Tiyatro

IMG_0296

31 Oca: Pat Pat Patara sahada

Pat Pat Patara‘nın ilk gösterimi 27 Ocak’ta İş Sanat‘ta gerçekleşti. Yukarıdaki cümleyi kurmak uzun bir zaman aldı. Bu cümlenin tarihi, 2018 yılının Eylül ayında İş Sanat ekibiyle birlikte gerçekleştirilen bir Patara gezisine kadar uzanıyor. Hemen bir yıl sonrasında yazdığım çocuk kitabı Fil Biblosunun Başına Neler Geldi? ikiz kardeşler Efe ile Defne’nin maceralarını anlatıyordu. Bu kitaptaki ikizlerin annesi ise Patara Antik Kenti’nde kazı yapan bir arkeolog idi. 2022’nin sonlarında, yani Robot Pinokyo‘nun ardından yeni bir çocuk oyunu düşünmeye başladığımda böyle bir…

INK-2020_Dimitris-Papaioannou_photo-©Julian-Mommert_20200913_JCM_7094-1400x870-1

25 Oca: Mitlerden rüyalara: INK

Milet (Miletos) tarihi neolitik döneme kadar uzanan antik bir liman şehri. Büyük Menderes’in kıyısında ama bölge nehir tarafından doldurulduğu için, zamanla denizden yaklaşık 10 km. içeride kalmış. Thales bu antik şehirde, milattan önce yaklaşık olarak 624-548 yılları arasında yaşamış. İyonya Aydınlanması’nın, felsefenin, astronominin, matematiğin kurucu isimlerinden. Dünyayı, doğa ile anlamaya çalışmış. Ona göre maddenin tözü, yani ilk ögesi “su”. Toprak da suyun üstünde duruyor. Yani bir tepsi gibi olan dünyadaki her şeyi, su taşıyor. Böyle dersek onun felsefesini basite indirgemiş olacağız….

Celal-Cumurcul-Nadide-Diker-Engin-Ozpinar-Kemal-Cumurcul

31 Eki: Bursalı bir delinin hatıra defteri

Bursa Oda Tiyatrosu Ocak 1967’de ünlü “Bir Delinin Hatıra Defteri” oyununu sergilemeye başlar. Bu tek kişilik oyunun sahnesinde 23 yaşındaki Celâl Cumurcul vardır. Genç Celâl, 1963 yılında, henüz 19 yaşındayken katılır ekibe. O yıl Nihat Akcan’ın yönettiği ünlü “Yağmurcu” oyununda rol alır. Oyunla ilgili ilk eleştiri yazısını 3 Nisan 1963’te Yeni Ant gazetesinde Erol Akyüz kaleme alır. Ona ayrılan satırlar şöyledir: “Celâl Cumurcul ise, yaşından beklenmeyen, sahne denemesi yıllara varan bir aktör oldu sanki. Kendisini çok alkışladık.” Bir sonraki sezonda…

yaparsin-sekerim-e1661185565922

30 Ağu: Haldun Dormen’in zamanında yaşamak

“Zamanı iyi yönetmek” konusunda seminerler falan veriliyor ya, tuhaf geliyor bana. “Zamanı avucumuza almalıyız. O bizi yönetmemeli, biz onu yönetmeliyiz” diyen biriyle tanışmıştım. İlla bir taraf diğerini yönetecek. En güldüklerimden biri de “kendinize zaman ayırın”. Bu tanım boşa giden ömrün altını çiziyor; “tümüyle başkasına çalışıyor ve yaşıyorsun, arada kendine de yaşa”. Zaman önemlidir benim için. Böyle süslü anlatımlara gerek yok. Çok daha basit bir yerden bakarım; bir randevu varsa ortada, herkes zamanında orada olmalı. Bir iş yapılacaksa, iş söylenen saatte…

62deac3086b24a18a0b03555.jpg

22 Ağu: İşSanat’tan harika işler

İşSanat, geçen iki yılda yılların birikimini ve bilgisini büyük bir ustalıkla kültür-sanat için kullandı. Pandemi döneminde cesur kararlar alarak başladılar işe. Bu kararların başında da internet üstü ya da bilinen anlatımıyla dijital medyanın ulaşırlığın hacmini, sesini artırmak vardı. Bu süreçte kararlılıkla İşSanat YouTube hesabı için içerikler üretmeye başladılar. Burada da konfor alanını terk ederek farklı işler yapma cesaretini gösterdiler. Örneğin “Provadan İzle” başlığıyla paylaştıkları okuma tiyatrosu (bir oyunun okuma provası da diyebiliriz) büyük bir ilgi gördü. Hatta benzerleri yapıldı. Bunu…

