Çeviri

e0af02ce-dae8-4271-9da6-375a8ccc68f9

20 Mar: Edebiyat çevirisi mümkün müdür?

Yıl boyunca çok sayıda çeviri kitap okuyorum. Bazıları hakkında tanıtım yazıları kaleme alıyorum. Bu yazılarda kitabın çevirmenini de anmayı unutmuyorum. Bu değerlendirmeyi yaparken, kitabın Türkçedeki okunurluğu, anlaşılırlığı, yazarın kurduğu dünyanın dildeki yansıması, üslup bütünlüğü ve sürekliliği gibi noktalara bakarım. Bir çevirinin “iyi-kötü” olarak tanımlanması, kendi dilimdeki bilgimle başlar. Sonra tanıtım yazısına birkaç sözcükle yergilerimi ya da övgülerimi yazarım. Övgü sözcükleri bellidir; mükemmel, başarılı, akıcı… Edith Grossman’ın YKY tarafından yayımlanan Çeviri Neden Önemlidir? adlı kitabını okuduktan sonra bunun sığ bir yaklaşım…

201512090801_YYYY2

24 Oca: Siren İdemen ve Perec’le haşırneşir olmak

İKSV, vefatına kadar vakfın danışma kurulu üyesi olan Halman’ı anmak ve adını yaşatmak için  belki de ilk kez edebiyat alanında bir adım attı. Talat Sait Halman Çeviri Ödülü’nün ilki dün akşam Martı Otel’de düzenlenen törenle Siren İdemen’in oldu. İdemen, George Perec’in Metis Yayınları’ndan çıkan “Karanlık Dükkân – 124 Rüya” kitabının çevirisiyle ödüle değer bulundu. Törenden önce Siren İdemen’le  hem ödülü hem de çeviri dünyasının ruh halini konuştuk. Kutlayarak başlamak isterim. Talat Sait Halman Çeviri Ödülü’nün ilk sahibi oldunuz. Tebrik ederim….

reddediyorum-1

07 May: Per Petterson: Reddediyorum

Norveçce bilmiyorum. Bu dile yakın bir dil bilmiyorum. Bu dilin konuşulduğu coğrafyalara ait bir deneyimim yok. O kültürün deyimlerini, benzetmelerini, göndermelerini, şakalarını bilmiyorum. Ama Per Petterson‘un kitaplarını okurken kendimi yabancı hissetmiyorum. At Çalmaya Gidiyoruz ve Lanet Olsun Zaman Nehrine gibi iki muhteşem kitabıyla, merakla beklediğim yazarların arasına giren Petterson şimdi de Reddediyorum diyor. Burada romanın içeriğinden söz etmeyeceğim. Sadece şunu söylemekle yetineyim; Petterson, sanat-zaman ilişkisi konusunda bizi bir kere daha düşünmeye yönlendiriyor kitabıyla. Edebiyatın, zamanı elinde tutup istediği gibi uzatıp-kısaltma…

2177-Satranc

21 Mar: Farklı çevirilerle de olsa Stefan Zweig

Yayıncıların dilinden konuşacak olursan “teliften düşmüş” kitapların aynı zamanda okurun kafasını karıştıran kitaplar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. O meşhur klasikler iyi-kötü çevirilerle, özenli-özensiz baskılarla birçok sayıda yayınevi tarafından basılır, okurun karşısına getirilir. Sonuçta olan okura olur. Kafalar karışır. Çevirisiyle, redaksiyonuyla, baskısıyla ve daha pekçok özelliğiyle alkışı hakeden yayınevlerine lafımız yok. Ama tam bu noktada okurlara bir öneri; sadece kitabın adıyla, yazarıyla ilgilenmeyin; yayınevine, çevirmenine, editörüne mutlaka bakın. İyi okur olmanın bir adımı da, iyi kitaba doğru kaynaktan ulaşmayı öğrenmek. Şimdi gelelim…

haruki_murakami

16 Oca: Murakami okumak, hem de “tercüme zayiatı”na aldırmadan!

Haruki Murakami ile tanıştığım günü çalışma defterlerimden birine not etmişim: 13 Kasım 2001. O gün okurluk yolculuğumda adını sıklıkla anmaktan zevk aldığım dostum, Semih Aközlü, altZine’de yayınlamamız için bir çeviri yollamış. “Norwegian Wood” romanının 6-7 sayfalık bir bölümü, Semih’in heyecan dolu notuyla gelmiş: “Bu adamı mutlaka okumalısın!” Çeviriyi altZine’in Ocak 2002 güncellemesinde yayınlamıştık. O tarihten önce Türkçede herhangi bir Murakami çevirisi yayınlandı mı bilmiyorum, zaten amacım “en önce biz yaptık” saçmalıklarına girmek değil. Beni ilgilendiren kişisel tarihimin okuma durakları; o…