Fil Uçuşu uzunca bir süredir teknik sorunlar yaşadığı için bazı konularda hiç yazı yok bu sayfalarda. Bu konulardan biri de Levent Gönenç‘le birlikte 2020’de yayımladığımız Sarmaşık adlı çizgi romanımız. Oysa üstüne en çok yazı yazabileceğim, yayın süreciyle ilgili en çok kulis bilgisini paylaşabileceğim işlerden biri Sarmaşık. Neyse, geç olsun da güç olmasın diyerek iki satır paylaşayım.
Kulis bilgilerinden biri de kitabın kapak tasarımı süreciyle ilgili oldu. Hem yayınevi, hem ben, hem de Can Yayınları’nın kapaklarında harikalar yaratan müthiş tasarımcı Utku Lomlu ve LomCreative, kapak çalışmasını Levent’in yapmasından yanaydı. Zaten Levent’in de kare kare emek verdiği işin kapağını kaptırmaya niyeti yoktu. Buraya kadar tamam. Ama kitabın matbaaya gidişine kısa bir süre kalmıştı ve Levent aylardır masadan kalkmadan çizmekten, düzelti girmekten, prova baskıları geldikten sonra bazı panelleri yeniden çalışmaktan telef olmuştu. Yeri gelmişken bir kere daha söyleyeyim; Sarmaşık ağırlıklı olarak Levent’in işidir. Ben yazdım ve çekildim kenara. Ama Levent, bu öykünü bir çizgi-roman cildi olması için tam anlamıyla savaş verdi.
Madem savaş dedim, şunu da ekleyeyim. Sarmaşık bir anlamda ikimizin yeldeğirmenlerine karşı verdiği savaştır. İki Don Kişot, iki Sanço olarak. İki deli, iki aziz, iki köylü, iki efendi, iki uşak…
Dönelim kapağa… Ben kitabın arka kapak yazısını yazarken, Levent de kapak desenini bulmaya çalışıyordu. Kitaptaki karelerden biri mi olacaktı, renkli mi yoksa siyah-beyaz mı olacaktı, yoksa sadece yazı mı olmalıydı? Daha pek çok düşünce vardı ve Levent, her bir soru için bir çalışma (en azından bir taslak) yapıyordu. O günlerde dört-beş saatlik uyguyla yaşıyordu Levent. Ben ayrı bir şeyler söylüyorum, editör bir şeyler söylüyor, matbaadan boyut güncellemesi geliyor, yapın çevremizden kitabı okuyanlar bir düzelti görüyor, bütün düzeltiler elle tek tek giriliyor falan… Günde en az on kere telefonla konuşuyorduk ve genelde “bir şeyler” isteyen ben oluyordum. (Anlayışın için teşekkür ederim Levent) Sonunda kapak bitti. Ama o ilk kapak, yayımlanan kitabın kapağı olmayacaktı. İşte o “basılmayan kapak” çalışmasını ilk olarak Fil Uçuşu’nda paylaşıyorum.
Yayımlanmayan kapak çalışması
Kapak elbette hoşumuza gitmişti ama kitabın eksik olan bir şey vardı. Eksik olan ya da fazla olan… Anlatıcı, babası, yeşil ev, kedi Goncagül, babayla oğulu birleştiren kitap-edebiyat falan hepsi tamamdı ama içimize sinmeyen bir şey vardı. Kapağın değişeceğini anlamıştık ama asıl bir şey olacağına net karar verememiştik.
Aynı gün arka kapak için de bir “taslak” yollamıştı Levent. Arka kapak yazısının nasıl bir boşluğa yerleşeceğini hesaplamak ve nasıl görüneceğini anlamak için… Şöyle bir taslak gelmişti…
Sarmaşık’ın arka kapağı için hazırlanan bir taslak
Levent’in arka kapak için çalıştığı bu desenin ön kapağa taşınması fikri bir gece aniden geldi. İlk gelen kapak çok güzeldi ama fazlaydı. Oysa Sarmaşık (hatta genel olarak Bir de Baktım Yoksun adlı kitabım) kayıplar üstüneydi. Kayıplar, kaybetmeler, yok olmalar, azalmalar… Çizgi romanımızın kapağı da azalmalıydı, tenhalaşmalıydı. O kayıp duygusunu bir bankta oturan Goncagül’den daha iyi hiçbir şey anlatmıyordu bana. Bir baba-oğulun hikayesi değildi anlatılan. Bütün baba oğulları, bütün kayıpları kucaklamalıydı. Parkta bir banka bakarsınız, bir kedi yalanmaktadır üstünde. Gözünüzü bir an kaçırıp tekrar baktığınızda, yıldırımı hızıyla uzaklaşmış olabilir kedi. Gitmiştir, bank boştur. Bir de baktım yoksun dedirten bir kayıp anıdır o.
Üstelik Sarmaşık öyküsünün yer aldığı Bir de Baktım Yoksun bize o yalnız bankı işaret ediyordu.
Bir de Baktım Yoksun
İşte Sarmaşık böyle bir yolculuktan sonra kapağına kavuştu. Levent, bank ve kediyi buluşturmakla aslında en başta çözmüştü meseleyi. Ama bazen kararı vermek için gözünüzün önündekinden bir süre uzaklaşmanız, hatta onu unutmanız gerekiyor. Önce kalabalıklaşmak, sonra da sadeleşmek gerekiyor.
Sarmaşık yayımlandıktan sonra birlikte söyleşilerimiz de oldu. Elbette Ankara-İstanbul mesafesinden ve pandamı koşullarından dolayı bu söyleşilerin hepsi, e-posta ortamında gerçekleşti. O söyleşilerden birkaçının bağlantısını buraya bırakıvereyim.
K24: Bu bir kabullenme değil, hesaplaşma öyküsü
İstanbul Life: Bu şehir bir çizgi romancı için müthiş bir memba
Cumhuriyet: Yazı ile çizginin “Sarmaşık” dostluğu
Kitabımız hakkında çıkan bazı yazıları da paylaşayım.
Levent Cantek (Cumhuriyet): Sarmaşıklar ardında bir grafik roman
Berk Uralcan (AltEvren): Sarmaşık
Aynur Kulak (Kitap365): Çizgilerle yeniden canlanan bir Sarmaşık
Ne zaman size ait bir cümle okusam, herhangi bir cümle, muhakkak beni bir kırığımdan yakalıyor. Bu kitap da öyle oldu. Hikayelerinizin sonuna kadar içimde bir yumru büyüyor, bittiğinde bir süre kalakalıyorum. Sonra, kısa bir süre sonra, kendimde tanımadığım bir yerle karşılaşıyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum ama bana kendimi tanıtmanızı seviyorum.