Volkan Öktem: Bagetlerin Efendisi

Kimileri öndeki adamı-kadını izler konserde; solist vokal göz alıcıdır ne de olsa. Bir de solist enstrümanlar dikkat çeker; rock konserindeyseniz gitarın-gitaristin krallığı tartışılmaz, caz gruplarında saksafondan piyanoya açılır yelpaze. Ama bir de “arkadaki adamlar” vardır; işte ben hangi konsere gidersem gideyim gözlerimi onlardan alamam. Basçı daha kadersizdir kanımca, davulcu ise sadece seyircinin yüreğini hoplatacak bir soloya kalkınca hatırlanır. Özel solo anları dışında “arkadaki adamlar”dan beklenen işlerini aksatmadan yapmalarıdır. Hani vokalist arada sözü unutsa, gitarist iki nota kaydırsa pek anlaşılmaz da (ya da affedilir de) “arkadaki adamlar”ın bir saliselik aksaması binayı çökertir. Gurubun belkemiğidir onlar. Ben arkadaki adamları severim. Bu coğrafyada öyle bir “arkadaki adam” vardır ki, onu arkasına alan müzisyenin metronomu şaşmaz, rotası sapmaz. Volkan Öktem sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı davulcuları arasındadır bence.

Volkan Öktem’le 1986-1987 yıllarında tanışmıştık; Ankara’da. O zamanlar Alpay’ın Aşağı Ayrancı’yı gecelerin özel durağı haline getiren mekanı Karpiç’te çalıyordu. (Metin Kalender ve Aycan Dağıstanlı’nın kulağı çınlasın.) Bar ortamının gerektirdiği her müziğe eşlik edebilen bir orkestranın tabanca gibi çalan davulcusu, mekana gittiğim her gece beni şaşırtırdı. Rock’tan reggae’ye, swing’ten roman havalarına ne çalması gerekiyorsa gurup müziğini bir an bile unutmayarak, gerektiği kadar süsleyerek, parçayı bir an bile itmeden-çekmeden çalar, alkollü kafalar-sigaralı ciğerler ortamında bile yıldızlaşırdı. Elbette o yıllarda Volkan’ı daha çok pop-rock parçalarında dinleme olanağı buluyorduk ama Ankara’nın cazı yeşerten üstatları bu müthiş yetenekle çalışmaya başlamışlardı bile. (Yeri gelmişken Tuna Ötenel’e şapka çıkartmak istiyorum. A Bar’da Durul Gence ile yaptığı bir “gig” ile hayatımı ve müzik dinleme anlayışımı değiştiren insanlardan biri olmuştur.)

Sonunda Ankara, Volkan Öktem’e dar geldi ve İstanbul’un yolunu tuttu. Neyse ki, İstanbul’a gitmeden önce birkaç kere Volkan’la “takılma” imkanı buldum. Böylesine iyi bir davulcunun, amatörce bir şeyler yapmaya çalışan birine bile sonsuz anlayış göstermesi şaşırtmıştı beni. Sadece öyle bir yetenekle değil, aynı zamanda dünyanın en sakin, sakinleştiren insanlarından biriyle müzik yapma zevkini bana tattırdığı için yıllar sonra bir teşekkür sallayayım buradan. Neyse ki, ben müzikal yeteneğimin sınırlarını erken zamanda anlayıp efendice dinleyici koltuğuna oturdum da, Volkan da daha fazla anlayış göstermek zorunda kalmadı.

İstanbul’a gelişinden sonra neler yaptığını uzun uzun anlatmayacağım. Volkan Öktem Resmi Sitesi tüm detayları, fotoğraflar ve videolarla veriyor. (Ayrıca Drummerworld güzel fotoğraflar ve videolarla bu acayip müzisyenin hakkını vermiş.) Zaman kaybetmeden hepsini inceleyin derim.

Laço Tayfa’dan Quartet Muartet’e, Passiflora’dan Sıfır Km’ye, pop albümlerinden-konserlerinden konsept buluşmalara bir çok yerde adına rastladım yıllar içinde. Birçok kere sahnede izledim, her karşılaşmamızda aynı sıcaklıkla sarıldık birbirimize. Geçmiş günlerden, eski dostlardan konuştuk. Her seferinde böyle bir yeteneği tanıyor olmaktan ne kadar gurur duyduğumu söyledim, yine söyleyeceğim. Aylin Aslım’ın çok sevdiğim Gulyabani albümünden sonra bir Volkan Öktem yazısı yazmak istemiştim ama bir türlü cesaret edememiştim. O kadar iyi bir müzisyen ve mütevazı bir kişilik hakkında ne desem ukalalık olacaktı. (Müzisyenliği konusunda akademik metinlere ihtiyaç duyduğumu da ayrıca belirtmeliyim.)

