Fil Uçuşu’na o kadar çok “baştan başladım” ki artık benim için bile inandırıcılığını yitirdi. Yeni bir yılda, yeniden başlıyorum. Mesele çoğunlukla “teknik” oldu. Son iki aydır yine kapalıydı site. Hal böyle olunca da, bir türlü süreklilik olmuyor tabii. Düzenli olarak yazdığım yerlerin dışında, biraz daha “kendime” yazdığım bir alanı ihmal etmiş oluyorum sonuçta. Bakalım bu yıl nasıl bir gelgit yaşayacağım Fil Uçuşu yazılarında? 2023 zor bir yıl oldu. Depremin acısıyla başladık. Mehmet ve Hüsne’nin Antakya’da yaşadıkları bütün sevdiklerine ve bana…
Fazıl Say
16 Eylül’de ZorluPSM’nin onuncu yaşı kutlandı. Kutlamada sahnede Fazıl Say vardı. Opus 100 “Hayat Ağacı Süiti” ilk kez dinleyiciyle buluştu. Eserlerin solisti Jamal Aliyev idi. Bu muhteşem kutlamaya Refik Anadol’un eserden yola çıkarak oluşturduğu veri heykeli eşlik etti. Ben de gecenin sunumunu yaptım. Böyle bir gecede, böyle isimlerle aynı sahnede olmak değerli ve heyecan vericiydi. Fazıl’la kaçıncı sahne birlikteliğimiz oldu, bilmiyorum. Her seferinde doğal bir anlatım yakalamayı başarıyoruz. Bunda Fazıl’ın samimiyetinin büyük bir rolü var. Bir de sahnede her tür…
Fazıl Say ile 5 Temmuz’da Enka Sanat’ta vereceği konser öncesinde Schubert dinliyorum. Çünkü programda Schubert’in Si bemol Majör Sonatı da var. Sarsıcı bir eser. Schubert 1828 yılında, ölümünden hemen önce bestelemiş eseri. 31 yaşında hayata veda edecek ve 25 yaşından beri frenginin getirdiği sağlık sorunlarıyla uğraşıyor. Üstelik ekonomik olarak da çökmüş. O kadar genç yaşında 1000’e yakın esere imza atmış. Bunların bir kısmının da para kazanabilmek için bestelediği, sipariş eserler olduğunu düşünüyorum. Bir yandan para kazanma derdi, bir yandan Beethooven’a…
Fazıl Say benzersiz bir hikâye anlatıcısı. Notalarıyla, harfleriyle, sözleriyle ve hayattaki duruşuyla bitimsiz bir hikâye anlatıyor bize. Joseph Campbell’ın “kahramanın sonsuz yolculuğu” çemberindeki her evreden kendisi de geçiyor, dinleyicisini-okurunu da geçiriyor. Bu birlikteliğin nedeni dehasına ve bilgi birikimine olan hayranlıktan öte, samimiyetine inanç. O samimiyeti sağlayan da hep iyiden yana olması. Fazıl Say’ın yeni eseri Portreler dünya prömiyerini Antalya Akra Caz Festivali‘nde yaptı. İlk seslendirilişi 17 Haziran’da gerçekleşti. Yoğun ilgiyi karşılamak için 18 Haziran’da aynı programla bir konser daha gerçekleştirdi…
Truva Sonatı‘nın öncesinde bir sohbet yapmak fikri tamamen Fazıl Say‘a ait. Elbette bir ilk değil ama farklılıkları olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Fazıl Say’ın Opus 78 numaralı eseri Truva Sonatı, 2018 Truva Yılı kapsamında Çanakkale Belediyesi tarafından sipariş edildi ve dünyada ilk olarak 9 Ağustos 2018’de Çanakkale Çimenlik Kalesi’nde seslendirildi. Bu konserde eserden önce efsaneyi hatırlatmak, içerik hakkında biraz konuşmak, temaları örneklemek fikri Fazıl Say’dan çıktı. Yaz aylarında, kendi üretimlerimize kapandığımız bir dönemde yaptık bunun sohbetini. Ben Sıradan Bir Gün ile uğraşıyordum,…
