrac Yayınevi’nden ve…
Narmanlı Han İstanbul’un orta yerinde bir yara gibi duruyor. Noteriyle, büfesinin kokuları eczanesinin kocaman tabelasıyla, fotokopicisiyle bir büyük harabe. Sadece Ahmet Hamdi Tanpınar’ın değil, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, Aliye Berger’in, Neş’et Atay’ın, Firsek Karol’un, Jamanak Gazetesinin, Andrea Kitabevinin ev sahipliğini yapmış, bir dönemin ruhuna tanıklık eden 167 yıllık bu binanın bir müzeye, bir edebiyat merkezine dönüştürülmesini beklemek, hiç değilse şu anki içler acısı haline bir son verilmesini istemek hakkımız yok mu? Var! Hatta daha da fazlasına isyan etme hakkımız var. Rant…
Dortmund’da soğuk bir gün. Yine de şehir meydanı şenlik yeri gibi, herkes sokakta. Gençler sarı-siyah atkılarını sallayarak elektronik mağazalarının vitrinlerindeki dev ekranlardan Ruhr bölgesi derbisini izliyorlar. Dortmund, Bochum deplasmanında 2-0 galip. Bira-sosis-patates-lahana salatası muhabbetinde bir yandan maça bakıyoruz, bir yandan da akşamki konserle ilgili beklentilerimizi konuşuyoruz. Tezahüratlara eşlik ederek noktalıyoruz maçı. Türk futbolcu Nuri Şahin’in de bir asist yaptığı maçta Dortmund 4-1’lik zafere ulaşıyor. Gençler mutlu, sokaklar şarkılı! Artık akşamki konserden, Fazıl Say’ın “İstanbul Senfonisi”nin dünya prömiyerinden başka konumuz…