Kişisel tarihimde, “arkadaki adamlar”ın neler yapabileceğini anlamamda özel bir yeri vardır Volkan’ın. Dünyanın en iyi davulcuları arasında olduğunu söyleme nedenim dostluktan ya da kişisel beğeniden kaynaklanmıyor elbette. Onu bir kere bile dinlemiş olanlar neden böyle dediğimi anlayacak ve sanırım bana hak verecektir. Metronomu şaşmayan, değişmez netlikte bir tuşeye sahip olan, çaldığı sete göre zil tonlarını özelleştiren, farklı projelerin karmaşık trafiklerini çarpım tablosundan daha basitmişçesine aklında tutan bir acayip davulcu işte. Ayrıca bütün türler arasında gezinirken batılı davulculara ters gelen, hatta bu konuya özel olarak yoğunlaşmış benim ilahlarımdan olan Dave Weckl’ın bile özel bir dikkatle çaldığı 9/8 – 6/8 gibi ritimler de Volkan için çocuk oyuncağıdır. (Hadi yeri gelmişken bunu da söyleyeyim, bir konser için geldiği İstanbul’da Dave Weckl’la tanışmış ve Volkan’ı sormuştum; benimki de cahillik işte, elbette tanıyor.)

Ekşi Sözlük’te Volkan Öktem başlığının pgf2 tarafından girilen 85.maddesi “Bagetlerin Efendisi” diyor. (Başlık için teşekkür ederim.) Ben de bu yazıyla bilenler Bagetlerin Efendisi’ni bir kez daha hatırlamış olsun, bilmeyenler de merak edip tanışsın istedim. Ama bir kez daha söylüyorum, öyle yazıyla, internetteki birkaç videoyla anlaşılacak bir şey değil bu; mutlaka canlı izlemeye çalışın.

Volkan’la birlikte bütün “arkadaki adamlar”a selam olsun!

Yorumlar (12)

Sözümüz yollarda kaldı Yekta Bey.Favorilerimin arasına koydum blog'unuzu sürekli bakıyorum bir değişiklik var mı diye 🙂 Gönül kevgirinden geçirip önümüze koyduğunuz bir isim daha; Volkan Öktem.Takipteyiz.

volkan öktem'i lise yıllarında müzisyen bir aileden gelen ve iyi bir davulcu adayı olan ve hatta volkan öktemle muhabbetli olan çok yakın bir arkadaşım sayesinde yakından izlemiştim, o gerçekten de "bagetlerin efendisi"dir… kaleminize sağlık…

Ayrica alaylidir kendisi.. Sadece spesifik bir alanin degil bu ulkenin sahip oldugu butun tinilara butun melodilere ayrica rocktan latine, caza, progresife kadar her muzik turune uyum saglayabilen, virtuyoz olarak adlandirabilecegimiz bir muzisyen Volkan Oktem. Boylesine genis bir spektruma sahip bir o kadar da mutevazi bu ozel insan, dilerim ki daha da sinirlari assin, tum dunya gorsun onu artik. Cunku hem dogu hem de bati melodilerine ondan daha hakim bir davulcu/muzisyen tanimiyorum ben..

sevgili yekta kopan, yazıdıklarını hafızama yerleşmiş olan o hoş sesinle okuyorum. (istemdışı oluyor bu) 🙂

Volkan Öktem'i canlı izleme fırsatım olmadı ama inşallah İzmir'e Trigon müziğe Workshope'ye gelecekmiş orada dinleme fırsatı bulacağız izmirliler olarak. İzmir'de en çok sıkıntımızda bu bir tane bile jazz dinliyebileceğimiz mekanın olmamasıdır.
Volkan Öktem demişken CEngiz Baysal'danda bahsedermisiniz..

