Edebiyat

atay

26 Ağu: Sözlük.30

T TAVAN ARASI: Türk edebiyatının en çarpıcı tavan arası Oğuz Atay’ın satırlarında gösterir kendini. Öykünün içinde ilerledikçe okurun yıktığı duvarlar kadar yaşadığı şaşkınlığın da sayısı artar. Yazının gücünün şaşırtıcılığıdır bu. Oğuz Atay’ın satırları dururken fazla söze gerek var mı? Işığın altından kaçmaya çabalayan bir hamamböceği takıldı gözüne, kendine geldi. El feneriyle izledi böceği: çirkin yaratık, yukarı çıkmaya çalışıyordu ağlara takılarak. Böceğin ayakları, elbiseyi parçalar diye korktu. Yıllar geçmişti, küçük bir dokunuşa dayanamazdı, kim bilir? İşte, boynundan yukarı doğru çıkıyor, yanağında…

22 Ağu: Kestane

Soğuk, kestaneci çocuğun çatlamış ellerine saldırıyor ama yüzündeki mutlu gülümsemeyi yok etmeyi başaramıyor. Küçük kesekâğıtları, büyük kesekâğıtları, el terazisi, gramlar, kepçe ve en çok da sıcağı gördükçe ateşli bir sevişmeye hazırlanırcasına kabuklarını terk edip çıplak kalan kestaneler, bu sert eller tarafından kırılgan bir keyifle okşanıyor. Kestanecinin kararlı gülümsemesi içimin fırtınasını büyük bir ustalıkla dindiriyor. Yeni bir yıl geliyor abi, diyor. Öyle, diyorum, öyle ama ben bir öncekini bitirmedim henüz. Kestane sonsuz bir öpücük gibi ağzımda dağılırken arkama dönüp yürüyorum. Kısa…

Tasra-Hayatindan-Manzaralar__40510355_0

11 Ağu: J.M.Coetzee: Bir edebiyat keşişi

Bir edebiyatçının otobiyografisi. Takıntılı okur için bulunmaz hazine. “Neden yazıyorsunuz, bu yazdıklarınızın ne kadarını yaşadınız, romanınızdaki kişiler gerçek mi?” sorularının cevaplarına ulaşabilmek için bir rehber. Daha da ötesi, hayran olunan yazarla, kendi varlığı arasında bir paralellik kurma umudunun belgesi. Bir bütün kitap boyunca, ortak arızalar arama çabası. J.M.Coetzee, hayranı olduğum bir yazar. Otobiyografik romanı “Taşra Hayatından Manzaralar”ı bu vahşi duygularla okumaya koyuldum. Her romanıyla okurluk haritama yeni bir kıta yerleştiren yazarlardan birini, kendi kalemiyle tuzağa düşürecektim. Satır aralarında gizli sırları…

11 Ağu: Günden Kalanlar.31

• Dün Levent aradı. “Bir sorun mu var, Fil Uçuşu’nda niye yeni yazı yok?” dedi. Dostumun hem Fil Uçuşu’nu bu kadar düzenli takip etmesi hem de oradan yola çıkarak meraklanması hoşuma gitti açıkçası. (Aslında benim de ona çıkışmam gerekirdi, kendi bloglarının düzensiz güncellemeleri konusunda. Neyse, yeni bir blog açıyormuş, takibe alacağız elbette.) Evet, uzunca bir süredir Fil Uçuşu’na yeni bir yazı girişi yapmadım. Aslında yine de yapmayacaktım ama Levent’in sözlü saldırılarına maruz kalmak istemem. Üstelik dün twitter’da birkaç kişi, sabırla…

onat_kutlar

28 Tem: Sözlük.29

İ İSHAK: “Bir anlam piresi gibidir İshak. Uzak yerlere atlar.” Karın üstünde ay’ın doğduğu bir gecede, yıkıntıdaki iki tümseğin üzerine çöken iki gölgenin, İshak kuşunun aralarına katılmasıyla çoğalması ve eksilmesi -türlü hayvanın varlığını hissettirdiği satırlarda- insanlığı, varoluşu sorgulatır adeta. Köpek sesleri gelir, ördek avlanacağı yanılgısı dolaşır sözlerde, gizemli bir baykuş masalı vardır, bahar esintileri sessiz tilkiler gibi geçer otlardan, korkunç çekirge sürülerinin talanları korkutur, alışkanlıklarının alçak duvarları arasında tahtakuruları gibi yaşayan insanlar vardır… Birine huzur veren diğerini sadece rahatsız eder;…

