“Günlerin Köpüğü”nü 1984 yılında okumuştum. On altı yaşımdaydım. Heyecanlı ve aşıktım. Kitabın büyük bir bölümünü Kuğulu Park’ın banklarında okuyup bitirmiştim. Bildiğim bir okuma deneyiminin sunduğundan çok farklı sayfalar vardı karşımda. Farklı bir dünya. Ama o özel dünyanın, yeni kelimelerin, farklı anlatımların, özgür zaman-mekan anlayışının içinde öyle bir aşk hikayesi duruyordu ki karşımda bitmeyen bir coşkuyla, ezberlemek istercesine okumuş, sonrasında da yorulmaz bir Boris Vian takipçisi haline gelmiştim. Boris Vian edebiyatının önemli bir yeri vardır hayatımda. Türkçeye çevrilmiş bütün eserlerini defalrca okudum….
Sinema
Alessandro Baricco sevdiğim bir yazardır. Tanışmam sinema sayesinde olmuştu. Tim Roth’un nefis oyunculuğuyla Bindokuzyüz‘ü izlediğimde yazarın hayal dünyasına da hayran olmuştum. Bu filme esin kaynağı olan kitabı okumamla bu hayranlık daha da güçlenmişti. Çünkü sadece hayal dünyasının çekiciliğinden ibaret yazarlardan değildi Alessandro Baricco. Dili ve kurguyu maharetle kullanan, ekonomik bir anlatının içinde akılda kalıcı sahneler yaratamayı başaran bir ustaydı. Baricco’nun son romanı Mr.Gwyn uzun süre elimde dolaştı durdu. Nedendir bilmem, iki üç bölüm okuduktan sonra duruyor, yeniden dönebilmek için baştan…
Aşağıda okuyacağınız yazı “Lanterno Magico” isimli sinema fanzininin 2005 yılının Kasım ayında yayımlanan ve seksenleri mercek altına alan altıncı sayısında yer almıştır. Eylül rüzgarıyla bilinmeze savrulmaya başladığımız yıllardı. İşin garibi bütün o bilinmezliğin önünün/ardının güzel olduğu, olacağı söylendi bize. Baştan biliyorduk öyle olmadığını, olmadı da zaten. Kendimize bir araç yapıp geleceğe yolculuk etmek belki bizi kurtarırdı; geleceğe gitmek isterken geçmişe düşmek bile iyiydi açıkçası; umutsuzluktan iyidir her şey. DeLorean bulamayacağımıza göre Murat 131’den bir araç yapabilir, akı kapasitörünü yapmasak da…
Oscar gecesini bir de kendi cephemizden anlatmak isterim. Gecenin Türkiye’deki canlı yayınını gerçekleştiren NTV ve benim de içinde bulunduğum Oscar sunum kadrosunun cephesinden. Bu kadronun temel taşları Tuğrul Eryılmaz ve Mehmet Açar’dan oluşuyor. Bir de kırmızı halı bölümünü yorumlamak için aramıza katılan modacılar var. (Bu yıl Zeynep Yapar ve Arzu Kaprol ile birlikte olacağız.) Ama gecenin asıl sahibi, asıl yorumcuları izleyiciler. İzleyicinin gerilimi daha kırmızı halı bölümünde başlar; gördüğü her kıyafetle ilgili bilgileri hemen ister. En ufak bir yanlış bilgide,…
Öncelikle 10 Ocak günü yapılan adayların açıklanması törenine gidelim. Bu törende 1972 yılından beri ilk kez asıl törenin sunucusunu gördük. (1972’de de ödül töreninin ev sahipliğini yapmış olan Charlton Heston tarafından açıklanmış adaylar.) Bu yıl da adayları gecenin ev sahibi Seth MacFarlane, yanına Emma Stone’u alarak ve sıradan şakalarla bezenmiş bir sunumla açıkladı adayları. Bu sunucuların seçimine ve aday açıklama töreninde de MacFarlane’in karşımıza çıkacak olmasına, izlenme oranları üstünden bakmakta fayda var. Son on yıldır Oscar ödül töreninin izlenme oranları…
