Kimi zaman yaşadığım dünyayla ilgili olabilir büyük korkum, kimi zaman kendimle ilgili. Tek bir meseleyi korkularımın merkezi haline getirmem. Yeri gelir iklim değişikliğine kaygılanırım, yeri gelir trafik sıkışıklığına. Kendimle ilgili kaygılarımı dinlerim zaman zaman.
Benim için önemli olan, hangi korkuyla karşılaştıysam onun üstüne gidebilmek. Hesaplaşmaya çalışmak.
Açıkçası benim de korkularımla hesaplaşırken ya da korku üstüne bir şeyler yazmaya çalışırken baktığım yer burasıdır.
Bilinçli olmakla delilik arasındaki sınırda bir yerden konuşur Hamlet. Bu nokta önemli. Bunu bir de “Bilmek, delirmektir,” noktasından düşünelim. İki ruh halinin birbirine karıştığı, sınırların belirsizleştiği noktadan. O belirsizliğe bir de diğer cepheden bakalım.
Bildikçe, başa çıkabiliyoruz korkularımızla. Ama bildikçe, yeni korkular da üretebiliyoruz. Kaygılarımız artıyor. Bu delirtici bir kısır döngü.