Bir yıla veda ederken

Fil Uçuşu’na o kadar çok “baştan başladım” ki artık benim için bile inandırıcılığını yitirdi.

Yeni bir yılda, yeniden başlıyorum. Mesele çoğunlukla “teknik” oldu. Son iki aydır yine kapalıydı site. Hal böyle olunca da, bir türlü süreklilik olmuyor tabii. Düzenli olarak yazdığım yerlerin dışında, biraz daha “kendime” yazdığım bir alanı ihmal etmiş oluyorum sonuçta. Bakalım bu yıl nasıl bir gelgit yaşayacağım Fil Uçuşu yazılarında?

2023 zor bir yıl oldu. Depremin acısıyla başladık. Mehmet ve Hüsne’nin Antakya’da yaşadıkları bütün sevdiklerine ve bana derin bir yara bıraktı. Elimizden geleni yaptık ama bu yaşanan acıyı hafifletmiyor, geçirmiyor. Sadece günlük yaşamın sürmesini sağlıyor. Yine de güzel günler için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

O kadar çok isme veda ettik ki bu yıl. Çok değerli isimler, dostlar… Köksal Engür, Tolga Akyıldız, Deniz Kavukçuoğlu, Kazım Akşar, Mehmet Ulay, Jeyan Mahfi Tözüm, Haluk Akakçe, Zafer Toprak, Erkin Koray, Özkan Uğur, Metin Uca, Gökhan Abur, Nurhan Damcıoğlu, Safa Önal, Duygu Sağıroğlu, Hıfzı Topuz, Can Gürzap, Yılmaz Gruda ilk anda aklıma gelenler. Köksal Abi’den ne çok şey öğrendim mesela. Seslendirmede onun, Sungun abinin, Sezai abinin emeği vardır bende; üçü de yok artık. Jeyan Hanım’la aynı stüdyoya girmek bir şerefti. Tolga’yla ne çok dertleştik, iş yaptık, biraladık… Deniz abiyle kitap fuarları anılarını hiç unutmayacağım. Haluk çok erken gitti; abisi Murat ve Murat Akşener’le gittiğimiz Bodrum tatilinin anıları aklımda. Hıfzı Bey ile ne zaman sohbet etsem iyi gelirdi. Metin Uca, yılın sonunda acının en derinini yaşattı. Erkin Baba, biraz da kızı Damla demekti benim için. Özkan Abi içinse ne desem az, çok üzüldüm. Kafa dergisi için elimden geldiğince bir yazı yazdım arkasından…

Birilerinin “arkasından” bakıp kalmak zor. Üstelik giderek daha çok alışıyor insan buna…

Ama güzel anları da var bu yılın. O harika geziler: Özellikle Venedik, Tallinn, Aberdeen, Barselona, Atina, Selanik. Bu gezilerde yeni arkadaşlar da edindim. Belli bir yaştan sonra yeni arkadaşlar edinmek zor, insan daha mesafeli olmayı tercih ediyor. Zaten arkadaşlık dediğin de tuhaf bir fotoğraf; yaşanana kimin kadrajından baktığına göre değişiyor manzara.

Fazıl’ın “Dünya Anne” projesi için yaptığımız turne iyi geldi bana. Bu yılın çok güzel anıları o turnede gizli. Keşke burada bir turne günlüğü tutabilseydim. Bu yıl günlük olayına daha çok zaman ayırmam lazım.

Aynı şeyi “1923” projesi süreci için de söyleyebilirim. O proje de bu yılın iyi anlarını getirdi bana. Belki bir yazı yazarım onunla ilgili. Unutmamak için.

Bu yıl iyi kitap okumuşum. Zaten başka da bir şey istemiyorum hayatta. Okumak, daha çok okumak…

İstediğim kadar yazamadım. Üç ayrı dosya duruyor önümde. Hepsi de yol alıyor ama bir türlü istediğim ritmi yakalayamıyorum. 2024’te bu dosyalardan en az birini tamamlamalıyım.

Yılın ilk yazısına bir de fotoğraf ekleyeyim. “Aile Çay Bahçesi” Rusçada basıldı. Levent telefon edip tebrik etti: “Rusça önemli,” dedi, “gençliğimizin bir hayaliydi belki de”.

Yorumlar (1)

Sevgili Yekta Kopan,
Evrim Kuran ile yaptığınız 3+3 post cast’ ini dinlerken buraya ulaştım.
Yeni yılın ilk günlerinde kendimize verdiğimiz sözleri tutabilmemiz dileğiyle,
İyi bir yıl dilerim 🍀

bir yorum bırakın