Gallery 1988, Oscar adayı dokuz film için farklı sanatçılardan farklı afiş tasarımlarını paylaşmış. Böyle sürpriz tasarımlar, özellikle grafik anlatıma özen gösterenler için yapılıyor. İnternet ortamında ilgi gördüğü bilinen afiş-plak-kitap kapağı tasarımlarının, yazık ki ticari ortamda karşılığı olmuyor pek. Hatta geçtiğimiz yıllarda, piyasaya böylesi afişlerle çıkan kimi filmlerin, ticari arenadan mutsuz ayrıldığı bilinen bir gerçek. Neyse, bizi şimdi işin ticareti ya da reklam felsefesi ilgilendirmiyor. Ben aşağıda üç afişi, tasarımcılarının adıyla paylaşıyorum. Bütün afişleri merak edenler siteye gidip bakabilirler. AŞK/AMOUR (Matt…
Room 237, Cannes ve Sundance gibi hatırı sayılır festivallerde izleyici karşısına çıkmış bir belgesel. Rodney Ascher tarafından yönetilen belgesel, ilginç bir düşüncenin peşinden koşuyor. Stanley Kubrick‘in muhteşem Stephen King uyarlaması “The Shining”in içine yerleştirdiği düşünülen “gizli anlam”ları bir bir açığa çıkarma iddiası, bu ilginç düşüncenin temelinde yatıyor. Kubrick’in uyarlaması 1980’den bu yana çokça tartışmaya, incelemeye ve teori üretimine yol açmış durumda zaten. Ascher da belgeselinin dokuz bölümünün her birinde, gizli anlamların ve alt-anlamlar içeren unsurların üzerinde duruyormuş. “The Shining”i hem…
1953 doğumlu Fransız yazar, senarist ve karikatürist Jean Teulé’nin, İsmail Yerguz çevirisiyle Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan İntihar Dükkânı (Le Magasin de Suicides) adlı kitabı üstüne yazdığım yazıyı daha önce Fil Uçuşu‘nda paylaşmıştım. O yazıda romanın Patrice Leconte tarafından yapılan animasyon uyarlamasını merakla beklediğimi şu satırlarla ifade etmiştim: “Film yapım aşamasındaki kimi sorunlar yüzünden bir erteleme yaşadı ama fragman görüntüleri, dinamik, dünyası özel, dili farklı ve eğlenceli bir animasyon izleyeceğimizi fısıldıyor bize.” Sonunda İfİstanbul sayesinde filmi izleyebildim. Ancak ne yazık ki,…
İKSV ekibinin ve Salon tayfasının, editörümüz Emrah Kolukısa ile müthiş uyumlu çalışması sayesinde Cumartesi programında bu hafta, New York’tan gelen bir caz dörtlüsünü ağırladık: Mostly Other People Do The Killing. Tam anlamıyla ayaklarının tozuyla geldiler programa. Hızlı bir ses provasından sonra da canlı yayında bir parçalarını seslendirdiler. Açıkçası daha önce dinlemediğim, adını duymadığım bir grup. Kökleri Bebop’a dayanan, saldırgan bir caz yapıyorlar. Enstrümanların bir arada konuşmak istemediği, cümlelerin üst üste bindiği, dağınıklık ve tedirginlik hislerini tekrar eden, sabırsız…
Sinemayı başlı başına bir felsefi alan, bir düşünme çabası olarak gören Daniel Frampton, kitabında sinemayı yeni bir tarzda anlamak gerektiğini vurguluyor. Son sözü başta söyleyelim; sinemanın paylaşımı ve sinemayı izleme pratiği açısından yeniden konuşulma, tartışılma zamanı gelmedi mi? Yeni teknolojilerin, giderek akıllı telefonların avuç içi kadar ekran alanına hapsetmeye başladığı sinema üretiminde, izleyicinin dinamiklerini yeniden tanımlamak gerekmiyor mu? Filmin kendisinin yeterli olmadığı, ekstralarla daha ‘geveze’ bir sanatsal ürüne gereksinim duyulduğu zamanların ‘sinemayı anlama’ dinamikleri nasıl belirlenecek? Metis Yayınları etiketi ve…