Tiyatro

24 Mar: Siyasetçiler sanatçıların arkasında oturduğunda

“Siyasetçiler, sanatçıların arkasında oturmayı öğrendiğinde daha iyi bir ülke olacağız.” Ankara Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen söyledi bu sözleri. 6. Sadri Alışık Anadolu Tiyatro Oyuncu Ödülleri törenindeki kısa konuşmasından akılda kalıcı bir cümleydi bu. Taşdelen, yılların usta oyuncusu Gülgün Kutlu’ya Onur Ödülü vermek için sahneye geldi. Ödülü vermeden önce törenlerin o çok bildik siyasetçi konuşmalarından birini yapmadı. Onur Ödülü vereceği Gülgün Kutlu’yu ve törene onu alkışlamak için gelenleri bekletmedi. Gülgün Kutlu’nun duygu yüklü konuşmasından sonra biraz da zorla mikrofon başına…

IMG_7388

29 Eki: Tiyatromuzun Caniko’su

Dikmen Gürün’ün “Tiyatro Benim Hayatım – Yıldız Kenter’in Hayat Hikayesi” kitabı için söylenecek çok şey var. Ama öncelikle Gürün’ün seçtiği anlatım yöntemini alkışlamak gerekiyor. Biyografik bir metinde, anlatılan kişiyle yazarın arasındaki mesafenin ayarı çok önemli. Gürün bu dengeyi öylesine incelikle kurmuş ki, ‘kuru’ bir hayranlık ya da övgü metni yazmamış, Yıldız Kenter öznesi üstünden bir tarih okuması gerçekleştirmiş. Cumhuriyet tarihinin bir kadın, bir sanatçı, bir tiyatrocu ve onu çevreleyen dünyayla paralel okumasını yapmak zihin açıcı. Okuduğumuz her sahne, her bilgi,…

Albert-Camus-smoking-on-a-008

24 Nis: Camus’yle yürümek…

Öldüğünde cebinden bir tren bileti çıkmış. Nedendir bilinmez yolculuğunu o biletle değil de arkadaşının arabasıyla yapmayı seçmiş. Belki de kırk altıyı bitirip kırk yedi yaşına bastığı o günlerde, “En saçma ölüm şekli bir araba kazasında ölmektir,” sözünün peşinden gitmek istemiştir. Yayımcısı ve yakın dostu Michel Gallimard’ın kullandığı Facel Vega marka otomobilin bir ağaca çarpmasıyla bitmiş doludizgin bir hayat. 6 Ocak 1960 tarihli France Soir haberi “Yol düz, kuru, ıssızdı. Kader böyleymiş,” başlığıyla vermiş. Dünya Albert Camus’ye böyle veda etmiş. İşte…

Unknown

18 Mar: Tuğrul Tülek: Teldeki Adam

Cem Yılmaz’ın son filmi “Pek Yakında”nın DVD’si çıkmış. Aldım, izledim. Ama yazı bu filmle ilgili değil. Filmdeki bir oyuncudan söz etmek istiyorum; Tuğrul Tülek. Cem Yılmaz’ın bildik-tanıdık kadrosunun dışında bir oyuncu Tuğrul Tülek. Ama filmde yer aldığı sahnelere öyle etkili bir dokunuşu var ki, senaryo gereği “sihirli” olan rolünü, benzersiz bir şekilde gerçek kılıyor. M.Caner Alper-Mehmet Binay imzalı “Çekmeceler”de de, Tülek filmin bir bölümünü avcunun içine alıyor ve izleyenleri ‘deyim yerindeyse’ duvara çakıyor. Ece Dizdar’la ‘paslaştıkları’ sahne filmin hafızalara kazınan…

wst11_smashed_088

25 Oca: Dünya sirkinde havada elma çevirmek!

Çocukluğumdan beri jonglörleri ilgi ve gıptayla izlerim. Hadi daha net olayım; kıskanırım. Bir dönem üç top çevirmeyi denedim. Ortalama bir başarı elde ettim ama istikrarlı davranamadım. Yıllardır Edinburhg Tiyatro Festivali’nin listesinde yer alan Gundini Juggling‘in İstanbul’a geleceğini öğrendiğimde heyecanlanma nedenlerimden biri buydu yani. Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi Drama Sahnesi’ndeki gösterinin tanıtımında da vurgu jonglörlük üstüneydi: “9 jonglör, 80 elma ve 4 tabak takımı ile bir saatlik eğlence” Hemen söylemeliyim ki “Smashed” bunlardan çok daha fazlası. Sean Gandini ve Kati…