Volkan Öktem'i dinlerken gözünüzü kapatırsanız,
bir süre sonra, o davulu sanki iki kişi çalıyor sanırsınız…

Şayet bir fotoğraf sizin gönül duvarınızda yerini almış ise, bize keyifle seyretmek kalır. Bizlerle paylaştığınız her fotoğraf için teşekkür ediyorum.

bir insan ben hem tarkan' la hem de aydin esen' le calarim derse olmaz. bu durumda ancak 'baterist' sifatini hakedersiniz, 'davulcu' olamazsinizö 'jazz davulu'nun yanindan bile gecemezsiniz. bilek denen seyin ancak tavlada oldugunu dusunup, sag kolunuz yekten bir parcaymis gibi zile abanir durur, gerim gerim gerilmis davullarinizi doversiniz, yanda devam eden muthis bi piyano soloyu kirletirsiniz.
bu laflar size afaki gelebilir. eger denk gelenler olduysa, malum kisinin ankara jazz festivalinde aydin esenle verdigi adina konser denen seyden bahsettigimi anlamistir.
burada asil suc garip, laubali kisiligi ile sanatin gunumuzde asil lokomotifi produksiyon tarafinda her kapinin suratina teker teker kapanmasini saglayabilmis global dehamiz aydin esendir ama neyse. turkiye' ye ankara-istanbul 2 konser icin gelirken yaninda sadece esi randy' i getirebilmis olmasi bunun en guzel kanitidir. 'dunku cocuk' diye bahsettigi eric harland' in sag bilegi ankarali volkan' dan daha iyi calardi o konserde.
blogunuzu oldukca begeniyorum yekta bey. yazilarinizi heyecanla bekliyorum.

Vinnie Colaiuta: John Patitucci/Sting
Steve Gadd: Chick Corea/Eric Clapton
Dave Weckl: Chick Corea/Madonna
Dennis Chambers: Mike Stern/Santana
Cindy Blackman: Ron Carter/Lenny Kravitz
Kim Thompson: Mike Stern/Beyoncé
ve uzun bir liste yapılabilir jazz ve pop sanatçılarıyla çalan baba davulcular için. Benim merak ettiğimse Volkan Öktem'in bir Türk vatandaşı olduğu için mi bu sanatçılardan farklı görüp jazz ve pop aynı anda çalamaz denmesi… Çalar. Aydın Esen gibi bir dehayı dünya kabul etmişken, kişisel seçimlerinden dolayı kimse yerilemez, yerilmemeli. Bu sanatçılar bizim değerlerimiz, herkes sanatçı olamaz. Yıkıcı olmak yerine yapıcı olunması taraftarıyım…

Merhabalar, iyi çalmak, iyi müzieyen olmak doğal olarak göreceli bir durumdur. Bir sanatçının herkes tarafından beğenilip, sevilmesi tabiki olağan değildir. Ama yukarıda okuduğum güzel yazıların ardından Yılmaz Can beyin yorumu bana biraz agresif ve saldırgan geldi. Volkan Öktem'i bir kaç değişik proje ve gurupla izleme şansını yakalamış bir dinleyici olarak benim şahsi görüşüm çok yetenekli ve iyi bir müzisyen olduğu. Bu yüzden Yılmaz bey'in yorumu bana biraz ( gerçek ismini yazamayacak kadar kendine güvensiz ) kıskanç bir müzisyen tavrı gibi geldi. Bu arada Yekta bey, bu çok kaliteli blog için sizi de tebrik ediyorum.

Murat Saz

ya volkan varken ne cengız ne davwe abım ıyı doktur volkan cok baska bı davulcuydur bıraz dınleyın farkı anlayın matematık olsun dıye trafık olsun dıye degıl hıssedılsın dıye calar davulu yapar numarasınıu yabancıları dınleyın makıne gıbıdırler ama hıssıyat yok cengız baysalda öle cazz dıye yemıs kendını ama duygusunu kaybetmıs kendı karakterınden bısey yansıtamıyo calarken hep ezbver numuaralar volkan öle degıl ıste dınledıkce yamultur adamı davulcu olan degıl muzısyen olan soyledıklerımı saygılar….

Volkan Öktem çok iyi davulcudur ama dünya çapında değildir. Dinya standartlarında ortalamadır. Hele Weckl'la karşılaştırmak sadece komiktir. Echa seomantri(endonezya), Save patchaya(Tayland).Tony royster jr(us)genç davulcular. Bir dinleyin gerçek davulcu neymiş görün. Ha bu isimler 25 yaş altıdır bu arada.

bir yorum bırakın