40 yıl konserine başlarken şöyle demiş Bülent Ortaçgil: “Böyle bir gece için iki ihtimal var, ya duygusallaşacağız ya da felekten bir gece çalacağız. Ben ikincisini tercih ediyorum.” O konseri, yani 40.yıl konserini Fil Uçuşu’nda yazmışım. 2010 yılında. Dileyen o yazıya ve o konserde sahnede kimler olduğuna, neler yaşandığına buradan göz atabilir. Zaman akıp gitti. O konserden bu yana geçen 12 yılda öyle çok şey oldu ki; ne yazık ki çoğu da üzüntü hanemize yazdığımız şeyler. Hayatımızın muhasebe defterinde hep sol sayfalar…
Jehan Barbur
Yedinci solo albümü, dördüncü kitabı ve yolda olan yeni kitabıyla Türkiye’nin en üretken insanlarından biriyleydik Noktalı Virgül’de. Yeniden Jehan Barbur. Ürkerek dinlediğimiz türklerle başlayıp Tomris Uyar’ı selamlayarak kapattığımız sohbetimiz için buraya bekleriz. YK: Jehan hoş geldin. Kişisel tarihimizin yedinci sohbet çekimi yedinci solo albüme denk geldi. Ben sana bu kadar üretken olduğun için teşekkür ederim. ‘Ürkerek Söylerim’. 200 kadar türkü dinlediğin, incelediğin bir albüm süreci. O seçim sürecini biraz anlatır mısın? JB: Önce sosyal medyada herkese sordum, benden ne duymak…
• Güne Jehan Barbur’un “Hayat” albümünü dinleyerek başladım. Güne noktayı da Melis Danişmend’in “daha az renk” albümünü dinleyerek koyacağım. Melis, Gece Gündüz’ün canlı yayın konuğuydu. Programa girmeden uzun uzun konuşma fırsatımız oldu. Sohbet iyi geldi. (Soyadını yanlış telaffuz edermişim bunca zamandır. Yayın sırasında doğrusunu söyledi, “a” harfinin uzatılması gerekiyor.) Her iki isim de, hem Jehan hem de Melis, kendi şarkılarını yazan, hikâye anlatıcıları. Jehan’ın içe dönük anlatımına karşın Melis öfkeden ve gerilimden besleniyor. Her iki albümü de daha derinlemesine dinlemeli….