gizem-erdem_3019220233

28 Ara: Gizem Erdem: Şimdiki Zaman Hoyratlığından Uzakta…

Tuhaf çağrışımlar oluyor bazen. İyidir. 2012 tarihli “Led Zeppelin / Kennedy Center Honors” videosunu izleyip duygulandığım anlarda böyle bir çağrışım oldu. Konserin son şarkısı elbette ‘Stairway to Heaven”. Seksenli yıllarda kalbimizi alan gruplardan Heart, yani Nancy ve Ann Wilson sahnede. Davulda Bonzo’nun oğlu Jason Bonham oturuyor. Hem müthiş çalıyor hem de duyguları bedeninden fışkırıyor. Başında babasının alamet-i farikalarından olan o melon şapka var. Robert Plant, Jimmy Page ve John Paul Jones, her bir notayı hisseserek dinliyorlar. Plant’in gözü yaşarıyor bir…

images

18 Ara: Tiyatroadam kararlı yürüyor: 5.Frank

Geçen yıl Berlin Schaubühne’de David Gieselmann’ın yazdığı ve Marius Von Mayenburg’un sahnelediği “The Pigeons” isimli oyunu izlerken iki şeyi sıklıkla düşünmüştüm. Günümüz tiyatrosunda grotesk nerede duruyor ve bugünün dünyası ile dünün anlatısını buluşturmanın yolları nelerdir? İlk bakışta pek görkemli gibi görünen ama aslında pek sıradan iki soru. Biliyorum. Oyunu izlerken bunları düşünemem neden olan sadece metinden ya da sahnelenişten kaynaklanan şeyler değildi. Bugünün oyuncularının, düne ait-miş gibi duran bir kolektif sergilemeleri, vücutlarını ve yüzlerini zamansız kılmayı başarmaları ama günün sonunda…

Unknown

06 Kas: Öneriler

1.     Fazıl Say’ın ilk bestesinden bu yana solo piyano için yaptığı çalışmalar “Say Plays Say” CD’si ile dinleyicilere ulaştı. Çoğunu iyi bildiğimiz eserleri topluca dinleyebilmek için müthiş bir fırsat. İyi, temiz kayıtlar ve damıtılmış bir icra. 2.     Zorlu PSM artık prodüksiyona da el attı ve Talimhane Tiyatrosu’nun harika kadrosuyla bir araya geldi. “Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş” eğlenceli bir müzikal. Lerzan Pamir ve Mehmet Ergen’in ortaklaşa rejilerinde, altı yetenekli oyuncu/müzisyen izleyenlere şapka çıkarttırıyor. Ancak kişisel alkışlarım oyunun şarkı sözlerini Türkçeleştiren…

rote-flora-3

13 Nis: Bir Tuvalet Fırçası Olarak Sanat

Berlin’de, Schaubühne’de bir oyun izliyorum. Metnin kimi kırılma anlarında, oyunculardan biri zamanında popüler olmuş şarkılardan birini söylemeye başlıyor. Oyunun sorgulayıcı akışı içinde, o popüler şarkı, zihnimizdeki algısından başka bir anlamla çıkıyor karşımıza. Bir noktadan başka bir noktaya savruluyoruz. Ben de Berlin’den Hamburg’a savruluyorum bir anda. Hamburg’da tuhaf işler dönüyor 21 Aralık’tan bu yana. 80’li yılların ‘işgal evi’ hareketinin Hamburg ayaklarından biri olan ve 1989 yılından bu yana solcu grupların işgalinde bulunan Rote Flora Kültür Merkezi’nin boşaltılması istenince başladı her şey….

unnamed

17 Ara: “Rob’da Bul, Maya’da İzle”

Robinson Crusoe 389, kapanmamak için direnen şehir kitapçılarının sembolü haline geldi.  2013 yazının ortalarından itibaren, iyice daralan ekonomik çemberini kırmak için ses çıkaran Robinson’a özellikle yazarlardan ve okurlardan büyük bir destek geldi. İmza günleri düzenlendi hemen. Okurlar imza günlerinde hem kitapçıyı hem de yazarları yalnız bırakmadılar, kuyruklar Beyoğlu’na taştı.  Bir yandan da RobKart uygulaması başladı. Dünyanın önde gelen kitapçılarından da benzerlerini sıklıkla gördüğümüz bir uygulama ile, isteyen istediği miktarda nakitle “dolduracağı” RobKart’ını cebine koydu. Hem nakit para akışını hem de…