Tek gerçek, harflerdir!

Altkitap, 2001 yılından beri yayın hayatında. Geçenlerde Altkitap ekibiyle 2006 yılında yapılmış bir röportaj buldum bilgisayarımda. Yayınevinin tarihçesini anlatmak/anlamak açısından önemli olduğunu düşündüğüm, sıcak-eğlenceli bir röportaj. Sezen Mutlu’nun yaptığı röportajın fotoğraflarını da Ebru Baran çekmiş. Bugün Altkitap’ın önemli bir ismi olan Cem Uçan o tarihlerde aramızda değil. Bazı şeyler değişmiş elbette ama kişisel tarihimize tanıklık açısından Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. Altkitap nedir, nasıl bir yoldan geçip bugüne gelmiştir diye merak edenler için…


Son dönemde kitap fiyatları bir hayli yükseldi. Artık bir kitapevine girdiğinizde eliniz kolunuz kitap dolu çıkamıyorsunuz dışarı. Özellikle öğrenci olanların, bir kitap almak için neredeyse bir ay para biriktirmesi gerekiyor. En çok satanlar, en popüler yazarlar, en moda konular derken iş iyice ticarete döküldü.

Peki, nasıl okuyacağız?

İstatistikler ortada; fazla okumayan bir milletiz. Bunun sebebi, kimine göre kitapların uçuk fiyatları, kimine göreyse kitapevlerinin tez, araştırma, uzmanlık gibi alt dallardaki kitaplara fazla rağbet göstermemesi ve sadece ‘dönemin moda kitaplarını’ öne çıkarması olabilir. Bu bahanelerle yılda sadece bir kitap okuyup (en iyi tahminimiz) köşesine çekilenler, bilgisayar başında aradıkları nimeti bulacaklar. ‘www.altkitap.com’ adresinde hiçbir ücret ödemeden, istediğiniz türdeki kitapları indirebiliyor ve elinizi cebinize atmadan edebiyat keyfi yaşayabiliyorsunuz.

Edebiyat dünyası için yepyeni bir alternatif olan bu internet sitesiyle ilgili konuşmak için, projenin fikir babaları Yekta Kopan, Murat Gülsoy, Adnan Kurt ve sitenin sayısal dehası Onur Yıldırım ile bir araya geliyoruz. Onlar, ‘dünya’da ilk ve Türkiye’de tek sayısal ortamdaki kitapevi’ olmalarını öne çıkarmamızdan yana değiller. Biz de bu ayrıntının üzerinde durmuyoruz. “Önemli olan faydalı olabilmektir. Bizim için okunmak, her yerde, her zaman okunmak yeterli.” diyor Yekta Kopan. Soruyoruz:

Hanginizin fikriydi Altkitap?

Yekta Kopan: “Kimin fikriydi?”

Murat Gülsoy: “Genel bir fikirdi aslında.”

Adnan Kurt: “Yekta bir bahar akşamı koşarak geldi, Boğaziçi Pastanesi’nde çay içiyorduk. Çok güzel bir fikrim var dedi…”

Yekta Kopan: “Aslında kimin fikri olduğunun fazlaca bir önemi yok. Adnan Kurt, Murat Gülsoy, ben ve birkaç arkadaşımız ‘Hayalet Gemi Dergisi’ döneminden bu yana ortak çalışmalarda bir araya geliyoruz. Bu sayede, hem fiziksel ortamda dergi çıkarmanın hem mutluluklarını hem de zorluklarını öğrendik. Aynı zamanda birlikte güzel işler çıkarabildiğimizi fark ettik. Bunun üzerine, 1998 yılında da ‘Altzine’yi ortaya çıkardık. Andan Kurt’un baskı teknolojileri hakkındaki bilgileri bizim için çok büyük bir artıydı.”

Altkitap ise 2001 yılında, ekibin Hayalet Gemi ve Altzine’de edindiği tecrübelerle hayata geçmiş.

