altzine

09 Haz: Bir Kerim İnal Polisiyesi: Sıkı Dostlar

Girişi tekrar edeyim. O zamanlar yazı başlığı Poli-Siyah Aşklar olan metinlerin yazarı Kerim İnal kimdir?Kerim İnal, 1998-1999 yılları arasında kısa süreliğine altzine’de boy göstermiş bir yazar. Aslında benim polisiye ve parodi merakımın bir sonucu. Bu iki yıllık maceradan sonra sessizce kayboldu ortadan. Yıllar sonra, 2007 tarihli KARBON KOPYA adlı kitabımda “Becerikli Bay Kerim İnal” öyküsünde tekrar çıktı ortaya. Hepsi bu. Geçenlerde arşiv dosyalarının içinde Kerim İnal’ın, altzine’de yayımlanmış birkaç metnini buldum ve Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. İşte, noktasına virgülüne…

04 Haz: Bir Kerim İnal Polisiyesi: Sinek Kaydı

Kerim İnal, 1998-1999 yılları arasında kısa süreliğine altzine’de boy göstermiş bir yazar. Aslında benim polisiye ve parodi merakımın bir sonucu. Bu iki yıllık maceradan sonra sessizce kayboldu ortadan. Yıllar sonra, 2007 tarihli KARBON KOPYA adlı kitabımda “Becerikli Bay Kerim İnal” öyküsünde tekrar çıktı ortaya. Hepsi bu. Geçenlerde arşiv dosyalarının içinde Kerim İnal’ın, altzine’de yayımlanmış birkaç metnini buldum ve Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. İşte, noktasına virgülüne dokunmadan, yıllar önceki haliyle “Bir Kerim İnal Polisiyesi”. Sinek Kaydı Tülay’ın en sevdiği şey,…

16 Oca: Sizce ne kadarı gerçek?

Tam on bir yıl önce yazdığım bir yazı. Arşivimi didiklerken buldum. altzine.net için yazmışım. (altzine.net farklı bir editoryal kadroyla yoluna devam ediyor ve bence hâlâ internet ortamının en iyi dergilerinden biri.) Noktasına virgülüne dokunmadan, Fil Uçuşu’nda paylaşmak geldi içimden. Çünkü yazı, doğrudan okura seslenen, onun yorumlarını isteyen bir yazı. Yorumları, geri bildirimleri almak, o yıllardakinden daha kolay; sanırım bu nedenle paylaşıyorum. Hem arada bir, zamanda yolculuk yapmak iyi oluyor. Yazar, Hırsız, İnternet ve altzine Evime hırsız girdi. Hem de ben…

07 Oca: Anı Kutusu

giriş “Anılarımı sakladığım bir kutum var. Nasıl bir kutu mu? Bir kutu işte, belki biraz sıradan. Ama anılarımı saklıyor, beni saklıyor. Neler mi var içinde? Dedim ya; anılarım! Keyifli bir günde yenen bir yemeğin hesap pusulası, eski bir sevgiliyle gidilmiş bir filmin yırtık bileti, yalnız bir tatilin mühürü bir deniz kabuğu, bir kalem, bir fotoğraf… Anılarım işte! Yoksa senin bir anı kutun yok mu?” gelişme Böyle dedi bir dost. Benim bir anı kutum yoktu. “Olsaydı neler koyardım içine,” diye düşündüm…

YK67-Resim01

13 Ara: Bayan Tekil Birey’in Sağlık Sorunları.2

nefes, mide ve gerçek 1. Yalan soluklar ve karşı konulamayan zaaflar yüzünden yorgun düşmüş ciğerlerini temizlemeye karar verdi Bayan Tekil Birey. Yavaşça çıkardı yerlerinden artık pembeliklerini kaybetmiş kütleleri. Midesi de geliverdi. Akşam yemeğinde deniz börülcesi yemişti. Yemyeşildi şimdi midemin içi diye düşündü; zeytinyağlı ve yeşil. 2. Sigara içmeye lisede başlamıştı. İşin garibi, gözünde büyük görünmeye çalıştığı oğlanın adını anımsamıyordu şimdi. Unutmayacağından emindi oysa… Yıllar… Midesinin bir yo-yo topu gibi esneyip sallanmasına aldırmadan sağa sola salladı ciğerlerini Bayan Tekil Birey. Unutmalarla…