İklim Tamkan ve Senem Demircioğlu klasik müzik dünyasının yıllardır tanıdığı, özellikle Fazıl Say’ın konserlerini ve albümlerini yakından takip edenlerin ilgiyle izlediği iki yetenek. Türkiye’nin önde gelen şairlerinin şiirlerinden bestelenmiş 10 şarkıyla oluşturdukları albümleri İlk Atlas, Fazıl Say’ın sözleriyle “müzik ve yorumlanış açısından yüksek düzeyde” bir çalışma. Piyanist İklim Tamkan, Ankara ve İzmir’deki eğitiminin ardından Viyana’da solistlik ve piyano pedagojisi eğitimi almış. 2016’da Graz Eski Müzik Enstitüsü Klavsen Ana Bilim Dalı Solistlik Bölümü’ne birincilikle kabul edilmiş. Mezzosoprano Senem Demircioğlu da, 2009’da…
Hermiyas… Tümüyle bu coğrafyanın ruhunu taşıyor. “Yerli” diyorsanız, tam da o işte. Bu coğrafyanın ne kadar renkli bir “insan kumaşı” olduğunu anlatıyor. Renkli ve güçlü. Ege’nin dirençli zeytinleri kadar güçlü. Hani kökünü salınca, Ege’den girip Toroslar’ı delecek, oradan da Doğu’nun gizemine yol alacak kadar güçlü. “Milli” diyorsanız, tam da bu işte. Çünkü o kavramların arkasında, süreklilik var. Kültürleri birbirleriyle yarıştırmadan, tanığı ve takipçisi olmamız gereken bir süreklilik. İşte Yalvaç Ural, Hermiyas‘ta tam da bunu yapıyor. Kanımca Yalvaç Ural son kitabı…
Berfin Aksu. Klasik müzik dünyasının büyük yeteneklerinden biri. Hayran bırakan tekniğiyle alkışlanan bir solist kemancı. “Hayatımda böyle bir deneyim yaşamadım,” diyor. Henüz sekiz yaşındayken orkestra eşliğinde konser vermiş bir solist Berfin. On yıldır sahnelerde; genç yaşına rağmen farklı orkestralar, farklı şeflerle çalışmış durumda. Ama o inanılmaz gece sonrasında, gözleri ağlamaktan kızarmış bir halde tebrikleri kabul ederken “Bu eserin her bir notası yüreğimde titriyor,” diyor. Sözünü ettiği eser Fazıl Say imzalı “Nâzım Oratoryosu”. Nâzım’ın her bir dizesi harflerin buluşmasıyla müzik ve…
1970ler Ankara’sı. Tavukçu Lokantası. Yedi-sekiz yaşlarındasın. Baban Ahmet Say ve onun şair arkadaşlarıyla aynı masadasın. Cemal Süreya, Metin Altıok ve daha nice büyük isim. O yıllar, o masalar sende nasıl anılar bıraktı? Annemle babam ben beş yaşındayken ayrıldı. Annem İstanbul’a gittiğinden babamla yaşıyordum. Piyanoya yeni başlamıştım. 1976’da babam, “Türkiye Yazıları” dergisini çıkarttı. Tirajı 8000-9000 civarındaydı, bugüne göre muazzamdı. Ankara- Kızılay’da, Sakarya’da derginin dört metrekarelik bir ofisi vardı. Yazarlar içeri sığamadıkları için kapı hep açıktı. Ofisin hemen yakınında Tavukçu Lokantası vardı,…
Nuri Bilge Ceylan, “Kış Uykusu” ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü ve yumruğunu havaya kaldırdı. Dünya sinemasının en önemli ödüllerinden biri. Belki de en önemlisi. NBC ödülünü gururla kucakladığında, Türkiye basını yanında değildi. Birkaç isim, kişisel çabasıyla dünyanın merceği altındaki haberi izlerken, basınımız konuyu “yeterince popüler” bulmamış olsa gerek, uzaktan izlemeyi yeğledi. “Yalnız ve güzel ülkenin” ayakta alkışlanan yönetmenini “yalnız” bıraktık. “Bu konuda sınıfta kaldık, orada olmalıydık,” diyen basına en güzel cevaplardan birini filmin başrol oyuncusu Haluk Bilginer verdi:…