Haber Takibi

5282404351_c2617735d9_o

16 Şub: Hani yerli dizi yersiz uzundu?

Transfer mevsimi geldiğinde kalbi futbolda atan spor basını coşar. Reytingi bol büyük takımlara her gün yeni bir oyuncu alınır, futbolun dünyadaki yıldızlarına (elbette fotoşopla) daha transfer olmadığı takımın forması bile giydirilir. Transferin gerçekleşip gerçekleşmemesi pek önemli değildir. Gerçekleşirse, gelen oyuncunun elinde bir kaldıraçla geldiği ve dünyayı yerinden oynatabileceği vurgulanmaya başlanır. Neden sonra, oyuncu sihirli değnekle geldiği takımı ve Türk futbolunu değiştiremezse gözden düşer, reyting alanından çıkar. Sıradanlaşır. Unutulur. Bir süredir televizyon dizileri de farklı bir muamele görmüyor. Boy boy ilanlar,…

24 Oca: i-ka-se-ve

Aslında durumu en güzel özetleyen sahne, kitabı eline alan herkesin çaktırmadan 629uncu sayfayı açıp “Dizin” bölümüne baktığı sahne. Çünkü kendisini kültür-sanatın içinde gören herkes o dizinde adı olsun, bu uzun koşunun bir parçası olduğu bilgisi tarihe kalsın istiyor. Sivil tarih böyle yazılıyor çünkü. Toplumsal bellek böyle oluşturuluyor. Bir vakfın ve bir şehrin kültür sanatında son kırk yılın nasıl şekillendiği, ancak tanıklıklardan oluşuyor. Bütün o konserler, sergiler, festivaller, etkinliklerden zihinlerde kalanlarla oluşuyor kültür binasının duvarları. Elimizdeki kitabın adı “i-ka-se-ve: 370 Kişi…

15 Oca: Türkiye’de kişi başına yılda kaç kitap düşüyor?

Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) tarafından 2012’nin verileri açıklandı. Elbette rakamlar üstünden konuşan bu verileri, içerikle ilişki birimine çevirdiğimizde konuşulacak konular farklı oluyor. Ancak istatistiklere çoğunlukla sırtını yaslamayan biri olarak kimi zaman rakamların da bir şeyler anlattığını iyi bilirim. Türkiye’de kitap basımı üstünden göreceğiniz rakamlarda da böyle bir durum var. Örneğin toplam üretim rakamında MEB tarafından okullara ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının dahil olduğunu hemen söyleyeyim. Bu rakamların içinde temel cümle “2012 yılında Türkiye’de kişi başına 6,4 kitap düşmekte,” cümlesi. Bu rakamın içerik olarak…

07 Oca: Çocuktan Ver Haberi

Yazının başlığı bana ait değil. Ahmet Şık’ın “Çocuk Odaklı Habercilik” kitabındaki makalesinin başlığı bu: Çocuktan Ver Haberi. “Çocuk Odaklı Habercilik”, IPS İletişim Vakfı Yayınları’nca yayımlanan, Sevda Alankuş‘un derlediği ve Ragıp Duran, Gülgün Erdoğan, İncilay Cangöz, Kemal Özmen, Yasemin Onat, Seda Akço, Serdar Değirmencioğlu, Erhan Üstündağ, Ahmet Şık, Ezgi Koman, Sema Hosta‘nın makalelerine yer verilen önemli, etkili bir çalışma. Böylesi bir çalışmanın, kişisel bir blog’daki tanıtımında bile çocuk fotoğrafları görürüz. Yılsonu değerlendirmelerine baktım; gazetelerde, dergilerde hep çocukların fotoğrafları destekliyor haberleri. Savaşı…

1978

07 Ara: Tepenin Ardı, salonların ardında mı kalacak?

Emin Alper imzalı Tepenin Ardı, 2012’yi olağanüstü bir ödül listesi ile kapadı. Yurt içinde, yurt dışının doğusunda ve batısında önemli ve çok sayıda ödül kazandı. Hadi ödülleri bir kenara koyalım. Diyelim ki bu işin ticaretiyle ilgilenenler “Bize ne kendi dünyasına kapalı festivallerden gelen ödüllerden,” diyor. Bu durumda el yükseltirim ben de ve derim ki “Tepenin Ardı çok iyi bir film, Türk sinemasında eşine az rastlanan bir alegorik anlatımla, bugüne ve bu coğrafyaya bambaşka bir pencereden bakmamızı sağlayan harika bir film!”…

