Satıcı, bir sarsıntıyla başlar. Yandaki arsa kazılırken, Emad ile Rana’nın oturduğu apartman temelinden sarsılır. Film boyunca etkisi ve varlığı devam edecek bir sarsıntıdır bu. Apartmanın acilen boşaltılması gerekir. Komşular panik içindedir. Rana kaygılıdır. Emad, elinden geldiğince komşulara yardım etmeye çalışır. Rana’yı yalnız bırakma uğruna, komşusunun yatalak oğlunu binadan çıkarabilmek için sırtına alır. Vicdanlı bir insandır Emad. Bütün film boyunca hesaplaşacağı vicdanını, filmin ilk sahnelerinde sırtında taşımaya başlar böylece. Asghar Farhadi imzalı Satıcı (Forushande / The Salesman), seyircisinden de vicdanıyla yüzleşmesini…
Oscar
Asghar Farhadi Antalya Film Forumu kapsamında Antalya’daydı. Alin Taşçıyan’ın moderatörlüğünde gerçekleşen Ustalık Sınıfı oturumunda Ali Faurkhonde ardıl çeviri yaptı. Sözü hemen Farhadi’ye bırakıyorum… Asghar Farhadi, Antalya Film Forum Direktörü Zeynep Atakan ile birlikte… Antalya 2016 Fotoğraf: AFF 2106 Arşivi Burada olan herkese selamlarımı iletiyorum. Bu şehirde olduğum için çok mutluyum. Burada kişisel deneyimlerimi paylaşacağım. Bana göre her sinemacının kendi kendisini bulması gerekir. Her sinemacının kendi yolu vardır. Sinema türüm hakkında konuşmak istiyorum. Benim bazı filmlerimde sizi cezbeden bazı şeyler vardı…
Maryann Burk. John Gardner. Tess Gallagher. Gordon Lish. Edebiyat dünyasını uzmanlık düzeyinde takip edenler hariç, çoğu kişinin tanımadığı ya da artık hatırlamadığı isimler. Bu üç ismi aynı cümlede buluşturan ismi, hepimiz gayet iyi tanıyoruz ama: Raymond Carver. Bu yılın Oscar galibi filmi Birdman edebiyatseverler için özel bir anlam taşıyordu. Hani şu Raymond Carver’ın mezar taşındaki dizelerin perdeye yansımasıyla başlayan film. “Peki elde ettin mi bu hayattan istediklerini yine de/ Ettim./ Peki ne istemiştin?/ Sevilen biri oldum diyebilmek,/ sevildiğimi hissedebilmek yeryüzünde.”…
Altın Küre Ödülleri sahiplerini bulacak. Aslında bir süre önce başladı ama bu ödüllerle birlikte “ödül mevsimi konuşmaları” da başlamış olacak. Oscar’ların verileceği geceye herkes donanımlı bir şekilde ulaşacak. Sektörün acar oyuncuları, bu süre içinde hangi filmleri konuşmamız gerektiğine çoktan karar vermiş olacak. İnsanlar “Ben şu filmciyim, ben bu filmciyim,” diye ikiye ayrılacak. Yarış heyecanı herkesin damarlarına zerk edilecek. Adı anılan filmlerin dışında bir yıllık üretimden geriye bir şey kalmamış gibi davranılacak. Falan filan… Paragrafı uzatmak olası. Ama gereksiz. Sektör dediğinizde…
Uyarı! “Yerçekimi/Gravity” filmini henüz izlememiş olanların dikkatine; bu yazı filmle ilgili ipuçları vermektedir. Sinema teknolojisinde yeni bir zirve. Yenilikçi görsel efektler. Bu efektleri daha da yoğunlaştıran bir kamera kullanımı. Hepsini “şimdi ve burada” kılan ‘üç boyut’ teknolojisi. Şimdiden Oscar’ların teknik kategorilerinde birçok adaylık olacağını söylemek mümkün. Ne de olsa Akademi üyeleri, sinema teknolojisine katkıda bulunan, inovatif olduğuna inandıkları işleri destekleyerek, gelişim yolunda ne kadar katkı sağlayıcı olduklarını göstermeyi pek severler. Üstelik bu filmde Meksikalı bir isim olarak Hollywood’da özellikle tutulan…
