Engin Türkgeldi: Orada Bir Yerde

Belirsiz coğrafyalarda dolaşmayı, bu coğrafyaları “şimdiki zaman” dilinden aktarmayı çok iyi biliyor Engin Türkgeldi. Zamanı öyle ustaca kullanıyor ki, yavaşlatıp-hızlandırdığı anlar arasında okurunda geniş düşünce alanları bırakıyor. Mükemmel Bir Gülüş öyküsünde şöyle diyor: “Düşüşüm öyle yavaştı ki, bedenim hiç toprağa kavuşmayacak sandım.” Bu “uzayan zaman”, düşmekte olan bütün karakterlerinin-anlatıcılarının ortak yazgısı sanki. Biz okurları da, o yazgıya mecbur bırakıyor. Dünyanın hangi zamanında yaşarsak yaşayalım, bitmeyen bir düşüşün ortağıyız belki de.

Kitapların arka kapak yazıları, kimi zaman abartılı kimi zaman da klişedir. Ancak bu kez öyle değil. Faruk Duman’ın kaleminden çıktığını düşündüğüm arka kapak yazısı, kitabı abartılı bir süslemeyle değil, olduğu gibi getiriyor bize: “Engin Türkgeldi‘nin Orada Bir Yerde‘si, benzerine pek az rastladığımız bir öykü dünyası çıkarıyor karşımıza. Alabildiğine görsel, dünya edebiyatının tanıdık öykülerine ve atmosferine göndermelerle ilerleyen, fantastiğin kıyısında bir öykü dünyası bu.”

Fantastiğin kıyısında…

Bu kitap için yerinde ve önemli bir tanımlama bu. Türkgeldi, gerçek ile hayal arasında gezinmiyor. Düşlenen ile gerçekleşen de değil meselesi. Şimdiki zamanın bütün yüzleşmelerini, zamana ve bilinen coğrafyaların ötesine yayıyor. Evet, fantastik ögelerle dirsek temasını kesmiyor ama kurduğu gerçekliğin  de farkında.

Engin Türkgeldi’yi çok uzun yıllardır tanıyorum. Kimi metinlerinin ilk okuru-ilk yayıncısı oldum. Sonrasında da temasımız kesilmedi. Bir süredir yazdıklarının düzenli okuru değilim. Ama Engin’in metinlerinin demlenmesine özen gösteren bir yazar olduğunu biliyorum. Bir ilk kitap olan Orada Bir Yerde, bu özenin getirdiği olgunlukla çıkıyor okurun karşısına.

Engin Türkgeldi’nin durmayacağına, yeni öyküler yazacağına eminim. Bu yüzden rahatlıkla edebiyatımıza güçlü bir öykücünün geldiğini söyleyebilirim.

Hoş geldi, sefa geldi…

Leave a comment