Italo Calvino’nun Seçme Mektuplar’ı, aydın olmanın netlik ayarını yapıyor. “Yazmak her zaman faydalı bir şeydir. Yanlış şeyler yazarsan (ve tabii bunu fark edersen) o hatalardan sakınmayı öğrenirsin. Güzel şeyler yazarsan, bunlar daima güzel kalır ve onları bugün ya da beş yıl sonra yayımlaman fark etmez.” Bu satırlar Italo Calvino’nun, 19 Ocak 1947’de Marcello Venturi’ye yazdığı mektuptan. O gün için, 24 yaşındaki genç bir yazarın romantik cümleleri olarak okunabilir. Ama bugünden bakınca, 62 yıllık yaşamının tümünü inandığı değerlere adayan bir büyük…
Mektup
Erdal Abi, Tanıştığımız günü çok net hatırlıyorum. Seni ilk gördüğüm gün demiyorum ama, tanıştığımız gün diyorum. Hani elinde şipşak bir fotoğraf makinasıyla odaya dalıp “Bak bana bakayım,” dediğin o gün. Tuhaftır, yüzümdeki şaşkın ifadeyi yakalamak için söylediğin o söz, bizim abi-kardeş ilişkimizi anlatan söz gibiydi. Aramızdan ayrıldığın 2006 yılına kadar ben hep “baktım” sana. Baktım ve görmeye, anlamaya çalıştım. Yazdıklarını tanışmamızdan önce okumuştum. Öykülerinin sokak aralarında uzun yürüyüşler yapmış, Gülünün Solduğu Akşam ile dik durmanın tanımını yazmıştım. Konuşmuştuk bunları zaten….
2008 yılında tanışan, dünya edebiyatının en önemli isimleri J. M. Coetzee ve Paul Auster‘ın mektuplaşmaları “Şimdi ve Burada”, sanattan siyasete, spordan savaşlara, ekonomiden insan ilişkilerine kadar pek çok konuyu içeriyor… Teklifin daha münzevi bir hayatı seçmiş olan Coetzee’den gelmesi ilginç. Üstelik ilk mektubu yazarak, kapıyı açan ve dostluğun tutkusal bağların açığa vurulmamış bir biçimi olarak satırlara yayılmasını sağlayan da Coetzee. Bu ilk mektuba Auster’ın alıntılarla, yorumlarla ve anılarla dolu cevabı, kitabın daha ilk sayfalarından başlayarak, iyi bildiğimizi sandığımız konularda bile,…