Yekta Kopan: “İnternet üzerinde bir kitap sitesi oluşturmak hepimizin hayaliydi. 1998 yılından beri internet üzerinde yaptığımız tüm işlerde Sercan Şengün, Onur Yıldırım ve Baran Dilber’in sayısal ortamdaki bilgi birikimi bize çok büyük açılımlar sağladı. Bu üç ismin bizim hayallerimizi adım adım gerçeğe dönüştürmek konusunda inanılmaz bir yetenekleri var.” diyor.

Adnan Kurt: “İnternetin bulunmasının da çok büyük bir katkısı oldu.”

Yekta Kopan bu noktada isyan ediyor: “Yapma Allah aşkına. O zaman yazının bulunması da bizim bu projemizde çok etkili oldu.” diyor ve gülüyorlar.

Peki, nasıl bir döngüsü var Altkitap’ın?

Murat Gülsoy: “Paranın olmadığı bir ortam. Zaten kültürle, sanatla, bilimle paranın bir araya gelmesi bizi çok mutlu eden şeyler değil. Ama hayatın gerçeği bu ve bunun dışında kalmak da çok kolay değil. Ama internet bir parça da olsa özgür bir alan yaratıyor.

Adnan Kurt: “Aslında buna sadece bedava diye bakmamak lazım. Yeni bir anlayış var ve biz bunun bir parçasıyız. Düşünsel üretimin bedava olmasından daha önemli olan, özgür olmasıdır. Artık bilgi her yere ulaşabiliyor. İmece çalışmalarla bunun üzerinde herkesin bir parça katkısı olmalı. Çünkü artık, ‘okuyucunun para ödemesi çok ahlaklı değildir’ diye bir görüş var. Artık kimi bilimsel dergiler basılırken yazardan para alınıyor ama okurdan alınmıyor. Bizim yaptıklarımız da bu tür bir anlayışın bir parçası.”

Murat Gülsoy: “Dolayısıyla Altkitap’taki yazarlar telif ve geri dönüş kaygısı taşımayan yazarlar oluyor. Onların hedefleri maddi bir kazanç elde etmek değil, çok farklı bir okur kitlesine ulaşabiliyor olmak. Çünkü bir kitap fiziksel bir yayınevinden çıktığında ne kadar tutuluyor olsa bile, bir raf ömrü var. Kitapçılar sınırlı, her şehirde yok.”

Onur Yıldırım: “Ben işin teknik kısmıyla ilgilenen kişiyim. Siteyle ilgili kullanıcı yorumlarını takip ediyorum. Altkitap’ın ilk zamanlarında bir kullanıcımızdan şöyle bir yorum gelmişti: ‘İyi ki varsınız. Ben Güney Afrika’da yaşıyorum ve buradan, kendi dilimde yazılmış kitapları hiçbir bedel ödemeden ve zorlanmadan okuyabiliyorum.’ Bu, yaptığımız işin sorumluluğunun ne kadar fazla olduğunu fark etmemizi sağladı. Şimdi teknolojimiz daha da gelişti ve kimlerin nereden sitemizi ziyaret ettiğini öğrenebiliyoruz. Baktığımda; Avrupa, Amerika, Afrika hatta Avustralya’ya kadar, neredeyse bütün kıtalardan ziyaretçilerimiz olduğunu fark ettim. Onlar küçük birer çiçek gibi bizi mutlandıran insanlar. Zaten ziyaretçi ve indirilen kitap sayısına baktığımızda ne kadar ilgi gördüğümüzü anlayabiliyoruz. Bugüne kadar 50 bin kişinin üzerinde insan sitemizdeki kitapları başarıyla indirmiş. Yaklaşık 100 bin kitap da, okuyucusuyla buluşmuş. Bu gerçekten çok büyük bir sayı. Amatör bir ruhla başladığımız bu işin, böylesine önemli bir proje haline gelmesi inanılmaz ve çok sevindirici.” (Güncelleme notu: Bunlar o tarihteki rakamlar; bugün 106.000 kullanıcı yaklaşık 250.000 kitap indirmiş durumda.)

