Edebiyat

CalismaEvi_1968

06 Tem: İlkokul öğretmenimi ‘ihbar’ ediyorum, bana Aziz Nesin okuttu!

İlkokulu Ankara’da Teğmen Kalmaz İlkokulu‘nda okudum. Önlüklerimiz maviydi. Sınıflarımız kalabalıktı. Her sırada üç kişi otururduk. Dörtlememiz gereken zamanlar bile olmuştu. Sınıf öğretmenimizin adı Sabahat Yılmaz idi. Ufak tefek, yumuşak sesli bir öğretmendi. Kimi zaman sabrı taşar cetveli aline alırdı ama çoğunlukla sakin, anlayışlı bir öğretmendi. Ders aralarında oyunlar oynatırdı bize. Sevgisi öfkesinden fazlaydı hep. Üçüncü sınıftayken bir kitap okutmuştu. Her gün, son derste. Çoğunlukla beni tahtaya diker, bana okuturdu. Ayrıcalık yapmamak için “Okumak isteyen var mı?” diye sorardı önce. Kimi…

0000000121374-1

06 Tem: Kitap yasaklamak: Öğretmenler, muhbir vatandaşlara karşı

Haberi okumuşsunuzdur. Buket Uzuner‘in çok okunan-çok bilinen kitabı Kumral Ada Mavi Tuna‘yı öğrencilerine ‘öneren’ bir öğretmen hakkında soruşturma açıldı. Bu soruşturmanın nedeni, kitapta ‘cinsel yönden sapkın ifadelerin yer alması’. Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, öğrencilerine bu kitabı okumalarını öneren öğretmenden ‘savunma’ istedi. Savunma talebinde altı çizilecek yerler var: Kızlı erkekli sınıf, aile kültürü, toplumumuzun kimliği, kimliği tam oturmamış öğrenciler… Bu savunma talebi metnini yazanların, bu noktaları açıklamasını çok isterdim. Ama mümkün değil. Her şey bir yana, bu muğlak noktaların net…

0

27 Haz: İpekli Mendil Kütüphanesi’nden Açık Davet

İpekli Mendil yolculuğunda çekilen fotoğraflardan bir sunum hazırlanmış. Dileyen yazının sonunda paylaştığım videoyu izleyebilir. Ama baştan söyleyeyim. Bazı fotoğraflar sizi hiç ilgilendirmeyecek. Tanımadığınız öğrenciler, tanımadığınız öğretmenler… Arada yazarlar, müzisyenler göreceksiniz ama onlar da bir yere kadar çekebilir ilginizi. Antakya’da bir lisenin başından geçenler sizleri çok ilgilendirmeyebilir. Bunu gayet iyi anlarım ve hak veririm. Ama bu macerayla ilgilenenler de olacaktır. Onlara şunu söyleyebilirim. Her bir fotoğraf karesinin bir hikayesi var. Bütün hikayelerde de öğrenciler var. Kimi okumaya meraklı kimi biraz muzip,…

kibritleri-cok-seven-kucuk-kiz-kitabi-gaetan-soucy-Front-1

20 Haz: Gaétan Soucy’den bir demir leblebi: Kibritleri Çok Seven Küçük Kız

Kısa ve sarsıcı bir roman olan Kibritleri Çok Seven Küçük Kız okurunu faşizmle yüzleştiriyor “Kardeşimle ben kâinatla baş etmek zorunda kaldık, çünkü baba bir sabah, daha gün ağarmadan, ruhunu sessizce teslim etti.” Çarpıcı bir giriş cümlesiyle  başlıyor Kibritleri Çok Seven Küçük Kız. Gaétan Soucy’nin romanı 1998 yılında yayınlandığında, edebiyat dünyasının büyük bir kısmı tarafından ayakta alkışlanmış ve okurlar arasında da heyecan uyandırmıştı. Daha ilk paragraf bitmeden farklı bir hikayeyle ve dünya algısıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz: “Kardeşimle bana parçalanıp dağılmamamız…

george-orwell-bogulmamak-icin

15 May: George Orwell: Boğulmamak İçin

İnsanlık savaşlarla, yıkımlarla, kibirle, hırsla yarattığı anafora çekiliyor her geçen gün. Nefes alamıyoruz. Boğuluyoruz. Bir parça huzurlu gökyüzü, bir parça kirletilmemiş toprak için kaçmaya, başka coğrafyalara, hatta başka hayatlara sığınmaya hazırız.  Hayatın sıkıcı rutininden kaçıp kendini ait hissettiği topraklara dönmeye karar veren George Bowling’in hikayesi yıllar öncesinden gelen bir Orwell romanında karşımıza çıkıyor. Yazarın çoğu kitabında olduğu gibi zamansız ve her dem taze. Üstelik – yazarın kahramanına bilge sözler söyletmeye çalıştığı yerler dışında- sıkıcı olabilecek bu konu, tam bir İngiliz…