BEDIA-7E1

14 Tem: Aşk, bir kirpinin okudur!

İlk romanı “1473”te, Anadolu’nun kaderini belirleyen bir savaşa çeviriyor kaleminin ucunu Bedia Ceylan Güzelce. Osmanlılarla Akkoyunluların, Türklerle Türklerin, Müslüman’la Müslüman’ın, Fatih Sultan Mehmet ile Uzun Hasan’ın Otlukbeli’nde birbirine kılıç salladığı meydan muharebesine. Bunu yaparken resmi tarihin her tür dayatmasına karşı duruyor. Taraf tutmayan ama “Otlukbeli Savaşı’nı Osmanlılar değil de Akkoyunlular kazansaydı ne olurdu, nasıl bir Anadolu ve ‘bugün’ şekillenirdi?” sorusunu soran/sorduran bir yapıda kuruyor olay örgüsünü. “1473”, savaşların sayılar, sıfatlar, zaferler üstünden anlatıldığı bir dünyanın parçası olmayı reddedip insana, hayvana…

16 Haz: Sözlük.27

D DAR SOKAK: Sarsıcı bir sevda öyküsünün etkileyici bir karakteri olarak çıkar karşımıza kentin doğusundaki daracık sokak. Her şeyin çok çabuk eskidiği bir çağda akasyaları savunan, güz yapraklarını sevdalıların üstüne döken dar sokak. İncinmiş bir sevdanın ağızda bıraktığı acıdan uzak, tepeden tırnağa giyindikleri sevdayla taşlarına basmaya gelen kumruları dört mevsim ağırlayan sokak. Daracık bir sokağa evreni, sıcağıyla soğuğuyla, karıyla yağmuruyla mevsimleri, sevdadan siteme, umuttan adanmışlığa nice duygusuyla insanlığı sığdıran bir öyküdür bu. Anlatıcı/kocası/annesi/delikanlı/kız akasyaların gölgesindedir; evdedir, dışarıdadır, içeridedir, özgürdür, tutukludur,…

16 Haz: Bir Kerim İnal Polisiyesi: Düzenli Aşk

Girişi tekrar edeyim. O zamanlar yazı başlığı Poli-Siyah Aşklar olan metinlerin yazarı Kerim İnal kimdir?Kerim İnal, 1998-1999 yılları arasında kısa süreliğine altzine’de boy göstermiş bir yazar. Aslında benim polisiye ve parodi merakımın bir sonucu. Bu iki yıllık maceradan sonra sessizce kayboldu ortadan. Yıllar sonra, 2007 tarihli KARBON KOPYA adlı kitabımda “Becerikli Bay Kerim İnal” öyküsünde tekrar çıktı ortaya. Hepsi bu. Geçenlerde arşiv dosyalarının içinde Kerim İnal’ın, altzine’de yayımlanmış birkaç metnini buldum ve Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. İşte, noktasına virgülüne…

Kiki-de-Montparnasse

09 Haz: Kiki: Bir neslin ilham kaynağı

Paris, 6 Temmuz 1923. Mathurins Sokağı 40 numaradaki Théâtre Michel. Bir akımın sonlandığı, son Dadaist gösterinin gerçekleşeceği, Dadaistler ve gelecekteki gerçeküstücülerin kopuşunun yaşanacağı “Le Cœur à barbe” gecesi. Başrollerden biri, 1918 Dada Manifestosu’nda “Tüm düzenlere karşıyım, en kabul edilebilir düzen, ilke olarak hiçbir düzene sahip olmamaktır,” diyen Tristan Tzara’nın. Polis baskınıyla sonuçlanacak yumruk yumruğa kavganın diğer aktörleri Paul Eluard, Robert Desnos, Andre Breton, Benjamin Péret. Localardan birinde aynı gece ilk filmi (Retour á la Raison – Akla Dönüş) gösterilecek olan…

09 Haz: Bir Kerim İnal Polisiyesi: Sıkı Dostlar

Girişi tekrar edeyim. O zamanlar yazı başlığı Poli-Siyah Aşklar olan metinlerin yazarı Kerim İnal kimdir?Kerim İnal, 1998-1999 yılları arasında kısa süreliğine altzine’de boy göstermiş bir yazar. Aslında benim polisiye ve parodi merakımın bir sonucu. Bu iki yıllık maceradan sonra sessizce kayboldu ortadan. Yıllar sonra, 2007 tarihli KARBON KOPYA adlı kitabımda “Becerikli Bay Kerim İnal” öyküsünde tekrar çıktı ortaya. Hepsi bu. Geçenlerde arşiv dosyalarının içinde Kerim İnal’ın, altzine’de yayımlanmış birkaç metnini buldum ve Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. İşte, noktasına virgülüne…