Edebiyat

didemgul

15 Nis: “i\u00e7imden geni\u015f bir avlu a\u00e7t\u0131m \u00f6\u011flen vaktine”

Yazının başlığı Didem Gülçin Erdem‘in “Olmayanım İçinizde” kitabından, “ayin: el avlusu” isimli uzun şiirinin -III- başlıklı bölümünden alındı. Daha önce hiç okumamıştım Erdem’in şiirlerini. Everest Yayınları’ndan çıkan kitabı sayesinde tanıştım. Oysa 2004’ten bu yana çeşitli edebiyat dergilerinde şiirleri ve yazıları yayımlanıyormuş. Üstelik Homeros Şiir Ödülü, Memet Fuat Genç Şiir Ödülü ve Arkadaş Z.Özger Jüri Özel Ödülü’nün de sahibi. Açıkçası beni çeken de bu son ödül ve ödülün adına verildiği ismin çağrışımları oldu. Arkadaş Z.Özger, her okuduğumda bir tragedya gibi geçip…

12 Nis: Sözlük.36

D DUBAİ: Bir deneme metni gibi başlar Orhan Duru’nun kısa anlatısı. Şehri talan edenlerden savaş tellalılığıyla cebini dolduran kapitalizme, gökdelenlerden tüketim çılgınlığına çok konuda söyleyecekleri vardır ustanın. Bir “günümüz okuması” yapar kuşbakışı uçuşla. Dubai’den başladığı uçuşunda Guantanamo’ya kadar kanat çırpar. Dümbelek havalarıyla başladığı yolculuğunu Yoko Ono’nun sesiyle noktalar. Öykü açısından ilginç olan, deneme havasındaki gidişatın sınırı muğlak bir bölgede gökdelen-birey çatışmasına dönüşen bir tonda noktalanmasıdır. Çatışmanın sonunda gökdelenin güvenlik görevlisi, anlatıcıya -Orhan Duru’ya- acıyarak şunu söyler: “Alışveriş kültürünü geliştirmek için…

L_MALET

06 Nis: Tolbiak Köprüsünde Hava Puslu

Léo Malet ile 1996 ya da 1997’de Metis Yayınlarının Polisiye Dizisi sayesinde tanışmıştım. Yeri gelmişken söyleyeyim, kapaklarıyla, seçilen kitaplarıyla ve çevirileriyle Metis’in o serisi harika bir seriydi. Malet’nin Kara Üçleme’sinin ilk cildi olan Hayat Berbat’ı nasıl bir solukta okuduğumu gayet iyi hatırlıyorum. Lafı evirip çevirmeden, deyim yerindeyse kafa-göz girişiyordu okura Malet. Sokağın dilinden ve zihninden yazılmış bu anti-kahraman romanında özellikle diyaloglara bayılmıştım. Kötülüğü ve umutsuzluğu sorgulayan yazar Güneş Bize Haram’da da aynı eksende ilerletir hikayesini. On altı yaşındaki Andre Arnal’ın…

600full-joyce-carol-oates

28 Mar: Joyce Carol Oates ve Anne Carson

Joyce Carol Oates, Türkiye’de gayet iyi tanınan, çok sayıda kitabı dilimize kazandırılmış bir yazar. Ben de daha önce Güzel Bir Kız ile Fil Uçuşu’na konuk etmiştim bu sevdiğim kalemi. Oates, üretkenliğiyle bilinen -hatta bence kimi zaman bu nedenle hızına yenik düşen- bir yazar. Ama Çağdaş Amerikan Edebiyatı örneklenecekse ve akıcı bir kitapla buluşmak isteniyorsa atlanmaması gereken bir isim. Hele bir de iyi bir çeviriden okunduğunda inanılmaz keyif veriyor. Joyce Carol Oates’un Türkçede yeni yayımlanan –Kırmızı Kedi tarafından- kitabı hakkında daha…

26 Mar: Yazarların Bildirisi

Yazarlar-şairler oturup sohbet etmeyi severler. Kitaplardan, okuduklarından, yazdıklarından konuşurlar. Sinemadan girip müzikten çıkarlar. Sohbetin kimi yerinde kahkahlar uçuşur kimi yerinde düşünceler didişir. Ama bir ülkede egemen güçler, yazarın-şairin-aydını sohbetini, bir araya gelme heyecanını bu güzel tablodan alıp, baskı ve özgür düşünce düşmanlığı ile boyanmış karanlık bir tabloya hapsediyorsa tehlikeli bir boyut var demektir. Bildiriyi Ahmet Öz kaleme aldı, biz yazar, şair, çevirmen, yayıncı, akademisyen ve birlikte durmaya inananlar da imzaladık. Bundan sonra görev hepimizin; yazıya, edebiyata ve düşünceye uygulanan her tür baskıya…

