Dün Sungun Babacan‘ın bu dünyaya veda ettiği haberini aldım. Bunu yazmak kolay değil. Zor, anlamsız, yakıcı…
Son birkaç yılda tiyatro dünyası çok önemli isimlerle vedalaştı. Benim ömrümün geçtiği seslendime dünyası da… Çok sevdiğim, binlerce anı biriktirdiğim, ağladığım-güldüğüm, birlikte aç kalıp birlikte para kazandığım isimler yok artık. Sezai Abi yok, Nusret Abi yok… Sezai Aydın, Nusret Çetinel olmadan nasıl yapılır? Raca’mız Haldun Boysan yok… Tarık Ünlüoğlu yok. Absürt şakaların kralı Bülent Yıldıran yok. O koca sesli, çocuk ruhlu Mete Yavaşoğlu yok. Cezmi, Cico, Hüseyin yok… Güzel gözlümüz Semra Dinçer, yıllarca birlikte kukla oynattığımız canım Meral ablam-Meral Niron, Jale abim- Jale Aylanç yok. O saç tarama hareketiyle beni hep güldüren Aykut Sözeri yok. Yine dün aldığımız acı bir haberle veda ettiğimiz, Radyo Çocuk yıllarından hocam Semih Sergen yok. İstanbul’un seslendirme ustaları da var bu yıkıcı listede; Devrim Parscan yok artık. Levent Ünsal o koca kahkahalarını atamayacak, güzeller güzeli Arzu Akın yok artık. Çocukluğum ve gençliğim Ankara stüdyolarında geçtiği için oradaki isimleri hatırlıyorum daha çok. Anılar, acılar, kahkahalar hep orada…
Ne yazık ki bazı isimleri unutmuşumdur. Çünkü liste çok uzun. Liste uzadıkça ölümler gerçekliğini yitiriyor. Bazen bir dostla karşılaşıp “O da mı yok artık,” diyoruz birbirimize. İnanması o kadar zor ki…
Bu isimlerin hepsi hepimizden bir parça götürdü. Ama Sungun Babacan başkaydı. Bambaşkaydı. Abimdi, hocamdı, yönetmenimdi, dostumdu, sırdaşımdı, derdimi anlattığım-derdimi dinleyendi, benzemek istediğimdi… Bazen de kızdığımdı, kendisine ve o benzersiz yeteneğine daha sevgi dolu olmasını, daha iyi bakmasını istediğimdi.
Macera filmlerinde birlikte konuşurduk bazen. Sungun Abi hep yakışıklı başrolü, ben de başrolün durmadan konuşan, sakar, ortalığı karıştıran arkadaşını konuşurdum. Takılırdık birbirimize, didişmeye bayılırdı zaten. “Ben bütün film kan ter içinde kalıyorum, her işi ben hallediyorum, sen iki replikle bütün alkışı topluyorsun” derdim. Gülüşürdük. “Öğlen arasına yemekleri de sen söyle o zaman, o işi de sen hallet” derdi. Ekmek arası döner yerdik, ayran içerdik birlikte. Sonra da birer sigara. Keşke hiç olmasaydı o sigara…
Dün haber kanallarından, gazetelerden aradılar. İki kelimelik bir açıklama ya da kısa bir yazı için. “Yapamam” dedim. O anda yapabilecek durumda değildim. Ağlıyordum. Ama kendimi toparlayınca düşündüm de, onu (ve diğer bütün isimleri) yaşatacak daha çok şey yapmalıyım. Sungun Abinin doğum günü 5 Ekim. O tarih anıları güçlendirmenin başlangıcı olur belki.
Hiç kavga etmedik Sungun Abiyle, birbirimize darılmadık-kırılmadık. Beni, öz kardeşi Mutlu kadar sevdiğini bilirdim. Ben de onu ablamı sevdiğim gibi, bir abi olarak sevdim hep. Dün o haberi aldıktan sonra uzun süre kendime gelemedim. Ablamı aradım, çok acı bir çığlık oldu o haber. Dostları aradım kimse o kelimeyi söyleyemedi. Olmaz ki öyle saçma şey, Sungun Abi ölmez ki…
Onun hakkında çok daha uzun bir yazı yazacağım. Yaşadıklarımızın ne kadarını anlatabilirim bilmiyorum ama deneyeceğim. Birazdan abimi son yolculuğuna uğurlamak için yola çıkacağım. Dönüşte bir yerde mola verir, ekmek arası döner yerim Sungun Abi. Merak etme, senin ayranını çalkalamadan vermem…
Öğrettiğin her şey için teşekkür ederim. Seni hep özleyeceğim ustam.
Bizde çok teşekkür ederiz 💐ışıklar içinde uyusun, lütfen yazın ve anlatın,bizimle de paylaşın🙏🏼
Cok guzel yazmışsın Yekta.. ben de çok ağladım dun.. bu isimleri okuyunca burda tekrar ağladım cok simdi.. Sungun abinin yeri çok ayrıydı…
Ah!:(
Bir belgesel izlemiştim, yakın zamanda, belgesel çok daha önce çekilmişti ama.. Hepsi yan yana oturmuşlardı, o ezbere bildiğim seslerle hiç bilmediğim yüzleri daha önce görmemiştim iç içe. Dikkatimi veremedim konuştuklarına bir süre, ses ve yüzü kafamda birleştirmeye çalıştığımdan. Çok güzellerdi, emekleri çok kıymetli.
Elinize sağlık Yekta Bey. Yaptıklarıyla birçok seslendirme sanatçısına ilham olmuş bu büyük ustayı yaşatmak boynumuzun borcu artık.
O kadar üzüldüm ki duyduğumda… Çok erken çok erken diye… Çocukluğumdan çok değerlilerimizi yitirirken kalbimiz de hiç düzelmeyecek şekilde parçalanıyor… Işıklar yoldaşı olsun, yattığı yer incitmesin 🙏🏻🙏🏻🙏🏻
Çok içten bir yazı. Okul radyosu ile büyüdüm. Hepinizin yeri ayrı benim için. Lütfen sadece sesini duyduğumuz o dünyayı daha fazla anlatın. Başımız sağ olsun.
Ah be Sungun Ağabey, ah be. 😔
Dünyanın en iyi sesiydi kuşkusuz
Onu ve diğer bütün aramızdan ayrılan üstadları dinlemek isteyen kardeşlerimize polis akademisi 1 filmini TRT dublajı ile izlemelelerini tavsiye ederim Dünyanın en güzel dublajlanmış filmi ve tabikide mahoney i büyük üstad Sungun Babacan seslendiriyordu rahmetli Nusret çetinel sezai aydın tarık ünlüoğlu hepsi vardı o filmde
Gözlerim dolu dolu okudum, sonra yaşlar süzüldü yanaklarımdan, ailemden birini kaybetmiş gibi üzüldüm.