490-417

04 Ara: “Ekümenopolis: Ucu Olmayan Şehir”

Son yıllarda karşımıza en çok çıkan kavramlardan biri: Kentsel Dönüşüm. Kimileri yaldızlı bir çerçeve içinde sunuyor bu kelimeyi, kimileri de o çerçevenin yaldızlarını kazıyınca altında nasıl derme çatma bir yapı olduğunu anlatabilmek için çırpınıp duruyor. Kapitalizm makinesinin çarkları durmadan dönüyor bu arada. Kentsel dönüşüm-kenti bölüşüm olarak evimizin kapısına kadar dayanmış durumda. Kimileri de, o canavar evinden içeri girene kadar gözünü yummaya devam edecek. Göçe mecbur bırakılan insanlar, alt yapı hizmetinden mahrum bırakılmış mahalleler, kültürel birlikteliği yok edilmeye çalışılanlar, Dünya Bankası’nın…

29 Kas: Yaşamdan Bir Gün

John Birch Derneği diye bir derneğin varlığını, günümüzün muhafazakar Amerikalıları bile pek hatırlamaz sanırım. Bir kuşak öncesinde derneğe üye olan ebeveynlerden kalma plaketler, ödül flamaları falan da çoktan çöpe atılmıştır. Oysa bu aşırı muhafazakar derneğin üyeleri 1967 yılında nasıl da hareketliymiş… Haziran 1967’de yayımlanan ve tüm zamanların en özel albümlerinden biri olduğu herkesçe kabul gören “Sergeant Pepper’s Lonely Hearts Club Band” piyasaya çıktıktan sonra ateşli faaliyetlerine başlayan dernek, bu albümde beyin yıkama tekniklerine dair derinlikli bir bilginin olduğunu ve bunun…

25 Kas: Çekilin yoldan, “Dünyayı Kurtaran Adam” geliyor!

Bir Berlin gezisi… Kırmızı ışıkta duruyoruz. Bize Berlin’i gezdiren şoför arkadaşımız “Yandaki arabaya baksanıza,” diyor. Şık, siyah, Mercedes marka olduğunu sandığım bir araba. Camları özellikle koyulaştırılmış falan değil, özellikle dikkat çekecek bir yanı yok. “Ne var ki o arabada?” diyorum. Gülüyor şoförümüz. “Şoförün kim olduğunu görmediniz mi?” diyor. Bir daha bakıyorum. Angela Merkel. Direksiyonda oturmuş, arada bakışlarını yukarı çevirip ışığın yeşile dönüp dönmediğini kontrol ediyor. Hikayeyi burada noktalamakta fayda var. Benzerlerini eşimizden dostumuzdan duyduğumuz, gazetelerde okuduğumuz bir olay. Bilmem hangi…

phonebooth-library1

18 Kas: Dünyanın en küçük kütüphanelerinden biri

Şu meşhur kırmızı telefon kulübelerini bilirsiniz. İngiltere’ye gitmiş olanlar mutlaka dönüşte birer hediyelik eşya olarak eşlerine dostlarına getirmişlerdir o kulübelerden. Roff Smith imzalı bir haber ilgimi çekti; haberi National Geographic‘ten aktarıyorum. Son yollarda cep telefonu kullanımın artmasıyla bu kulübeler işlevlerini yitirmeye başlamış ne yazık ki. Birer birer sökülen kulübeler dekorların malzeme olarak ya da film setlerinde kullanılmak üzere satışa çıkarılmışlar. Kimileri antika sayılmış kimileri evlerde duş kabini olmuş. Kimilerini de bazı mahalleler birleşip satın alarak “evlat edinmişler”. (Ah toplumsal bellek,…

16 Eki: Korsan kitap alıyor musunuz?

Türkiye Okuma Kültürü Haritası incelendiğinde dikkat çekici verilere ulaşmak olası. Üniversite yıllarında istatistik dersini okurken, kimi düşünsel alanlar için bu sistemlerin çözüm olamadığını görmüş biriyim ama yine de verileri ciddiye almak gerekiyor. “Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü” tarafından yaptırılan incelemede önemli noktalardan biri internet elbette. Kullanıcıların büyük kısmı internet ile ilişkilerini işyerlerinde sınırlı tutuyor olabilirler. Evlerinde internet bağlantısı olan ve olmayan okurların oranı birbirine çok yakın. %48,97 okurun internet bağlantısı yokken, %51,03 okurun bağlantısı var. Dolayısıyla bu parametre üstünden doğrudan…