Yekta-Resim01

03 Ara: Bayan Tekil Birey’in Sağlık Sorunları.1

bir poponun varoluşu 1. Bütün gece üçlü kanepenin bir köşesinde oturmuştu Bayan Tekil Birey; sıkıntıyla. Televizyon seyretmek, bulmaca çözmek, kanaviçe işlemek gelmemişti içinden. Sıkıntı, bütün tekil bireylerin bastonu değil midir? Gecenin sonunda yatağına gitmek için kalktığında, poposunun bedeninden ayrılıp koltuğa yapışmış olduğunu fark etti. 2. Sıkıntı dolu bir geceye karşı uğradığı yenilgiyi yok sayarcasına sakin davrandı. Doğal felaketlerde de hayatta kalmanın anahtarı sakin olmaktır, diye düşündü Bayan Tekil Birey. Hayat sabır gerektiriyordu. Bu ayrılığı hem poposu hem kendi için güzelleştirmeye…

29 Kas: Dijital Çağ: Edebiyat nereye?

Dijital Çağ yayıncılığın dinamiklerini neredeyse tümüyle değiştireli çok oluyor. Geleneksel ofset baskı tekniğinde kullanılan film ve klasik anlamdaki kalıp gibi iki vazgeçilmez unsurun ortadan kalktı artık. Metin, çizim, fotoğraf, grafik doküman bilgisayar ortamında işleniyor, sonrasında da ya doğrudan baskı materyaline aktarılıyor ya da sayısal ortama yükleniyor. Üstelik bütün bu teknoloji, farklı beceri katmanlarında da olsa, ulaşılabilir ve hatta paylaşılabilir bir yapı içinde herkese eşit uzaklıkta duruyor. Paylaşılabilirlik meselesi önemli. Çünkü bu, bir anlamda çığ etkisi yaratıyor ve teknolojinin bir merkezden…

15 Kas: Mumluk

Kaçıncı doğum günüm olduğunu hatırlamıyorum. Sürprizleri sevmiyor olmama rağmen, arkadaşlarım sürpriz bir toplantı düzenlemişlerdi. Kahkahalar, alkışlar, öpücükler, sarılmalar… İnanmam oysa fazlasına. Hiçbir şeyin fazlasını sevmem zaten. Ama kendisine gösterilen sevgiye ilgisiz davranarak, hayata karşı soğukkanlı durduğunu kanıtlamaya çalışanları da sevmem. O yüzden yalan söylemeyeyim. Sevinmiştim için için. Hem ne yalan söyleyeyim, o zamanlar fikirlerim o kadar hızlı değişirdi ki, kimi zaman arkadaşlarımı kızdırırdım. Yeni fikirlere, yeni eylemlere kanallarımı hızla açıp, olabildiğince olumlu yaklaşmamdan kaynaklanıyordu bu, ne yapabilirdim ki? Değişim ve…

13 Kas: Saat

Bu çalar saatten yıllardır ayrılmadım. Önceleri sıradan bir saatti benim için. Şehrin bilmediğim bölgelerinden birinde dolaşırken, köhne bir pasajın alt katındaki küçük bir dükkandan satın almıştım. Dükkandaki yaşlı adamla kısa bir konuşma geçmişti aramızda. Ben şöyle ucuzundan kurmalı bir saat almak istediğimi söylemiştim, o da toz içindeki vitrinden çevresi sarı, kadranı beyaz, plastik aksamlı bu saati çıkarıp vermişti. İki adet kalem pille çalıştığını, ama pillerin fiyata dahil olmadığını söylerken benim gözüm el örgüsü yeleğine takılmıştı. Yakası, cep ağızları, kol girintileri…

kupferberg

09 Ağu: Tuli Kupferberg: “Askerlikten Yırtmanın 1001 Yolu”

Tuli Kupferberg 12 Temmuz’da, 86 yaşında ölmüş. Daha yeni haberim oldu. Kupferberg adını, Beat edebiyatı ile haşır neşir olduğum 90’lların başlarında Semih Aközlü’den duymuştum ilk kez. Semih’in geniş arşivinden faydalanarak tanımaya çalışmıştım bu acayip adamı. Tuli (Naftali) Kupferberg. Gerçekten de acayip bir adam. 28 Eylül 1923’de New York’da doğan bir yazar, şair, yayıncı, karikatürist, müzisyen, eylemci. 1958’de “Birth” dergisinin yayımına başlıyor. Savaş karşıtı tavrı 1961’deki “The War Against The Beats” de doruğa ulaşıyor. Beatniklerin şamar oğlanı olarak kullanıldığını düşünen adamımız,…