26 Ekim 2013. İstiklal Caddesi’nin en şık ve iyi kitapçılarından birindeyim. Robinson Crusoe 389. Hem Aile Çay Bahçesi’nin ilk imza günü, hem de yalnız bırakmayıp gelebilen dostlarla buluşma. Bir süredir ekonomik sıkıntılarla, piyasanın vahşetiyle ve özellikle kira meselesiyle uğraşıp ayakta durmaya çalışan Robinson’a destek aynı zamanda. İmza günü süresince kitapçıya girip çıkanların, bu meseleye sahipleneceğine, sadece imza günleri dışında da kitapçısını yalnız bırakmayacağına duyulan inanç. Beyoğlu’nda kiralar için böylesi “emsal bedeller” gösterildikçe, arkasında büyük sermaye grupları, çok uluslu şirketler ya da…
Haber Takibi
Daha giriş metninden itibaren sağlam döktürüyor Express. Ne de olsa Enternasyonal Şalala. Haziran-Temmuz 2013 tarihiyle çıkardıkları Özel Sayı, kısa sürede ikinci baskısını yaptı bile. Ama yetmez, mücadeleye devam. Her sayfasını, sütununu ve kenar süsünü Gezi Direnişi’ne ayıran Express, İstanbul’dan Erzincan’a, Eskişehir’den Tarsus’a, Berlin’den Londra’ya, Buenos Aires’ten San Fransisco’ya öyle bir devri-i aleme çıkarıyor ki okurunu, gerçekten de “Heryer Taksim, Heryer Direniş” oluyor bir anda. En büyük mahareti de meseleyi üstten bakan analizlerle değil, sahadan tanıklıklarla sayfalarına taşıması. Farklı hareketlerin, direnişin farklı…
Kısa filmlerin, yeni yönetmenlerin, yeni bakış açılarının önünü açmak, tanınırlıklarını sağlamak, üretimi artırmak için kendi halinde bir öneridir. Türkiye’de çekilen kısa filmlerin izleyiciye ulaşamaması çoğu zaman dertlendiğim bir konu. Elbette bu filmlerin popülerlik çarkının içinde ezilmesinden söz etmiyorum. Ayrıca çok değerli kısa film festivallerinin, yarışmalarının, özel gösterimin olduğunu, bazı üniversitelerin bu konuya gereken değeri verdiğini de biliyorum. Ama yine de yıl içinde izlediğim kısa filmlerin daha geniş bir izleyici beğenisine ulaşamaması, o filmleri yapanların adlarının anılmaması canımı sıkıyor. Geçenlerde twitter’da…
Başlık ve yazı Radikal’den alınma. Ama içeriği bana dokunduğu ve ilginç bir durum olduğu için paylaşıyorum. İlginç olan kısmı şu: Konu ile ilgili olarak ne söyleşiyi yapan Burcu Aktaş’a, ne ne de bana bir geri dönüş oldu. Ayrıca benim, Burcu Aktaş’ın ya da Radikal’in adı referans olarak verilmemiş. Neyse sözü uzatmayayım ve haberi paylaşayım, hikaye kendini anlatıyor. Lisans Yerleştirme Sınavı’nda Türk Dili ve Edebiyatı Testi’nin on yedinci sorusu bize bir yerden tanıdık geldi. Nereden mi? Tabii ki Radikal Kitap’tan! Bundan…
İşin ilginç yanlarından biri “dış mihraklar” söyleminin dolaşıma sokulmuş olması. Milliyetçilik üstünden bir tutkala ihtiyaç duyulduğu zamanların bu değişmez ve güçlü söylemi, kapalı politikaların sıklıkla diline pelesenk olur. Üstelik sözü edilen “dış mihraklar” çoğunlukla homojen bir yapıyı, kristalize olmuş bir ideolojiyi temsil etmez. Karanlık odalarda buluşan, yüzünden kötülük akan, takım elbiseli, asker kıyafetli bir takım insanlar resmedilir zihinlerde. Üçüncü sınıf bir Hollywwod aksiyonunun klişelerle dolu diyaloglarıdır senaryoda yazanlar. Zaten istenen bir nokta atışı yapmak değil, çok daha büyük ve belirsiz bir…
Bu süreçte konuşulması gereken konulardan biri de “Kent Müzesi”. Konuyla ilgili önemli bir yazı Adalar Müzesi Küratörü Deniz Koç’tan geldi. Paylaşıyorum. Ayrıca bu noktada Deniz Koç’tan bir güncelleme yazısı beklediğimi de söylemeliyim. Çünkü bu noktada örneğin Haydarpaşa konusunda bilgilendirilmeye ihtiyacımız var. Kişisel olarak Haydarpaşa’nın bir kent müzesi olabileceği yönündeki düşüncemi paylaşıyorum; ama bu görüşün karşılığı var mıdır yok mudur, bilemem. İşte bu nedenle konunun uzmanlarına daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreç. Kent müzesi de nedir? İstanbul’da bir kent…
20 Haziran 2013 tarihinde Radikal Gazetesi Kitap Eki’nin blog sayfası için yazılmış bir yazı… Bir anda, kimseye sormadan, hesapsızca gidip o ağaca sarılan gencin cesareti. Büyük resim arayanların bakması gereken o cesaret. Ama öncelikli soru şu: Gezi Parkı kimin? Sürekli olarak ekonomik zarardan söz eden, esnaf kan ağlıyor ezberini tekrar eden ve anlayışlı bir ağabey ifadesiyle “250 bin insanın yaşadığı, 1 milyondan fazla günlük insan sirkülasyonu olan Beyoğlu’nun yaşam kanallarını tıkayan barikatları kaldıralım. Herkesten ‘orantılı empati’ bekliyorum,” diyen Beyoğlu Belediyesi…
O esnada başka bir yerde değil. O esnada tam burada. Gezi Park’ında. Tarihe not düşmek için. Eğer tarih denen o kirli küfenin bunu taşıyacak hali kaldıysa.
Geçenlerde bir gazetenin haftasonu eki için aradığını söyleyen muhabir, küçük bir soruşturma hazırladıklarını anlattı önce. Konu seslendirme ile ilgili olduğu için beni de aramak istediklerini açıkladı. “Seslendirmeler için yapılan çeviriler ve kullanılan Türkçe hakkında bir dosya,” dedi, “sizce bu çeviriler Türkçeye zarar veriyor mu?” Sesinden genç olduğu anlaşılan muhabirin ne demek istediğini biliyordum; yıllardır konuşulan konudur. Özellikle İngilizce’den birebir yapılan kimi çevirilerin yıllar içinde “korkarım, sanırım, lanet olsun,” gibi kelimeleri -hatta bunlara kalıp demek gerekiyor- gündelik konuşmaya soktuğu, falan filan……
İnternet üstünde çokça dizi film ve sinema filmi izlenebilen site olduğu bilinen bir gerçek. Biri kapansa ya da kapatılsa bir diğeri devreye giriyor. Türkiye’de ulusal kanallarda, dijital platformlarda yayınlanmayan çoğu diziyi meraklıları bu sitelerden sezonlar boyu takip ediyor. Altyazılı olarak izlenebilen dizilerde siteler hem zamana karşı, hem birbirleriyle yarışıyor. Ama iş bu kadarla da kalmıyor. Daha yeni vizyon görmüş, hatta vizyon görmemiş kimi diziler Türkçe seslendirilmiş olarak bu sitelerde yerlerini alıyorlar.Yanlış anlaşılmasın; sinemaya Türkçe olarak girmemiş, DVD için seslendirilmiş filmlerden…