Adnan Kurt: “Elektronik olanakların yayıncılığa katkısı, her yere kısa zamanda ulaşabilmesi ve uzun süre hayatta kalabilmesi. Altkitap’taki bütün kitaplar, dünyanın her yerindeki insanlara eşit uzaklıkta duruyor. Bir kitap yayınlanacağı zaman okur sayısı gözetmek gibi bir endişemiz yok. Bir kişi bile okuyacak olsa yayınlayabiliyoruz. Çünkü maddi bir kaybımız olmuyor.”

Murat Gülsoy: “İnsanlar için de bir şans bu. Okuyucu, para verip kitapçıdan bir kitap almak için, ‘Eve götürüp birkaç sayfa okuyayım, beğenmezsem geri getiririm’ diyemez. Bu yüzden çok seçici davranmak zorunda kalıyor. Ama sayısal yayıncılıkta ‘Hiç para verip okumam’ dediği türleri deneme şansı buluyor.”

Yekta Kopan: “Altkitap, sadece kitapların ortaya konulduğu ve gerisinin okuyucuya bırakıldığı bir site değil. Aynı zamanda, yazarların biyografilerine, yazarlarla ilgili özel röportajlara, bütün kitaplarla ilgili editoryal bir kadro tarafından ele alınmış eleştirilere yer verdik. Böylece siteyi ziyaret eden kişi bir kitap indirmese bile, site içindeki satırlarda nitelikli bir dünyayla tanışabiliyor.”

Yekta Kopan, bilgisayar ekranından kitap okumanın zor ve keyifsiz olduğunun söylenmesinden, ‘kitap gerçektir, ben ona dokunmak isterim’ gibi eleştiriler gelmesinden yakınıyor, “Bilgisayar ekranında da, kağıtta da sadece harfler vardır ve tek gerçek, harflerdir. Ayrıca Adnan Kurt’un da sürekli üzerinde durduğu gibi; sayısal yayınıcılık, fiziksel yayıncılığın yerini almayı hedefleyen bir oluşum değildir. Kültürel alandaki bütün çalışmalar ‘yerine’ değil ‘birlikte’ olduğu sürece toplumları daha ileri taşır. Bizim de fiziksel ortamda kitaplarımız çıkıyor. Bu tarz bir yayım sistemine asla karşı olmadık.”

Yeni projeleriniz var mı?

Yekta Kopan: “Var tabii. Bundan sonra her yıl farklı bir alanda olmak üzere, o alanın uzmanlarından oluşan bir jürinin değerlendireceği bir ödüllendirme gerçekleştireceğiz. İlki, ‘Altkitap Öykü Yarışması’ olacak. Yarışmanın son katılım tarihi 1 Eylül 2006. Katılmak isteyenler, gerekli bilgilere sitemizden ulaşabilir. Çeşitli yerlerden gelen ve koşullara uygun öyküler değerlendirilecek. İlk üç belirlenecek ve bunun yanında yayınlanmaya değer görülen öyküler bir Altkitap Öykü Ödülü Projesi Kitabı adında bir Altkitap’ta toplanacak ve sitede yayınlanacak.” (Güncelleme notu: Altkitap Öykü Ödülü, o tarihten bu yana veriliyor. Kazananlar arasında günümüzün önemli ve ödüllü yarları var. Bu yıl için de başvurular çoktan başladı. Siteye girip kontrol etmeniz yeterli.)

Sitede yayınlanan kitapları seçerken ne tür kıstaslarınız oluyor?

Murat Gülsoy: “Diğer tüm yayınevleri gibi biz de yasalara bağlıyız. Bunun dışında da editör gurubumuzun beğenileri doğrultusunda oluşturuluyor site.”

