Hrant Dink

HRANT-7E1

19 Oca: İyi değiliz Ahparig!

Hrant Dink katledildi. Tam 11 yıl önce, bugün. Saat 3’te, gündüz. Şehrin orta yerinde, içimizde. Karin Karakaşlı şöyle demiş Evrensel’e: “Öfke ve kayıp hissi içimi kemirirken, akıl sağlığını tehdit eden bu son dönem gerçeklerine karşı direnmeyi yine ve hep onun bıraktığı hazine sandığı birikimden biliyorum. Her zamankinden de çok hissederek varlığını. Bütün yok edişlere inat.” Yine aynı evrensel haberinde Yetvart Danzikyan “Hrant’ın yokluğunu Türkiye’ye sormak lazım diye düşünüyorum,” diyor ve ekliyor: “Hrant’ın söylediklerine bakarsak, sözleri Türkiye’nin bu durumdan çıkışı için…

Karin_Karakasli

06 Mar: Üşür Ölümü Tadanlar

Karin Karakaşlı’nın öykülerini, sadece içerikleri açısından değerlendirmenin/konuşmanın  yanlış olacağını düşünüyorum. Elbette yakıcı ve kahredici bir dünyanın dinamikleri var karşımızda, bunun dışında cümleler kurmamız mümkün değil. (Kahredici sözü tam isabet, kahroluyor herkes.) Ancak, bu duygusal yoğunluğun, Karakaşlı’nın dil-anlatıcı-zaman-mekan kullanımındaki maharetini ikinci planda algılamamıza izin vermemeliyiz. Karin Karakaşlı bir dil ustası. Çokça kullanılan “mücevherci titizliği” benzetmesini yapmayacağım bu konuda. Çünkü “bir doktor kararlılığıyla” yatırıyor dili, edebiyatın ameliyat masasına. Bilinen sorudur; mesleği doktorluk olan devrimci, faşist cuntanın önde gelen ismi ölüm-kalım halinde ameliyat…

HRANT-7E1

19 Oca: Karin Karakaşlı: “Bu adaletsizlikle yaşamak hepimize haramdır!”

Bugün Agos gazetesi önünde toplanan onbinlerce kişiye seslenen Karin Karakaşlı’nın konuşmasının tam metni. 19 Ocak bir anma günü değil. Hiçbir zaman da olmadı. Zaten bu topraklarda ayrı ayrı yaşatılmış ne kadar acı varsa, hiçbirinin anma günü olmadı. Herkes acısının yaşatıldığı o tarih geldiğinde, kendince, bir başına kahroldu. Sonra 23 Ocak günü geldi. Bundan beş yıl önceydi. ‘Türklüğü tahkir ve tezyif’ten mahkûm edilen, Türk düşmanı ilan edilen bir Ermeni gazetecinin cenazesi hepimizi buluşturdu. Çünkü Hrant Dink bu ülkenin bütün acılarının dermanına…

16 Eyl: Hrant’ın Arkadaşlarından Başbakan’a Mektup!

Sayın Başbakan, Arkadaşımız Hrant Dink’i öldürdüler. Beşinci yılına yaklaşan adalet arayışımız kadük kalmıştır. Dilekçe verdiğimiz topyekün devlet, kendini katile yakın gördü. Zaten; katil, polis, bayrak ve muzaffer gülümseme kahramanlık posterinde poz vermişti. Bir türlü ilamını malum edemediğiniz o kalabalık güruh, elbirliği ile kıstırmışlar, hain pusuda kurşun sıkmışlar, kaçmışlar, saklanmışlardı. Şikâyetçiyiz. “Adalet, namus sözümdür” diye ölü evinde ant içtiğiniz halde, Hrant Dink’i işaret parmağıyla gösterip “Bunu” diyen yardımcınızı “Meclis Başkanı”, resmi makamda adamları resmen, “Yakarız canını bak” diyen valinizi vekil, emanet…

24 Oca: 24 Ocak: Bir Pazar Günü

Kar. Beyaz. Fırtına. Soğuk. Pazar gazeteleri, her zamanki gibi yaşamı hafifletmek istiyor. Başaramıyorlar. Kar darbe senaryolarının üstünü örtmüyor. Fırtına istese de solu uyandıramıyor, gerçek sola savuramıyor. Soğuk can alıyor. Üstelik gün Şakir Eczacıbaşı’nın ölüm haberiyle başlıyor. Gerçek bir kültür insanı, bir kuşağın erdemli duruşunu da yanında götürüyor sanki. 24 Ocak 1993’ün, Uğur Mumcu’nun öldürülüşünün üstünden 17 yıl geçmiş. O büyük yürüyüşü hatırlıyorum, on binlerin öfkesini, acısını. “Yiğidim aslanım, burada yatıyor,” derken nasıl da ağladığımızı. Daha beş gün önce aynı şarkıda,…

Hrant-bukose

19 Oca: Hrant için: “Bu Köşedeki Adam”

Üç yıl oldu. Avrupa’nın Kültür Başkenti olmanın patlangaçlı mutluluğunu yaşayan bu şehirde, üç yıl önce, göz göre göre bir cinayet işlendi. Planlayanı, tetiği çekeni, destekçileri, alkışlayanları belli bir cinayet. 19 Ocak 2007’de bu şehir, bu ülke bir evladını yere düşürdü. Linç kültürünün karanlık özneleri sorulan soruları duymadı, cevaplamadı. Cevaplamıyor. Yok edilişiyle, yokluğuyla, bize cesareti tekrar hatırlatan kardeşimiz, korunaklı evlerimizdeki ürkek yaşamlarımızdan çıkaracak bizi bugün ve onu hatırlamak, sormaya-sorgulamaya devam etmek için yine Agos Gazetesinin önünde olacağız. Hrant Dink’le hiç tanışmadım,…