Caz

melody-gardot-248319

01 Eyl: Öylesine Güzel Bir Melody

Edith Piaf’ın o yürek yakan sesini her dinleyişimizde, zihnimizin bir köşesinde hüzünle yoğrulmuş hikayesi de dolaşır. Ama eminim Piaf’ın sokakla, yoksullukla, imkansız aşklarla, uyuşturucuyla, sakatlıklara ve karanlıkla dolu hikayesini bilmesek de dinlediğimiz şarkıyla aramızda aynı ilişki kurulacaktır. Çünkü o sesi böylesine can acıtıcı yapan biraz da bu hikayedir. Çünkü Piaf, yaşamından süzdüğünü söylediği her şarkının her notasına kazımayı başarmış sahici sanatçılardan biridir. Anahtar kelime; sahicilik. Sanatçının, yaratısını hikayesinin bir parçası haline getirmesi. Ama bunu yaparken hikayesinin arkasına sığınmaması. Yazdığı kitabın,…

220px-MilesDavisKindofBlue

24 Şub: Hayat hüzünlüdür ama yıkmaz bizi

Klişe tanımlamaların nasıl, ne zaman ortaya çıktığını merak ederim. Kimi zaman da rahatlıkla anlarım bu durumu. Miles Davis‘in Kind Of Blue albümünü dinleyenin aklına “çığır açıcı” ya da “kilometre taşı” klişelerinden başka ne gelebilir ki? Hangi tanımlama karşılayabilir ki, ilk dinleyişin verdiği hissi? Hele bir de bu dinleyişin gerçek zamanında, yani albümün yayınlandığı 1959 yılında gerçekleştiğini düşünün. Bilinir ki albüm, Columbia şirketinin New York 30.Cadde’deki stüdyosunda 2 Mart ve 22 Nisan 1959 tarihlerinde yapılan iki oturumda, toplam dokuz saatte kaydedilmiş. Miles…

mostly_other_people_do_the_killing_293

17 Şub: Öldürme işini “genelde” başkaları yapıyor!

İKSV ekibinin ve Salon tayfasının, editörümüz Emrah Kolukısa ile müthiş uyumlu çalışması sayesinde Cumartesi programında bu hafta, New York’tan gelen bir caz dörtlüsünü ağırladık: Mostly Other People Do The Killing.   Tam anlamıyla ayaklarının tozuyla geldiler programa. Hızlı bir ses provasından sonra da canlı yayında bir parçalarını seslendirdiler.   Açıkçası daha önce dinlemediğim, adını duymadığım bir grup. Kökleri Bebop’a dayanan, saldırgan bir caz yapıyorlar. Enstrümanların bir arada konuşmak istemediği, cümlelerin üst üste bindiği, dağınıklık ve tedirginlik hislerini tekrar eden, sabırsız…

ozan_kapak

27 Oca: “My Best Friends Are Pianists”

Önder Focan konuk olduğu Cumartesi programında Türkiye’deki caz atmosferi üstüne konuşurken nasıl da içtenlikle övdü genç kuşağın birlikteliğini, albüm ve konser çalışmalarını. Katılmamak elde değil. Üst üste nefis albümler geliyor yeni nesil caz ustalarından. Bu albümlerden biri de aynı programda Önder Focan – Sibel Köse – Şenova Ülker  ve Ediz Hafızoğlu‘yla birlikte, o huzur veren yüz ifadesiyle kontrbasının başında duran Ozan Musluoğlu‘ndan geldi: “My Best Friends Are Pianists”   Öncelikle böylesine akıl dolu bir tasarım için tebrik etmek gerekiyor Ozan…

antony19

26 Ağu: 19.İstanbul Caz Festivali’nin ardından notlar…

Antony’nin 39 kişilik “Filarmonia İstanbul Orkestrası” ile birlikte Açık Hava’da verdiği konser, benzersiz konserler listesindeki yerini hemen aldı. (2007’de Şan Tiyatrosu’ndaki konseriyle birlikte tabii ki.) Sözün en güçlü müzik olduğunu bir kez daha hatırlattı bize muhteşem Antony. Sesi Açık Hava tiyatrosundan çıkıp ulaşabildiği her yere yayıldı. Konser sonunda kuliste ziyaretine gidenlerle daha da mutlu oldu. Beyhan Murphy ve Peter Murphy’nin tebrikleriyle yüzü güldü. İsteyen herkesle fotoğraf çektirdi. Ama en büyük sürpriz, o gece Antakya’da bir konseri olduğu için konsere gelemeyen…