909052

21 Nis: Necatigil’in Edebiyat Sevgisi

Aslında başlık farklı olabilir. Sadece edebiyat sevgisi demek yetersiz çünkü. Sevgi, inanç, çalışma azmi, hayat mücadelesi, paylaşmak, çoğaltmak… Daha başka şeyler de söylenebilir. İspanyol edebiyatının en önemli isimlerinden Miguel de Unamuno‘nun öyküleri Yaman Adam adıyla Can Yayınları’ndan yayımlandı. Hem de Behçet Necatigil‘in klasik çevirisiyle. Farklı bir önerim olacak… Kitabı ister alırsınız ister almazsınız. Ama ne olursa olsun, girin bir kitapçıya, alın kitabı elinize ve Ayşe Sarısayın‘ın “Genişletilmiş Yeni Baskı İçin Birkaç Söz” başlıklı giriş yazısını okuyun. Bu yazıda Necatigil’in 1947’de başlayan…

bulusma_kapak_low

21 Nis: Dünyaya Che’nin zihninden bakmak

Sonunda uykuya dalacağım ama önce kendime sormayı beceriyorum, acaba bir gün avcıların borazanlarının halen duyulduğu bölümden adagionun mazbut olgunluğuna, oradan da sessizce mırıldandığım allegro sona nasıl geçeceğimizi bilecek miyiz; karşımızda canlı kalanlarla uzlaşma becerisini gösterebilecek miyiz? Buluşma’nın ben-anlatıcısı söylüyor bunları. Yani, devrimci yoldaşları ile birlikte Küba’ya doğru giden Ernesto Guevara. Che ve devrimci arkadaşlarının, Granma adlı tekneyle çıktıkları bu yolculuk, Küba Devrimi’nin işaret fişeğini ateşleyen büyük buluşmanın çarpıcı hikâyesi.   Bu kısa ama etkileyici hikayenin yazarı, Latin Amerika edebiyatının en…

CeazqjgXIAAr9H4.jpg-large

26 Mar: İpekli Mendil Kütüphanesi’ne ödül

İpekli Mendil adını verdiğim kitabı nasıl oluşturduğumuzu, neden böyle bir kitap yapma isteğine kapıldığımı anlatmıştım daha önce. Merak edenler, kitabın önsözünü okuyarak da öğrenebilir. (Aman yanlış anlamayın, kitabı almak zorunda değilsiniz, bir kitapçıda ayaküstü okunabilecek kısalıkta bir önsöz.) İpekli Mendil, baskı aşamasına geldiği günlerde, böyle bir projenin ne şekilde kitap sayfalarından çıkıp yaşamaya başlayacağını düşünüyordum. Evet, öğrencilerimle kafa kafaya verip bir çeşit öykü sözlüğü yazmıştık. Edebiyatımızın öykü yollarına ışık düşürmeye çalışmıştık ama sonuçta kitap “sabit” duracaktı. Yıllar içinde baskılar yapması…

Milan_Kundera_3314205a

29 Eki: Yaşam güçlüdür çünkü ölümle beslenir

Bir yazar arkadaşımla konuşuyorum. “Çok zor yazmış bu romanı, isteksizmiş ve yayıncısı çok zorlamış,” diyor. Sonra boşluğa derin bir bakış fırlatıp ekliyor: “Zaten hissediliyor o isteksizlik.” Kısa süre önce okuduğum kitapta bir ‘isteksizlik’ hissetmediğim için kendimden utanıyorum. Tanıdığım bir başka yazar “Bilineni tekrar ediyor, artık yeni bir şey söyleyemiyor,” diyor. Belli ki o da beğenmemiş romanı. Nasıl bir ‘yenilik’ beklentisi içinde olduğunu sorduğumda “Kendisini aşmasını bekliyordum, düşünsene on dört yıl sonra bir roman geliyor adamdan,” diye cevaplıyor. On dört yıl…

11899732_988907544493491_810769263_n

22 Ağu: Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar?

Mustafa Baydar’ın1960 yılında yayımlanan kitabı “Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar”, 1954-1960 yılları arasında elli edebiyatçıyla yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Mustafa Baydar, bu söyleşileri yaptığında  35-40 yaşlarında bir gazeteci. Öyle ‘net’ sorular sormuş ki, hayran olmamak elde değil. Korkusuz, arkadan dolanmayan, eveleyip gevelemeyen bir gazetecinin, karşısındaki sanatçıyı nasıl ‘açabileceğinin’ dersi var elimizde. Kitabın önsözünü yazan Ruşen Eşref Ünaydın’ın dediği gibi konuşacağı edip veya şairin eserlerini iyi okumuş, önemli bilgiler toplamadan söyleşi masasına oturmamış bir gazeteci Baydar. (Soyadı benzerliği dikkatinizi çekmiştir; bilgilerim beni yanıltmıyorsa Mustafa…