Gittiğin günden beri çok şey değişti baba. İnsanlar daha da sevgisiz. Annem de oraya geldiğine göre, anlatmıştır sana buraları. Beni soracak olursan, günler geçip gidiyor işte. Geçenlerde sırf sen severdin diye Sayısal Loto oynadım, bir şey çıkmadı. Fenerbahçe yine şampiyon olamadı. Ülkede mazlumlara zulmeden, hatta onları zehirleyen insanlar var. Hani bir de “iki kuruş uğruna arkadaşını bile satan puştlar” diyip sinirlenirdin ya, onlardan çok var artık be baba. Ama güzel şeyler de olmuyor değil. Dün Burcu en sevdiğin yemeği yaptı; zeytinyağlı fasulye. Hem de bahçede kendi yetiştirdiği fasulyeden. Harika polisiye kitaplar okudum bu ara, tam senlik maceralar. Çevremdeki insan sayısı azaldıkça manzarayı daha iyi görebiliyorum. Manzara seyretmeye neden bayıldığını daha iyi anlıyorum. Öyle işte… Kutladığımız son Babalar Günü’nde sana ne hediye aldığımı hatırlayamadım. Zaten ne o hediyeler kalıyor geriye, ne de o günler. Kırık dökük dört harf sadece: BABA…