İmza Günü!

Yukarıdaki fotoğraf 2000 yılının Kasım ayında, o zamanlar Tepebaşı’nda düzenlenen Tüyap Kitap Fuarı’nda çekilmiş. İlk imza günüm. Fotoğrafı çeken kişi Hayalet Gemi’den arkadaşım Fakiye Özsoysal. Can Yayınları standının bir köşesinde oturmuş gülüyorum. Önümde ilk kitabım “Fildişi Karası” var, on tane kitabın kaçını imzaladım bilmiyorum. Arkadaşlar gelmişti, belki bir-iki de okur. Elimdeki kalem hala duruyor, fotoğrafın sol alt köşesinde seçebildiğim kadarıyla sırt çantamı oraya koyuvermişim. (Aşağıdaki fotoğrafta, nasıl küçük bir alanda kitap imzalamaya çalıştığım daha net belli oluyor. Bütün o alan darlığına rağmen, Tepebaşı’ndaki ortamı, o küçük standı özlüyorum. O imza gününde yanımda olan Erdal Öz ve Yücel Balku’yu da…)

Sonraki yıllarda da, özellikle kitap fuarlarında imza günleri yaptım. Çoğundan da komik anılarla ayrıldım. Hala dostlar arasında anlatır, güleriz. Bir kitap fuarında, bana doğru geldiğini görünce gülümsediğim bir okur, “Hüzünlü şeyler yazıp sonra da böyle gülmeye hakkınız yok!” demişti. Kitabını imzalatmadan gitti güldüğüm için. İzmir’deki bir kitap fuarında ise, hemen yanımdaki Tarık Akan’ın imza kuyruğunun uzun olduğunu gören bir okur, Akan’ın kitabını koydu önüme imzalamam için: “Onun kuyruğu çok uzun, bekleyecek halim yok, sonuçta bir imza, sen de imzalasan olur,” demişti. Ben güleyim mi ağlayayım mı karar verememiş halde bakarken, Erdal Öz müdahale etmişti duruma. Böyle nice anı var imza günlerinin bana bıraktığı. Gülüyoruz dedim ama açıkçası acı bir tebessüm bu.

İmza günleri, yazarlığı görünür olmanın bir yolu olarak görmeyen, eseriyle-okur arasına fiziksel varlığını sokmak istemeyen yazarlar için can sıkıcıdır kanımca. En azından ben öyle hissederim. Kimi zaman kendinizi tezgah açmış bir satıcı gibi hissedersiniz. Okur yolu gözlerken kaleminizle oynar durursunuz. Kimi zaman da imza atmaktan başınızı kaldıramadığınızda, böylesi bir “fazla görünürlükten” rahatsız olursunuz.

Ama bir yandan da okurla buluşmanın kaçınılmaz mekanı-zamanıdır imza günü. Kısacık bir sohbette yazdığınız bir satırla ilgili yorum alırsınız. Kitapla ilgili bir fikrini söylemek için başka bir şehirden geldiğini söyleyen okura çay ısmarlamak istersiniz. Altı çizilmiş bir kitabınızı görünce heyecanlanırsınız. Okurla yazarın aynı kişi olduğunu anlarsınız.

“Bir de Baktım Yoksun” önceki kitaplarımdan daha çok ilgi gördü. Aldığı ödüllerin de bu ilgide büyük katkısı var elbette. Şimdilerde imza günlerine daha gönüllü gidiyorum. Hatta soruyorum kendime “Kitap daha fazla ilgi görünce, imza günleri konusundaki soğuk tavrını değiştirdin mi, kararlı davranamadın mı?” diye. Aslında fikrim değişmedi, imza günlerini hala çok sevmiyorum. Ama özellikle kitap fuarı zamanında o kadar değerli okurlarla tanıştım ve öylesine güzel fikirler aldım ki onlardan, bir yenisini merakla bekliyorum: “Bakalım bu kez neler öğreneceğim?”

Şimdi yeni bir imza günü var sırada. 5 Aralık Pazar günü, saat 16.00’da, İzmir’de Forum Bornova D&R’da olacağım. Kimlerle tanışacağımı, neler duyacağımı merak ediyorum. Hadi hayırlısı…

Yorumlar (5)

Üniversite yıllarımda kitap fuarlarında kitap satıyordum. Şimdi ciddi ciddi işlere başvururken, aslında bir yanım hep kitap satmak istiyor.

Kitap fuarlarında her gün dolu dolu geçer, parası olmayan gelir mesela. Hiçbir şey alamayacak olsa da kitap sorar; kitabı,yazarını ne çok sevdiğini anlatır ve gider.
Bazen de "bir sigara versene'" der gibi isterler kitabı. Kitabın puntosuna göre karar verir alacağı kitabı.

Sizinle karşılaşamadık belki ama ben iki yazarı hiç unutmayacağım, birincisi onca yardımcısı olmasına rağmen kitap kolilerini sırtına yüklenip taşıyan ve standı kendi yerleştiren, toplayan ve bundan gocunmayan Ali Nesin, ikincisi kendini tanıtmadan benden kitabıyla ilgili bilgi alan, beğenip beğenmediğimi soran Cem Gülbent.

Ben de bloguma kitap fuarında yaşadığın garip- komik olayları yazmıştım geçen sene. Okumak isterseniz şurada:

http://budasanaticin.blogspot.com/2010/03/tuyap-kitap-fuar-ya-da-ask-memnu.html

Nice kitap fuarlarına..

Forum Bornova D&R'a geleceğinizi birkaç gün önce tesadüfen öğrenip çok sevindim. Hem Gece Gündüz'ün hem de kitaplarınızın takipçisi biri için çok güzel bir haber. Bende de altı çizili bir kitabınız var…
Siz bizim kitaplarımızı imzalarken biz de size birikmiş teşekkürlerimizi sunarız pazar gün…
Görüşmek dileğiyle… Elvan

:))Gerçekten çok eğlenceliymiş..Dilerim bu imza gününüzde Tarık Akan ın imza kuyruğunun 2 katıyla karşılaşırsınız :)Gönülden diliyorum…
Kolay gelsin…

kitap fuarların en sevdiğim yanı kitapları aşırmaktır herhalde. çok iddalı bir laf etsem de pek becerdiğimi söyleyemeyeceğim. 🙂 en son istanbul tüyap fuarında poe'nin o kalın karanlık; tüm hikayelerini bulunduğu kitabı iştahla bir yan kesici tedirginliği ile cepledim 🙂 iyide yaptım…

umarım kitaplarınız çalınacaklar listesinden hiç eksik olmaz..

Fotoğrafa dair.. tek tek incelenince çirkin bir adam işin aslı.. lakin bütün olarak nasıl bir huzur var fotoğrafta.. yorgun omuzlar dirseklere yaslanmış ama direnen ruh hala gülümsetmekte yazarı..
7 gün sonra bir sınavım var, sonrasında ne okusam ne okusam diyorudum, buldum sanki :))

PS: ve diğer karede zerafet var, bükülmemiş o parmak yazarken, ilk defa benim gibi kalem tutan birini gördüm..

bir yorum bırakın