15 Mar: Sözlük.35

S SAÇKIRAN: Saçkıran deyince, herkes ağız birliği etmişçesine aynı tedaviyi önerir: ilk duyulduğu anda alaycı bir gülümseyişe neden olsa da, sorunlu bölgeye sarımsak sürmenin olumlu sonuç verdiği bilinen bir gerçektir. Oysa Muhsin’in farklı bir sorunu vardır; saçkıran değildir, doğar doğmaz onu kucağına alan hemşirenin uzun tırnaklarından kalma bir izdir sağ yanağındaki saçsız bölge. (Bir erkek bir kadını niye sever? Bir erkek bir kadından niye nefret eder?) Bir kadından hediyedir herkesin sağından yürümesine neden olan –sağ yanını göstermemek için başka ne…

383220_2

15 Mar: Vathek: Doğaüstü Dehşet

William Beckford imzalı Vathek, daha önce Dost Yayınları’nın o çok sevdiğim Babil Kitaplığı Serisi’nden çıkmıştı. Bu seriden eksik birkaç kitabım var ne yazık ki ve Vathek de eksikler arasında yer alıyor. Dolayısıyla Borges‘in izini sürmeyi seven bir okur olarak, yıllardır adını çok duyduğum, hatta konusunu neredeyse tümüyle bildiğim bu kitabı okuma fırsatı bulamamıştım. Sonunda İletişim Yayınları’nın Dünya Klasikleri Serisi kitabı yeniden yayımladı da, ben de okuma fırsatı bulmuş oldum. Murat Belge’nin Gotik Roman’ın ve Beckford’un hayatının izini sürdüğü önsöz, nasıl…

12 Mar: Buzdolabı konuşmaya başladı!

Yağmurun kara döndüğü bir gecenin yorgunluğuyla köşemde pinekleyen ben, bu mucize ile zıpladım. Saat beşi on geçiyordu, kar yağıyordu ve evdeki buzdolabı gurultuyla haykırış, inlemeyle yakarış arası sesler çıkarmaya başlamıştı. Bu seslere konuşma denemeyeceğini ve gürültü olarak tanımlamam gerektiğini düşünenler olabilir. Katılmıyorum: kim konuşmaya düzenli cümlelerle başlar? Eminim ki bu savı ileri sürenler de bebekken benzer sesler çıkarmışlardır. (Gerekirse anne-babalara başvurulabilir.) Buzdolabının konuşmaya başladığı günün özelliğini de söylemeliyim. O gece garanti süresi dolmuştu. Yani konuşmaya garanti süresinin dolmasından beş saat…

carson-mccullers

12 Mar: Kasaba iç sıkıcıdır… Peki ya dünya?

Carson McCullers (1917 – 1967) Carson McCullers, Türkiye’de çoğunlukla ilk romanı Yalnız Bir Avcıdır Yürek ile bilinir. Yirmi üç yaşındayken yazdığı bu roman ona edebiyat dünyasında saygın bir yer kazandırmıştır. Karamsar ve sıkıntılı bir hayatın, eşi bulunmaz kahramanıdır McCullers. Yalnızlığın belirgin ve sorgulayıcı karşılıklarını bulmuş kalemlerdendir. O sessizlik, o dilsizlik özelleştirir bütün satırlarını. Küskün Kahvenin Türküsü‘ndeki Jokey öyküsünü okurken, Yalnız Bir Avcıdır Yürek düştü aklıma. Ankara’daydım okuduğumda. Hatırlıyordum hatırlamasına da, açıkçası net bir sahne ya da söz yoktu aklımda. “Hangi satırların…

henry_miller

11 Mar: Henry Miller’dan Yazmak İçin 11 Emir

Henry Miller, 1934’te yayımlatacağı ilk kitabı Yengeç Dönencesi’ne yazarken (ve bir yandan ikinci kitabı Kara İlkbahar zihninde dönüp dururken) yoğun bir çalışma dönemine girer. Anais Nin’in desteği ve Paris’in entelektüel çevresi iyidir iyi olmasına da, asıl gereken disiplinli bir çalışma takvimdir. Sonunda kendisi için on bir emir hazırlar modernist edebiyatın bu öncü ismi. İşte Henry Miller’ın 1932-1933 yılları boyunca çalışma masasını karşısında asılı duran on bir emir. Henry Miller (1891 – 1980) 1. Bitirene kadar sadece tek bir şey üzerinde…