Dağ tatili mi, deniz tatili mi? Canon mu,
Nikon mu? PC mi, Mac mi? Rakı mı, şarap mı? Makarna mı, pilav mı? Bu
‘karşılaştırmalar listesi’ uzar gider. Akla hayale gelmeyecek şeylerin
taraftarları saatlerce kapışabilir bu konularda. Ama bir konu var ki, onun
tartışması asla bitmez ve bir başladı mı saatler sürebilir: Kedi mi, köpek mi? Hiç
şüphesiz bu tartışmaların en bilineni, en eskisi. Taraftarlarının birbirlerine
en sert cümlelerle girişmekten çekinmediği bir kavga alanı. Bütün tartışmalarda
olduğu gibi bunda da sonuç elde edilemez ama taraflar ertesi gün yeni bir
meydan muharebesine hazırdır.
Nikon mu? PC mi, Mac mi? Rakı mı, şarap mı? Makarna mı, pilav mı? Bu
‘karşılaştırmalar listesi’ uzar gider. Akla hayale gelmeyecek şeylerin
taraftarları saatlerce kapışabilir bu konularda. Ama bir konu var ki, onun
tartışması asla bitmez ve bir başladı mı saatler sürebilir: Kedi mi, köpek mi? Hiç
şüphesiz bu tartışmaların en bilineni, en eskisi. Taraftarlarının birbirlerine
en sert cümlelerle girişmekten çekinmediği bir kavga alanı. Bütün tartışmalarda
olduğu gibi bunda da sonuç elde edilemez ama taraflar ertesi gün yeni bir
meydan muharebesine hazırdır.
Desmond Morris’in “Kedinizle Tanışın” kitabı,
doğrudan bu tartışmanın verileriyle başlıyor. “Bir tarafta kedigillerin kendine
yeterliliği ve bireyciliği, öbür taraftaysa köpekgillerin dayanışması ve iyi
dostluğu,” diyerek karşılaştırmanın sınırlarını çizerken oldukça önemli bir
noktayı işaret ediyor: Bu cepheleştirmeye, bu ötekileştirmeye gerek duymadan,
bütün hayvanları, canlıları ve sonunda dünyayı sevmek olası. Ötekileştirme ve
ayrıştırmanın sancılarını en derinden hissettiğimiz bir çağda, şu kadim
tartışmaya son vermekle başlayabiliriz işe.
doğrudan bu tartışmanın verileriyle başlıyor. “Bir tarafta kedigillerin kendine
yeterliliği ve bireyciliği, öbür taraftaysa köpekgillerin dayanışması ve iyi
dostluğu,” diyerek karşılaştırmanın sınırlarını çizerken oldukça önemli bir
noktayı işaret ediyor: Bu cepheleştirmeye, bu ötekileştirmeye gerek duymadan,
bütün hayvanları, canlıları ve sonunda dünyayı sevmek olası. Ötekileştirme ve
ayrıştırmanın sancılarını en derinden hissettiğimiz bir çağda, şu kadim
tartışmaya son vermekle başlayabiliriz işe.
Bugüne kadar kedilerle ilgili çok kitap
okudum. Kimileri bilineni tekrar eder, kimileri fazlasıyla taraflıdır. 1986
tarihli “Kedinizle Tanışın – Catwatching”, yeni ne söyleyecek diye merak ettim
öncelikle. Ama doğruyu söylemeliyim ki, “Çıplak Maymun” ile hatırı sayılır bir
ün kazanan zoolog Desmond Morris’in bu kitabını okumaya başlamamın çok daha
özel bir nedeni var. Kitabı, kedilere olan aşklarıyla ünlü iki dostumun, Sevin
Okyay ile Kutlukhan Kutlu’nun çevirmiş olması. (Neredeyse her sayfada, ‘canım ortağım’ Sevin ile birbirimize
kedilerimizin fotoğraflarını gösterip gülüştüğümüz zamanları hatırladım. Ayrıca
yeri gelmişken kapak fotoğrafına modellik yapan, kapak kedisi Cızırtı’ya da
selam göndereyim.)
okudum. Kimileri bilineni tekrar eder, kimileri fazlasıyla taraflıdır. 1986
tarihli “Kedinizle Tanışın – Catwatching”, yeni ne söyleyecek diye merak ettim
öncelikle. Ama doğruyu söylemeliyim ki, “Çıplak Maymun” ile hatırı sayılır bir
ün kazanan zoolog Desmond Morris’in bu kitabını okumaya başlamamın çok daha
özel bir nedeni var. Kitabı, kedilere olan aşklarıyla ünlü iki dostumun, Sevin
Okyay ile Kutlukhan Kutlu’nun çevirmiş olması. (Neredeyse her sayfada, ‘canım ortağım’ Sevin ile birbirimize
kedilerimizin fotoğraflarını gösterip gülüştüğümüz zamanları hatırladım. Ayrıca
yeri gelmişken kapak fotoğrafına modellik yapan, kapak kedisi Cızırtı’ya da
selam göndereyim.)