(Güncelleme notu: Söyleşinin bundan sonrasında altzine merkeze alınmış. Ancak altzine’de önemli bir değişiklik yaşandı. altzine bugün Cem Uçan, Hande Ortaç Aksoy ve Aylin Sökmen’den oluşan kadrosuyla, farklı bir yapıda yayın hayatına devam ediyor. http://www.altzine.net/)

Altzine de, oluşumu bazında Altkitap’la aynı özellikleri taşıyor. Ancak Altzine farklı anlatım biçimlerine de olanak tanıyan bir ortam sunuyor. Görsel malzemenin ya da müziğin kullanımının olduğu, değişik yazı biçimlerine yer verilen bir site olma özelliği taşıyor. Tasarımı yine Onur Yıldırım, Baran Dilber ve Sercan Şengün’e ait. Yekta Kopan’ın tabiriyle, oradaki her yazı tek başına bir internet yapıtına dönüşüyor:

“Altzine’deki arkadaşlarımız, kağıt üzerinde yazılmış bir yazıyı, internet üzerine farklı bir formatta taşıyarak yapılmış bir işe dönüştürürler.”

Altzine 1998 yılından bu yana her ay aksamadan yenilenen ve yazının internete, üzerinde bir çalışma yapılarak taşındığı bir alan. Geçen sekiz sene sonucunda, kemikleşmiş bir yapıya kavuşmuş. Kopan, bu yapının oluşması için çok uğraşanlardan. Öyle ki, sitenin kurulduğu ilk zamanlarda prensip gereği sitenin her ayın birinde saat 12’de güncellenmesine kafayı çok fena takmış. Öyle ki, yılbaşı geceleri bile kimseyi bırakmıyor, zorla çalıştırıyormuş.

Murat Gülsoy, “Sonra tedavi gördü.” diyor gülerek.

Onur Yıldırım, “Hepimizi çıldırtıyordu. 2000 yılının yılbaşında ben, Sercan, Baran ve birkaç arkadaşımız yılbaşını Amsterdam’da geçirmeye karar vermiştik. Uçak yolculuğuna birkaç saat kala Sercan hala bilgisayarın başında oflaya oflaya siteyi güncellemeye çalışıyordu.” diyor.

Yekta Kopan gülerek ekliyor, “Çünkü telefonda ben vardım.”

Yorumlar (6)

Altkitap Öykü Ödülü adıyla duyurduğunuz yarışmanın "ödülü" nedir acaba?

altkitap ile tanışmam dün gerçekleşti.bu yazıyı okumak daha çok heyecanlandırdı beni..bir kez daha teşekkür ederim..

Her ayın 1'inde saat tam 12'de güncelleme prensibi bana çok tanıdık geldi:)

Bence tek gerçek, yaşadıklarımız!
Harfler sanırım yaşadıklarımızı ifade etmeye hizmet ediyor…ya da okuduğumuz bir kurgu da yaşadıklarımızı daha iyi yorumlamamıza yardımcı oluyor.

Haldun

kesinlikle harikulade bir iş çıkarmışsınız.. Aklınızave verdiğiniz emeğe,çabaya sağlık 🙂

Murat Gülsoy un "Çünkü artık, ‘okuyucunun para ödemesi çok ahlaklı değildir’ diye bir görüş var.."sözlerini okuyunca nasıl hissiyatlandım.bilmıyordum. şu ahir dünyada lanet olası paranın okuru engellemesini heryerde protesto eden, yetmeyip sadece havuçla beslenerek ölüm orucu yapıp ses duyurmaya çalışan,aglamaktan göz pınarları kuruyan..ıhmm. tamam abartmış olabilirim, bi ben varmış gibi yalnız hissediyordum işte.
sevindim.bundan sonra dünya ahiret bacımsınız.love u! kitap kardashian! hey!

bir yorum bırakın