Alper Atalan’dan “Mart”: Çaylar yazardan!

Alper Atalan‘ı yaklaşık on yıl önce tanıdım. Tanışma hikayemiz de ilginçtir; İspanyolca dil kursunda sınıf arkadaşı olduk. O zamanlar benim kitaplarım yeni yayımlanmaya başlamıştı, Alper çeşitli dergilerde mizah yazıları yazıyordu. Hayatı fazlasıyla ciddiye alan bu adamla kısa sürede her konuda sohbet eder hale geldik. Sakin konuşması, gülen gözleri, bütün o sohbetlere başka bir değer katardı. Kurs sona erdikten sonra sürekli kılamadık dostluğu. İkimiz de hayatın farklı yollarına savrulduk. Bu geçen yıllar içinde önceleri seyrek de olsa haberleşirdik ama zamanla o da yok oldu. Çok uzun zamandır kendisinden haber almıyordum.

Derken İletişim Yayınları‘nın benzersiz editörü Levent Cantek’ten harika bir haber geldi. Alper Atalan’ın kitabı Mart, İletişim etiketiyle raflara çıkmaya hazırdı. Sevinç ve şaşkınlıkla “Bu Alper benim tanıdığım Alper mi?” diye mesaj attım Levent’e. Tanıdığım Alper’in hangi Alper olduğunu nereden bilsin?  Mesajımla Alper’in hikaye kahramanlarından birine dönüşmüştüm bile. Hayatın içinden, şaşkınlığıyla, sevinciyle, hüznüyle, tedirginlikleriyle ve bütün bunlara gülebilme yeteneğiyle, tam da “buralardan” biri.

İşte Alper Atalan’ın Mart’ta bizi tanıştırdığı karakterlerin yeteneği bu. Fazlasıyla tanıdık gelen ama birkaç ayrıntı ve sahneyle aslında hiç tanımadığımızı anladığımız “buralı” karakterler. Üstelik Alper, bu karakterlerin gülen yüzünü göstermek için, sıradan bir anlatıma, kelime oyunlarından mürekkep bir cinfikirliğe ve deyim yerindeyse sonu gelmez geyiğe sığınmıyor. Hüznün ve sevincin birlikte oturduğu bir masada okuruyla karakterlerini buluşturuyor. Yazarın arkalarda bir yerde “Çaylar benden!” diye bağırdığını da duyuyoruz.

Faro, Orhan Abi, Koray ve daha niceleri. Özellikle Faro, her okuyanın aklında yer edecek, insan vücudundaki her tür damarı bir batında bulabilme yeteneğine sahip bir karakter. Edebiyatta akılda kalıcı karakterler yaratmanın giderek kırmızı dipli mumla aranır olduğu bir dönemde, kafasına göre çıkıp geliyor Faro.

Çoklukla erkek egemen bir dünyanın içinden sesleniyor Alper Atalan. Aslında bu çerçevede Türkiye’de mizahın erilliği üstüne düşünmek ve uzunca yazıp çizmek gerekiyor. Bu konuyu Levent Cantek’e emanet etmeli kanımca. Hatta kadim dostumuz Levent Gönenç’le biraraya gelip karikatürümüzde ve mizah dergilerimizde durum nasıl, şöyle kapsamlı bir kitap hazırlasalar keşke.

Ayrılıklardan tedirginliklere, aşktan umutsuzluğa, kahkahadan gözyaşına her tür duyguya cesurca ve kendisini-okuru zorlamadan girmeyi başarıyor Alper Atalan. Bunca yıl neden bir kitap gelmediği sorusunu sorduruyor okuruna. Bir sonraki kitabı için bu kadar bekletmez umarım.

Eminim ki bir sonraki kitapta da, okur Alper’i bir masaya oturtacak ve çaycıya seslenecektir: “Bu sefer de çaylar benden!”

Yorumlar (1)

Sayenizde öykü kitaplarına sempatim ve bu türde kitaplarım artacak Mart okunacak listesine eklendi :))
Aynadaki Zaman bir solukta okundu, Kanatları Ölü Açıklığında ise bu aralar elimde 🙂

bir yorum bırakın