James Joyce’un 1916 tarihli eseri Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’nin (A Portrait of the Artist as a Young Man) son cümlesi Murat Belge çevirisiyle şöyle: Koca ata, koca düzenci, şimdi ve her zaman yardımcı ol bana. Orijinali “Old father, old artificer, stand me now and ever in good stead” olan cümlenin girişi, Alison Bechdel’in mükemmel çizgi romanı (grafik roman demek daha doğru olacak elbette) Cenaze Evi, Şenlik Evi’nde Barış Gümüşbaş tarafından “Ey koca baba, ey koca sanatkâr,” olarak çevrilmiş. Okumaya başlamadan önce bu iki farklı köşede duran anlam üzerinde düşündüm. Kitabın sayfalarını çevirip hikayenin dünyasına daha fazla nüfuz ettikçe, Bechdel’in bakış açısının “Koca ata, koca düzenci,” ile “Koca baba, koca sanatkâr” sarkacının ortasında bir noktada durduğunu düşündüm.
Kitabın orijinal adı, Funeral Home yani cenaze evinden yola çıkarak, Fun Home. Türkiye’de Ocak 2010’da Ankara merkezli BilgeSu Yayıncılık tarafından yayımlanmış. (Bu yayınevinin bastığı Kiki hakkında da bir yazı yazmıştım daha önce.) Ben kitapla, oldukça geç, neredeyse bir yıl sonra tanıştım. Daha ilk sayfalardan itibaren bu gecikmenin üzüntüsü yaşamaya başladım. “Bir Aile Trajikomedisi” alt başlığıyla yayımlanan 234 sayfalık kitap, gerçekten uzun zamandır okuduğum en farklı, en cesur, en içten grafik romanlardan (hatta kitaplardan) biriydi.
Okuru rahatlatan, yumuşak hatlı, aydınlık alan bırakmaya özen gösteren, yer yer komiği fazla çizgileriyle, aile kavramı, orta sınıf ahlakı, Amerikan hayat tarzı, yaşam, edebiyat, cinsellik ve kişilik hakkında yutması zor ağırlıkta ve karanlıkta bir hikaye anlatıyor Bechdel. Hikayesini kurarken sinemadan ve özellikle edebiyattan büyük destek alıyor. Homeros, Joyce, Hemingway, Fitzgerald, Conrad, Camus ve Proust’un satırları, düşünceleri neredeyse hikayenin birer karakteri gibi görev üstleniyor. Üstelik bütün bu entelektüel bilgiyi hikayesine yerleştirirken, okurla aynı seviyede durmaya, burnu büyük davranmamaya özen gösteriyor yazar.
Hikaye de hikaye ama… Bechdel, aile kavramının üstündeki tabulaşmış tozları aldıkça ortaya çıkan, zehirli bir çiçeğin yaprakları gibi açılan otobiyografik hikayede, iki erkek kardeşi-annesi ve babasıyla yaşadıkları cenaze işleri evindeki tüyler ürpertici gerçekler sayesinde kendi “gerçekliğine” uzanıyor. Ergenliğinin son döneminde eşcinselliğini itiraf eden Bechdel, bu süreçte, hem cenaze evini işleten hem de lisede edebiyat dersleri veren babasının yıllarca erkek öğrencileri ve kendilerine bakıcı olarak gelen küçük yaşta erkeklerle ilişkiye giren bir eşcinsel olduğunu keşfediyor. On yaşındayken tutmaya başladığı günlüğünün önceleri kırılgan, sonrasında kafası karışık ve giderek cesurlaşan satırlarıyla, okuru da bu hikayenin bir parçası haline getirmeyi başarıyor.
İkinci bir okuma turundan sonra, yeni notlar alacağıma inandığım bir kitap “Cenaze Evi Şenlik Evi”. Mutlaka okuyun derim.
çok keyifli bir okumaydı, Kiki'yi okuduktan sonra hiç duraksamadan aldım kitabı. Bazen ufak bir gülümseme bazen kaşlarımı çatarak düşünme arasında gidip geldim. Hele satır aralarında bilmediğim şeyleri internetten,kütüphaneden arayıp okumak en keyiflisiydi… bir anda kendimi YouTube'da 70'lerdeki Palmolive reklamını izlerken bulmak…
tavsiyeniz için teşekkürler
okunacak ve yazacak bir sürü satırınız olsun…