Enrico_Pieranunzi_Dream_Dance

11 Nis: Cazseverlere Öneriler

Geçenlerde Amerika’dan “güzel sesler” paylaşmıştım. Bu kez caz okyanusunda az bilinen isimlere çevireyim rotayı dedim. İlgilenenlere… * Enrico Pieranunzi / Marc Johnson / Joey Baron – Dream Dance Pieranunzi İtalyan cazının en önemli isimlerinden, klasikle cazın kesişim kümesinde müzik yapan bir cazcı. Özellikle piyano severler için atlanmaması gereken bir isim. ’70’lerin ikinci yarısından itibaren yoğun bir şekilde üretiyor, konserler veriyor. Chet Baker’dan Charlie Haden’a unutulmaz isimlerle ortak çalışmaları var. Dream Dance albümünü benim için özel kılan ise üstadın sıklıkla birlikte…

joshua_redman_trio_03_milano_2009

26 Şub: Günden Kalanlar.36

• Bir hafta içinde üç konser. Joshua Redman ile başladık. Tunç ve Osman’la sebebi sağlam bir kahve sohbetinin ardından Salon’da en acayibinden bir caz akşamı. Basta Reuben Rogers ve davulda Greg Hutchinson ile oradan oraya savuran bir gece. Bir ara notaları düştü Rogers’ın, sanki o sayfalarla bizim de zihnimizin koridorlarında dolaşan notalar uçuştu. Redman, böyle küçük ve sıcak mekanlarda daha özgür ve dünyayı sallamadan çaldığını gösterdi. Hutchinson, durmadan fotoğrafının çekilmesine en usturuplusundan tepki gösterdi. Konserlerle dolu haftanın en unutulmaz gecesiydi….

29 Oca: Wes Montgomery’den ‘Round Midnight

Thelonious Monk’un 1944 kaydıyla dünyaya dinlettiği olağanüstü parçası ‘Round Midnight’ı aslında 1940-41 arasında yazdığı bilinir. (Harry Colomby, üstadın şarkının ilk versiyonunu 1936 yılında, henüz 19 yaşındayken yazdığını söyler.) Bugün kadar binden fazla albümde yorumlanmış olan parça, kimi kayıtlarda ‘Round About Midnight adıyla geçer. Bu albümlerin içinde Bernie Hanighen’in yazdığı sözlerle kaydedilmiş versiyonları da var. Başta Miles Davis’in yorumu olmak üzere, çok sayıda yorumu, yıllardır dinleniyor. Her yeni yorum, her yeni dinleyiş farklı yerlere götürüyor insanı. (Çok sayıda yorumun kaydını dinlemişimdir,…

29 Ara: Chick Corea Akoustic Band: Round Midnight

Chick Corea Akoustic Band, benim için üstadın Return to Forever’dan sonra (hatta kimi parçalarda ondan öne geçebilir) en iyi grup çalışmalarından. Bu beğeninin üç eşit parçası var elbette; diğer parçalar da John Patitucci ve Dave Weckl‘a ait. Weckl’la Türkiye’ye geldiğinde tanışmış ve kısa süren söyleşi sonunda sadeliği, içtenliği ve yaptığı işe adanmışlığına hayran kalmıştım. Tekniğinden söz etmiyorum bile. Aynı şeyi Patitucci için de söylemeliyim tabii. 80’li yıllarda müzik dinleyişimi etkileyen isimlerden birdir bu olağandışı basçı. Üç usta bir araya gelince…

24 Ara: Sakin ve cesur: Youn Sun Nah

“Same Girl” Youn Sun Nah‘ın yedinci stüdyo albümü. Son yıllarda tanımadığım sanatçılarının albümlerini bile gözü kapalı aldığım ACT’den 2010 yılında çıktı. (Bu albümü bana hediye eden ve daha önce de ECM ailesinden Mathias Eick’le tanışmamı sağlayan “müthiş” caz tutkunu Serhan Lokman’a teşekkür ederim.) Youn Sun Nah, bu albümde de öncekilerdeki çizgide ilerliyor; dinleyicisini “yakalayan” ve “rahat dinlenen” bir yapının içine davet ediyor ama her an “tekinsiz” seslerle karşılaşabileceğimizi de hissettiriyor. Kimi zaman pop şarkılarının, kimi zaman caz standartlarının kıyılarında dolaşan,…