Oscar gecesini bir de kendi cephemizden anlatmak isterim. Gecenin Türkiye’deki canlı yayınını gerçekleştiren NTV ve benim de içinde bulunduğum Oscar sunum kadrosunun cephesinden. Bu kadronun temel taşları Tuğrul Eryılmaz ve Mehmet Açar’dan oluşuyor. Bir de kırmızı halı bölümünü yorumlamak için aramıza katılan modacılar var. (Bu yıl Zeynep Yapar ve Arzu Kaprol ile birlikte olacağız.) Ama gecenin asıl sahibi, asıl yorumcuları izleyiciler. İzleyicinin gerilimi daha kırmızı halı bölümünde başlar; gördüğü her kıyafetle ilgili bilgileri hemen ister. En ufak bir yanlış bilgide,…
Öncelikle 10 Ocak günü yapılan adayların açıklanması törenine gidelim. Bu törende 1972 yılından beri ilk kez asıl törenin sunucusunu gördük. (1972’de de ödül töreninin ev sahipliğini yapmış olan Charlton Heston tarafından açıklanmış adaylar.) Bu yıl da adayları gecenin ev sahibi Seth MacFarlane, yanına Emma Stone’u alarak ve sıradan şakalarla bezenmiş bir sunumla açıkladı adayları. Bu sunucuların seçimine ve aday açıklama töreninde de MacFarlane’in karşımıza çıkacak olmasına, izlenme oranları üstünden bakmakta fayda var. Son on yıldır Oscar ödül töreninin izlenme oranları…
Gallery 1988, Oscar adayı dokuz film için farklı sanatçılardan farklı afiş tasarımlarını paylaşmış. Böyle sürpriz tasarımlar, özellikle grafik anlatıma özen gösterenler için yapılıyor. İnternet ortamında ilgi gördüğü bilinen afiş-plak-kitap kapağı tasarımlarının, yazık ki ticari ortamda karşılığı olmuyor pek. Hatta geçtiğimiz yıllarda, piyasaya böylesi afişlerle çıkan kimi filmlerin, ticari arenadan mutsuz ayrıldığı bilinen bir gerçek. Neyse, bizi şimdi işin ticareti ya da reklam felsefesi ilgilendirmiyor. Ben aşağıda üç afişi, tasarımcılarının adıyla paylaşıyorum. Bütün afişleri merak edenler siteye gidip bakabilirler. AŞK/AMOUR (Matt…
İKSV ekibinin ve Salon tayfasının, editörümüz Emrah Kolukısa ile müthiş uyumlu çalışması sayesinde Cumartesi programında bu hafta, New York’tan gelen bir caz dörtlüsünü ağırladık: Mostly Other People Do The Killing. Tam anlamıyla ayaklarının tozuyla geldiler programa. Hızlı bir ses provasından sonra da canlı yayında bir parçalarını seslendirdiler. Açıkçası daha önce dinlemediğim, adını duymadığım bir grup. Kökleri Bebop’a dayanan, saldırgan bir caz yapıyorlar. Enstrümanların bir arada konuşmak istemediği, cümlelerin üst üste bindiği, dağınıklık ve tedirginlik hislerini tekrar eden, sabırsız…
Romain Gary‘nin, Emile Ajar adıyla yazdığı muhteşem romanı Onca Yoksulluk Varken‘i ilk olarak yirmi yaşımda okumuşum. Gary-Ajar olayından en az romanın kendisi kadar etkilenişimi, yazarın her iki isimle yazdığı romanlara büyük bir açlıkla saldırışımı gayet net hatılrıyorum. Kitabın sonundaki Emile Ajar’ın Yaşamı ve Ölümü isimli metni defalarca okumuş, kimi noktaları referans alarak kendime yeni okuma haritaları çıkarmıştım. Sonraki yıllar boyunca, kitapsever biri, okuma önerisi istediğinde aklıma ilk anda gelen kitaplardan biri olmuştur bu kitap. Elbette bu tutukuda, Vivet Kanetti‘nin mahir…