0001951604001-1

11 Ara: Seçkin bir hayat…

12 Mart 2012. Mustafa-Övül Avkıran çifti “garajistanbul”u yeniden hareketlendirmek istiyor. “Eğlencenin adresi yeniden garajistanbul” olsun istiyorlar. O gece de çok öenmli bir konsere ev sahipliği yapacaklar: McCoy Tyner Trio. Üstelik bir de özel konuk var bu konserde, benim de çok sevdiğim bir isim; Joe Lovano. Konserin kalabalık olacağı kapı önünden belli oluyor. Sahne önü yerler numarasız olduğundan çoğu kişi erken gelmiş. Ben nereye otursam diye sağa sola bakınırken, o çok sevdiğim tok sesi duyuyorum. “Yekta” diye sesleniyor Seçkin Hanım. Eliyle…

237522-3b721b101609f038f77472a7b17c2282

06 Ara: Celâl Abim… ve “Bir Delinin Hatıra Defteri”

1950’lerde, henüz yedi yaşındayken hayatını kaybeden bir dayım varmış. Metin Dayım. Annem yaşça kendisinden oldukça küçük kardeşine, Metin’e çok düşkünmüş. Onun bu erken vedası bütün aileyi ve annemi çok sarsmış. Yıllar sonra bile, bu hiç tanımadığımız dayımızın kısa ömrüne sığdırdığı anıları anlatırdı annem. Onu bizim de çok sevmemizi isterdi sanki. Severdik bizde, küçük dayımızdan gururla söz ederdik. Bir ölüyü yaşatmanın yolu olarak bunu bulmuştu belki de annem. Ama küçük dayıma veremediği sevgiyi verdiği bir başka “kardeşi” vardı annemin. Dayısı Cemal…

notfest-bozcaada-30.06.2021-16-24-32

21 Tem: Bozcaada’nın bir tiyatro festivali var

27 – 29 Ağustos tarihleri arasında Bozcaada tiyatroyla buluşacak. Usta isimlerden yeni keşiflere, atölyelerden söyleşilere uzanan üç günlük bir festival geliyor. No Tiyatro’nun bir projesi bu. Festivalin tam adı da “NOTFEST Bozcaada Tiyatro Festivali”. Festival biletleri çoktan satışa çıktı. İşte tam bu noktada benim için en önemli konudan söz edeyim. NOTFEST Bozcaada ekibi, konservatuvara hazırlanan öğrencilere eğitim desteği ve konservatuvar okuyan öğrencilere de oyun bileti desteği olarak ayrılacak destek biletlerini de satışa çıkardı. Festivale katılan veya katılamayan her tiyatroseverin katkıda bulunabileceği destek biletlerinden…

c2315d4c-8c2a-44d4-8996-b8fe5a11b4a1

18 Mar: Orman Lokantası

İş Sanat’ın “Evvel Zaman Dışından Masallar” serisi için yazdığım “Orman Lokantası” adlı çocuk oyunu bugün izleyicilerle buluştu. Bu cümlenin arkasında uzun bir hikâye var aslında. Teklif geçen yaz sonunda Filiz Ova’dan geldi. Serdar Biliş’le hayata geçirmek istedikleri proje kapsamında, benim de bilinen bir masalı yeniden yorumlamamı istediklerini söyledi. Heyecanla kabul ettim ama işimin kolay olmadığını da biliyordum. Çünkü… Filiz ve Serdar’ın bilmediği bir “geçmiş hikâye” vardı. Ortaokul yıllarımda -evet o kadar eskiye gidiyoruz- kalkıştığım bir işti bu. O yıllarda TRT…

tumblr_lt246tlKlM1qbqktn

14 May: Brecht, yeniden…

Berliner Ensemble‘dan Robert Wilson yorumuyla Üç Kuruşluk Opera‘yı izledik. Daha önce hem Berliner Ensemble, hem de Robert Wilson ile ilgili yazdım. Bu yorumu da beğenenler oldu, beğenmeyenler oldu. Wilson rejisi böyle bir şey, tam ikiye bölüyor izleyiciyi, ara bölge yok. Kimileri “üslubunu bütün metinlere yayan bir modernist” olarak görüyor, kimileri “aynı numarayı tekrar eden bir post-modern” olarak. Üretimler üstüne tartışılması iyidir. Açık sözlü olmak lazım. Wilson’ın kurduğu plastik dünyayı seviyorum. Ama kimi zaman bu üslupçuluğun içeriğin önüne geçtiğini ve anlamı…