Bazı mekanlar ziyaretçilerinin yüzünü daha içeri girmeden, kapının önünde güldürür. Broadway 828’deki Strand benim için böyle bir yer, mükemmel bir kitapçı.
İçerideki o hafif karmaşa halini, günün hangi saatinde gidersem gideyim kalabalık olmasını, rafların dizilişini, kitapseverlerin ruhuna uygun hediyelik eşyayı, üst katlara çıkarken ahşap merdivenlerin gıcırdamasını, nadir bulunan kitaplar bölümünü, çizgi roman raflarındaki çeşitliliği seviyorum. Tuhaf bir tanımlama ama Strand benim için biraz da ”kitap gıcırtısı”.
The Strand, 1927’de Fourth Avenue’de, o zamanlar “Book Raw” olarak adlandırılan yerde doğmuş. Book Raw altı bloka yayılan ve sahafların buluştuğu bir yermiş. Kitabevinin kurucusu Ben Bass, bu işe girdiğinde henüz yirmi beş yaşındaymış. Kitap tutkusunu bir sahafta hayata geçirmek isteyen genç bir girişimci yani. Girişimci deyince yanlış anlaşılmasın, başlangıç sermayesi sadece 600 dolar. Yarısı Bass’e ait, yarısını da bir arkadaşından borç almış. Bu genç adamın tek amacı kitapseverlerin buluşabileceği bir yer yaratmakmış. Bu yüzden de kitabevine, bir zamanlar Thackeray, Dickens ve Mill gibi avangard yazarların buluştuğu ünlü Londra caddesinin adını vermiş: The Strand (Meraklısına not: Strand Street, Trafalgar’dan başlayıp Temple Bar’a kadar uzanan caddedir. Londra gezilerinizde şöyle bir yürüyebilirsiniz)
Ben’den sonra bayrağı oğlu Fred Bass devralmış. Daha 13 yaşında aile işini öğrenmeye başlamış Fred. 1957’de kitapçıyı Broadway’de, şu anda bulunduğu yere taşımış. Denilen o ki, tüm gün mağazada olurmuş Fred, kitapseverlerle sohbet etmeye bayılırmış. Babasının oğlu sonuçta…
Bass ailesinde işe sahip çıkan bir sonraki isim Fred’in kızı Nancy olmuş. 25 yaşında Strand ekibine katılan Nancy, bugün hala kitabevini yöneten isim. Kitabevi dediğimde aklınızda canlanması için bir de rakam vereyim. Strand’de aklınıza gelebilecek her konuda, kullanılmış, nadir ve yeni baskı olmak üzere, 2,5 milyondan fazla kitap var.
Bağımsız bir kitapçının hikayesi bu. 600 dolar sermaye ile başlayan ve 1927’den günümüze süren bir hikaye. Kapısı sokağa açılan, AVM plastikliğine yenik düşmeyen, nesillerdir okurlarıyla yaşayan bir kitapçı. Romantik bir hikaye değil, neyse o. Sahibinden çalışanına, daha da önemlisi müşterisine kadar herkesin sahip çıktığı bir kitabevi. Ülkemizde, şehirlerimizde bağımsız bir kitapçı kapandığında, internet medyasında gözyaşı dökmeye devam edelim biz de…