İşte Ahmet Boyacıoğlu’nun mektubu:
Sayın Kotil,
İki hafta önce yaptığım İstanbul – New York yolculuğu sırasında uçakta sunulan sinema filmleri ve diziler arasında bir tane bile Türk yapımının olmadığını fark ettim. Gişe Filmleri ve Klasik Filmler olarak ikiye ayırdığınız sinema programı çoğunlukla Amerikan filmlerinden oluşuyor, ancak arada Japonya, Çin ve Hindistan’dan da filmler gözüme çarptı. Programın özenle seçildiği belli. Öyle ki, çok yeni ve tanınmış filmlerin yanı sıra Casablanca gibi klasikleri de, Portekizce, Japonca gibi alt yazı seçenekleriyle izlemek mümkün.
Sayın Kotil,
İşlerinizin yoğunluğu nedeniyle belki haberiniz olmamıştır ama son yıllarda Türkiye’de sayıları yılda 40 milyon civarında olan sinema izleyicilerinin yarısından fazlası Türk filmlerini izliyor. Amerikan sinema endüstrisinin tüm dünyada kurduğu güçlü dağıtım ve tanıtım ağından etkilenmeyen nadir ülkelerden biriyiz. Ulusal filmlerin izlenme oranında Avrupa’da birinciyiz, dünyada da ilk beşe giriyoruz. Televizyon dizilerimizin yurt dışında büyük beğeni toplaması da son zamanlarda gazetelerde sık sık haber oluyor. Durum böyleyken THY film programında bir tane bile Türk filminin ve dizisinin yer almaması inanılır gibi değil.
İçeriğini çok beğendiğim derginiz Skylife’ın nisan sayısındaki yazınızda Türk Hava Yolları’nın ulusal ve uluslararası pazarda gerçekleştirdiği büyümeden kıvançla söz ediyorsunuz ve ‘Sanattan spora, kültürden gençlik aktivitelerine dek birçok alanda Türk Hava Yolları’nın imzasını görmeniz mümkün’ diyorsunuz. Ben de başarılarınızdan övünç duyuyorum ve Türk Hava Yolları’nı sadece bir hava yolu şirketi olarak değil, ülkemizi tüm dünyada çok iyi bir şekilde temsil eden bir marka olarak görüyorum.
Ve bu nedenle THY’nin hem tanıtım amaçlı olarak, hem de Türk yolcularının yarısından fazlasının Türk filmleri izlediği gerçeğinden yola çıkarak, uçaklarında Türk filmlerini göstermesini diliyorum.
Saygılarımla,
Dr. Ahmet Boyacıoğlu
Ankara Sinema Derneği Başkanı
Çok yerinde ve yapıcı bir eleştiri Sayın Ahmet Boyacıoğlunun mektubu.Bence uçak,otobüs vb. her türlü ulaşım aracında yerli filmlere yer verilmeli.En son izlediğim Kaybedenler Klübünü çok beğendiğimi söylemeden de geçemeyeceğim.Üstelik uzun zamandır amerikan sinemasında birbirini tekrar eden senaryolardan da çok sıkılmadık mı?Dünyayı kurtaran adam gibiler.
çok iyi bir duyarlılık örneği..