İnsanlarla ilişkilerinden evcilleştirme
süreçlerine, tarihlerinden cinslerine kedilerle ilgili geniş bir çerçeve çizen
‘Giriş’ bölümünden sonra, tam anlamıyla bir ‘Sıkça Sorulan Sorular’ kitabı başlıyor
aslında. Morris, kitabında tam elli dokuz soruya cevap veriyor. Önce soruların
çoğumuzca yanlış bilinen cevabını söyleyip sonrasında bilimsel verilerle
doğrusunu anlatıyor. Ve bütün bunları yaparken rahat, kolay anlaşılır, akıcı
bir dil kullanıyor. Kitabın çevirisi de bu yaklaşıma hizmet edince, kedi sever
bir dostunuzla sohbet eder gibi hissediyorsunuz kendinizi.
süreçlerine, tarihlerinden cinslerine kedilerle ilgili geniş bir çerçeve çizen
‘Giriş’ bölümünden sonra, tam anlamıyla bir ‘Sıkça Sorulan Sorular’ kitabı başlıyor
aslında. Morris, kitabında tam elli dokuz soruya cevap veriyor. Önce soruların
çoğumuzca yanlış bilinen cevabını söyleyip sonrasında bilimsel verilerle
doğrusunu anlatıyor. Ve bütün bunları yaparken rahat, kolay anlaşılır, akıcı
bir dil kullanıyor. Kitabın çevirisi de bu yaklaşıma hizmet edince, kedi sever
bir dostunuzla sohbet eder gibi hissediyorsunuz kendinizi.
‘Kedi En Sevdiğiniz Koltuğun Kumaşını Niye
Tırmıklar?’ sorusuna çoğumuzun cevabı, “Tırnaklarını bilemek için,” şeklinde
olacaktır. Morris sayesinde kedinin bunu yaparken üç amacının olduğunu
öğreniyoruz. Tırnaklarının üstündeki yıpranmış kılıfları sıyırıp atmak,
tırnaklarını içeri çekme-dışarı çıkarma düzeneğini çalıştırıp av yeteneklerini
dinamik tutmak ve belki de en ilginci koku bırakmak. Evet, kedilerimiz şu meşhur
tırmalama işini yaparken aslında ön patilerinin alt tarafındaki koku bezleri
sayesinde, en sevdiğimiz koltuktaki baskın kokumuzu yok etmeye ve kendi
kokusunu eklemeye çalışmaktaymış. Kimi kedi sahiplerinin, bir sürü para verip
aldığı tırmalama tahtalarının boşa gitmesine üzülmemesi gerekiyor demek ki.
Tırmıklar?’ sorusuna çoğumuzun cevabı, “Tırnaklarını bilemek için,” şeklinde
olacaktır. Morris sayesinde kedinin bunu yaparken üç amacının olduğunu
öğreniyoruz. Tırnaklarının üstündeki yıpranmış kılıfları sıyırıp atmak,
tırnaklarını içeri çekme-dışarı çıkarma düzeneğini çalıştırıp av yeteneklerini
dinamik tutmak ve belki de en ilginci koku bırakmak. Evet, kedilerimiz şu meşhur
tırmalama işini yaparken aslında ön patilerinin alt tarafındaki koku bezleri
sayesinde, en sevdiğimiz koltuktaki baskın kokumuzu yok etmeye ve kendi
kokusunu eklemeye çalışmaktaymış. Kimi kedi sahiplerinin, bir sürü para verip
aldığı tırmalama tahtalarının boşa gitmesine üzülmemesi gerekiyor demek ki.
Kediler niye dışkılarını gömerler, niye kuyruk
sallarlar ya da sırtlarını kabartırlar, kulak hareketleriyle ne anlatmaya
çalışırlar, kuş gördüklerinde niye dişlerini takırdatırlar, yakaladıkları bir avı niye insan sahiplerine
sunarlar, renkleri görebilirler mi, dört ayak üstüne düşmeyi nasıl başarırlar, depremleri
önceden hissedebilirler mi? Bu elli dokuz sorunun cevaplarıyla, hem
kedilerimizle hem de onların inanılmaz dünyaları sayesinde bütün canlılarla
ilişkilerimizde bir değişim olacağı tartışılmaz. Kendimize değilse bile,
kedimize bu hediyeyi vermemiz gerekiyor kanımca.
sallarlar ya da sırtlarını kabartırlar, kulak hareketleriyle ne anlatmaya
çalışırlar, kuş gördüklerinde niye dişlerini takırdatırlar, yakaladıkları bir avı niye insan sahiplerine
sunarlar, renkleri görebilirler mi, dört ayak üstüne düşmeyi nasıl başarırlar, depremleri
önceden hissedebilirler mi? Bu elli dokuz sorunun cevaplarıyla, hem
kedilerimizle hem de onların inanılmaz dünyaları sayesinde bütün canlılarla
ilişkilerimizde bir değişim olacağı tartışılmaz. Kendimize değilse bile,
kedimize bu hediyeyi vermemiz gerekiyor kanımca.
Kitabı bitirdikten sonra aldım Cambaz’ı
karşıma, kısa bir konuşma yaptım. Bundan sonra, bazı davranışları konusunda
daha anlayışlı olacağımı söyledim. “Takma bunları kafana, ben her şeyi idare
edebilecek yetenekteyim, özellikle de seni,” dercesine baktı yüzüme, sonra da
kıvrılıp uyumaya devam etti.
karşıma, kısa bir konuşma yaptım. Bundan sonra, bazı davranışları konusunda
daha anlayışlı olacağımı söyledim. “Takma bunları kafana, ben her şeyi idare
edebilecek yetenekteyim, özellikle de seni,” dercesine baktı yüzüme, sonra da
kıvrılıp uyumaya devam etti.
Cambaz
Cambaz da Cızırtı da çok güzel…Ben de kızlarım Duman ve Gümüş için bu kitabı en kısa zamanda okuyacağım. Bizimle paylaştığınız için teşekkürler 🙂