Boris Vian

gunlerinkopugu01-0890-C7DA-5822

26 May: Günlerin Köpüğü sinemaya uyarlanınca…

“Günlerin Köpüğü”nü 1984 yılında okumuştum. On altı yaşımdaydım. Heyecanlı ve aşıktım. Kitabın büyük bir bölümünü Kuğulu Park’ın banklarında okuyup bitirmiştim. Bildiğim bir okuma deneyiminin sunduğundan çok farklı sayfalar vardı karşımda. Farklı bir dünya. Ama o özel dünyanın, yeni kelimelerin, farklı anlatımların, özgür zaman-mekan anlayışının içinde öyle bir aşk hikayesi duruyordu ki karşımda bitmeyen bir coşkuyla, ezberlemek istercesine okumuş, sonrasında da yorulmaz bir Boris Vian takipçisi haline gelmiştim. Boris Vian edebiyatının önemli bir yeri vardır hayatımda. Türkçeye çevrilmiş bütün eserlerini defalrca okudum….

1033906-premiere-bande-annonce-officielle-pour-620x0-1

27 Oca: Günlerin Köpüğü, Boris Vian, Michel Gondry ve ben

Yıl 1984… Yaşım on altı…. Ankara’da Kuğulu Park’ın sessiz banklarından birinde, olağanüstü iki hediye alıyorum. Boris Vian‘dan “Günlerin Köpüğü” ve fotokopiyle çoğaltılarak hazırlanmış bir dosyada Arkadaş Z.Özger‘den “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”. Bir solukta okuyorum ikisini de. Aşığım, daha çok aşık oluyorum. Fena halde on altı yaşındayım. Anlayacağınız, kitapla tanışmamdan bu yana neredeyse otuz yıl geçti. Otuz yılın içinde dönüp dolaşıp okuduğum kitap, zihnime her seferinde farklı imgeler düşürdü. O büyülü-büyüleyici atmosferi her seferinde yeni bir görselliğe taşıdım. Bir yandan da sorup…

solsoledo_onkapak

29 Kas: Hayat Yolculuğundaki Bazı Kitaplar

Aynı dönemde “Pal Sokağı Çocukları”nı birden fazla kez anmam tuhaf. Öyle oluyor bazen, çocukluk çağırıyor. Gerçi aynı durum “Günlerin Köpüğü” için de geçerli; demek ki gençlik de çağırıyor. Çağırıyorlar çağırmasına da bu yaşımdan bir yere gideceğim yok. Ne düne ne yarına. O an nefes alıp veriyorum, hepsi bu. Gazeteci arkadaşım Elif Tanrıyar sormuştu bir süre önce, “Hayat yolculuğunda yanında olan kitaplardan birkaçını söylesene”, demişti. İki satırlık bilgiler eşliğinde bir liste yolladım, bazı kitaplarda kesişme yaşadığımızı söyledi. “Hangi kitaplar?” demedim. Sizin…

joshua_redman_trio_03_milano_2009

26 Şub: Günden Kalanlar.36

• Bir hafta içinde üç konser. Joshua Redman ile başladık. Tunç ve Osman’la sebebi sağlam bir kahve sohbetinin ardından Salon’da en acayibinden bir caz akşamı. Basta Reuben Rogers ve davulda Greg Hutchinson ile oradan oraya savuran bir gece. Bir ara notaları düştü Rogers’ın, sanki o sayfalarla bizim de zihnimizin koridorlarında dolaşan notalar uçuştu. Redman, böyle küçük ve sıcak mekanlarda daha özgür ve dünyayı sallamadan çaldığını gösterdi. Hutchinson, durmadan fotoğrafının çekilmesine en usturuplusundan tepki gösterdi. Konserlerle dolu haftanın en unutulmaz gecesiydi….